Önce birkaç tespit…1) İhsanoğlu’nu destekleyen partilerin oy toplamı dört buçuk ay önceki yerel seçimde yüzde 45’ten fazlaydı. Bunun 43’ü CHP ve MHP oylarıydı. İhsanoğlu ise yüzde 38,5’te kaldı.2) MHP seçmeninin azımsanamayacak bir kısmı Pazar günü Erdoğan’a oy verdi. CHP seçmeninin ise bir kısmı sandığa gitmedi. Ancak sandığa gitmeyenlerin (daha küçük bir kısmı olmakla beraber) bir […]
Önce birkaç tespit…
1) İhsanoğlu’nu destekleyen partilerin oy toplamı dört buçuk ay önceki yerel seçimde yüzde 45’ten fazlaydı. Bunun 43’ü CHP ve MHP oylarıydı. İhsanoğlu ise yüzde 38,5’te kaldı.
2) MHP seçmeninin azımsanamayacak bir kısmı Pazar günü Erdoğan’a oy verdi. CHP seçmeninin ise bir kısmı sandığa gitmedi. Ancak sandığa gitmeyenlerin (daha küçük bir kısmı olmakla beraber) bir bölümü de AKP seçmeniydi.
3) CHP seçmeninin bir kısmı Demirtaş’a oy verdi. Bunu yapanların sayısı, çeşitli tahminlere göre 300 bin ila 500 bin arasında değişiyor. Şüphesiz ki seçime katılım oranı yüzde 73 değil de 80 olsaydı, bu sayı 1 milyona yaklaşacaktı.
Kürt ulusal hareketinin partilerinin Türkiye’nin batısında yaşayan Kürtlerin gözündeki en popüler seçenek olmadığı biliniyor. Batıdaki Kürtler (ki çoğu yoksuldur) en çok AKP’ye oy veriyor. Bunun yanı sıra Kürt illerinde hiçbir varlık gösteremeyen CHP, batıdaki Kürt seçmenden bir miktar oy alabiliyor (özellikle yerel seçimlerde).
Seçim sonuçlarından anlaşılan o ki; batıda geçmiş seçimlerde başka partilere (genelde AKP’ye) oy veren Kürt seçmende Demirtaş’a bir yöneliş söz konusu. Ancak Demirtaş’ın batıdaki performansı bundan ibaret değil. Esenyurt, Sultanbeyli, Zeytinburnu gibi ilçelerin aksine, kayda değer bir Kürt nüfus bulundurmayan ve CHP’nin kalesi niteliğindeki ilçelerde de Demirtaş büyük bir atılım yaptı.
Beşiktaş Belediye Meclisi seçiminde HDP geçen Mart’ta yüzde 2,2 almışken, Demirtaş Pazar günü yüzde 6,6 aldı. Kadıköy’de HDP yüzde 2,5 almışken, Demirtaş yüzde 6,1 aldı. Bakırköy’de HDP’nin oyu yüzde 2,3 iken, Demirtaş yüzde 7’ye ulaştı.
Bu durum yalnızca İstanbul’da geçerli değil. Ankara Çankaya’da HDP’nin yüzde 1,5’lik oyunu Demirtaş yüzde 4,9’a çıkardı. İzmir Karşıyaka’da HDP Mart’ta yüzde 2 alabilmişken, Demirtaş yüzde 5,1 aldı.
Kürt nüfusun sayıca önemsiz olduğu CHP kalesi diğer illerde de manzara farklı değil. Kırklareli’ndeki yüzde 0,6’lık HDP oyuna karşılık Demirtaş yüzde 2,3 aldı (yaklaşık dört kat artış). Muğla’da HDP yüzde 1,6 almışken Demirtaş yüzde 4,2’lik bir orana ulaştı.
AKP seçmeni Demirtaş’a yönelmedi
Seçim sonuçları, AKP’nin Türk seçmeninden ise Demirtaş’a bir kayış olmadığını gösteriyor. MHP’de bu zaten söz konusu olamaz. Ancak görülüyor ki Demirtaş’ın kampanya süresince değindiği konular, üslubu, eşit yurttaşlık ve özgürlük vurgusu CHP seçmeninde karşılık bulmuş.
CHP seçmeninin (şimdilik az da olsa) bir kısmı, Atatürk ’e sevgi ve saygısını açıkça ifade etmesine rağmen partilerinin adayı İhsanoğlu’na değil, daha düne kadar devletin medyasıyla, bürokrasisiyle, siyasetçisiyle şeytanlaştırıp durduğu bir siyasi hareketin en önemli isimlerinden birine oy vermiş. Söz konusu siyasi hareket Gezi’de ve yolsuzluk operasyonları sırasında ikircikli davranmasına rağmen.
İlerici potansiyel CHP tabanında
Bugüne kadar Kürt partilerine oy vermeyen önemli sayıdaki Türk seçmenin Demirtaş’a yönelmesi çözüm süreci açısından umut verici. Gönül isterdi ki AKP seçmeni de Demirtaş’a kredi vermeye başlasın. O takdirde barış için daha da umutlanırdık. Ancak bunun gerçekçi bir beklenti olmadığını da teslim etmek lazım. Türk halkındaki ilerici-özgürlükçü-demokrat potansiyel AKP tabanında değil CHP tabanında yer almaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ortaya çıkan manzara, özellikle 2011’den beri kendi dışındaki aktörlerle ittifak arayışı içinde olan CHP’nin bakması gereken doğru yönü gösteriyor. MHP ile olan ittifak yahut fiili yakınlaşmalar CHP oylarını pek azaltmasa da, kayda değer sayıda MHP seçmeninin AKP’ye/Erdoğan’a yönelmesine yol açıyor. Amaç AKP karşıtı bir cephe oluşturmaksa, iki partinin yan yana gelmesi, ayrı durmalarına nazaran daha zararlı sonuçlara yol açıyor. Yani aslında cephe falan da oluşturulamıyor. Bir artı bir, bir buçuk ediyor.
2010’daki referandumda MHP’nin ‘hayır’ cephesinde yer alması, CHP ile yan yana gelinmesinden alerji duyan ciddi bir MHP’li kitlenin ‘evet’ oyu vermesine yol açtı. Yozgat’taki, Kayseri’deki, Kırşehir’deki, Erzurum’daki MHP’lilerin asli politik derdinin, batıdaki milyonların aksine Erdoğan karşıtlığı olmadığını böylece pek çok insan şaşırarak fark etti. Referandumda MHP’nin uğradığı kan kaybı 2011 seçimlerine kadar tamir edilemedi ve bu sayede AKP neredeyse yüzde 50 gibi bir oy aldı.
İhsanoğlu bile anlam ifade etmedi
CHP ile yan yana gelmenin MHP’ye yaramadığı hakikatini tescil edense bu son seçim oldu. İhsanoğlu’nun, siyasi çizgisi itibariyle CHP’den çok MHP’ye yakın olması bile yüz binlerce MHP seçmenine bir anlam ifade etmedi. Ve kalkıp partilerinin yönetiminin sürekli “PKK terörü” ile işbirliği yapmakla, vatanı bölmekle suçladıkları bir adaya oy verdiler.
2011’den beri siyasi yönelimini AKP dışı sağı(?) kendi çatısı altında toplama hedefiyle(!) belirleyen, işbirliği ve ittifak arayışlarını da buna göre şekillendiren CHP yönetimi umuyoruz ki sağa gitmenin vahadan uzaklaşmaktan, çölde büsbütün yolunu kaybetmekten başka bir şey olmadığını anlamıştır.
CHP’yi düzlüğe çıkaracak ittifak ise HDP ile yapılacak bir ittifaktır. Hem yerel seçimden önce hem de bu son seçimden önce HDP, CHP ile bir ittifakın mümkün olup olmadığını anlamak için çaba sarf etti. İki parti her iki seçimde de ayrı telden çaldı. Bunda HDP’nin payı birse, CHP’nin payı üçtür. CHP HDP’ye “sizinle olmak bize kaybettirir” dedi, sanki MHP ile olmak kazandırıyormuş gibi.
Hangi ittifaklar başarılıdır?
Türk halkı devletin doğrudan ve dolaylı yönlendirmelerinden dolayı Kürt siyasal hareketini uzun yıllar “dağdaki PKK’linin kravat takanı” gibi gördü. Çözüm süreci ve Demirtaş’ın kampanyası sağ olsun, bu algı çözülüyor artık. Yine de gerçekçi olalım, HDP ile ittifak yaptı diye CHP’ye oy verenler mi daha kalabalık olacaktır, CHP’den oyunu çekenler mi? Cevap; ikinci grup. HDP ile ittifak yapmak CHP’nin oyunu arttırmayacak. Aslına bakarsanız hiçbir partinin kendi oyu, bir diğer parti ile ittifak yaptı diye artmaz. Bir ittifakın işe yarayıp yaramamasının turnusolü, bir artı birin en az iki, tercihan daha fazla etmesidir (söz gelimi toplam milletvekili sayısı açısından).
Belki Ege ve Akdeniz’de kimi CHP’li seçmen ittifak yüzünden MHP’ye kayabilir. Ancak bu her halükarda MHP’li seçmenin AKP’ye kaymasından iyidir! Amaç AKP iktidarına son vermekse, işe yarayacak olan ittifakın hangisi olduğu bellidir. Evet bu ittifak belki CHP’nin öz oylarını zıplatmayacak. Ama İhsanoğlu’nun adaylığını bir büyük uzlaşma, olgunluk ve özveri örneği olarak takdim eden CHP yönetimi, bu sefer işe yarayacak bir uzlaşma, olgunluk ve özveri örneği sergilemek suretiyle tarihe geçecektir. Bu arada doğu illerinde aldığı, hiçbir işe yaramayan yüzde 1, 3, 5 civarındaki oylar da işlevsel bir havuzda toplanacaktır.
Özerklik ortak çıkar
Ayrıca meselenin bir boyutu daha var. 2004’ten beri kurulan her sandık üçe bölünmüş bir Türkiye haritası çıkardı. Bu bölünmüş yapı siyaset sosyolojisi açısından git gide kemikleşiyor. Erdoğan’dan, hatta AKP’den sonra da “Üç Türkiye”nin varlığını sürdürmesi yüksek olasılık. Bu durumda adem-i merkeziyet bir zorunluluk haline gelecektir. Bunu Demirtaş 9 Ağustos’ta İzmir’de yaptığı mitingde veciz biçimde ifade etti:
“Özerklik dediğimiz şey en çok da İzmir’e yakışır!”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.