Suriyeli kiracıları tarafından öldürülen Çalar’ın mahallesine gidip, komşuları ve ailesini bularak yaşananları bir de onların ağzından dinledik
Antep’te 11 Ağustos gecesi 62 yaşındaki Hıdır Çalar’ın evini kiraladığı Suriyeliler tarafından öldürülmesiyle başlayan olayların ardından medyaya yansıyanlar “rahatsız edici” gerçeğin yalnızca bir bölümüydü. Çalar’ın mahallesine gidip, komşuları ve ailesiyle konuşarak yaşananları bir de onların ağzından dinledik
Türkiye’ye sığınan binlerce Suriyelinin yerleştirildiği kentlerin başında gelen Antep’teyiz. Kent son zamanlarda artan güvenlik olayları, kısa süre önce gerçekleşen bir cinayet ile akabinde birçok mahallede yaşanan “Suriyeli avı” ve sığınmacılara dönük linç girişimleriyle gündemde üst sıralarda yer alıyor.
Kentte, Suriyeli sığınmacılar ile bölge halkı arasındaki gerilim ilk olarak Temmuz ayı başlarında çoğu iddia olarak nitelendirilen güvenlik sorunu, taciz olayları, hırsızlık gibi başlıkların yanında, en çok dillendirilen ve etkisi gözlenebilen durum olarak da ekonomik sıkıntılara bağlı olarak birtakım olaylar baş göstermiş, hatta Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin’in istifası dahi istenmişti.
“Suriyelilere ait dükkanlar kapatılıyor”
Antep’te bulunduğumuz kısa süre içerisinde ilk olarak şehir merkezinde birçok esnafla konuştuk. İnsanlara savaştan kaçan Suriyelilerle birkaç yıldır birlikte yaşadıklarını ancak uzun bir süre hiçbir sorun yaşanmamasına rağmen şimdilerde yaşanan sıkıntıların sebebini sorduk.
Konuştuğumuz bir büfe sahibi, “Bazı Suriyeli gençlerin rahatsız edici davranışları bizi çileden çıkartıyor. Uyardığımızda da bize karşı çıkıyor, ‘şikayet ederiz sizi’ diyorlar. Kampta yaşayanlarla burada kalanlar arasında ne fark var? Zaten her ihtiyaçları karşılanıyor. İlla böyle olaylar mı yaşanmalı? Bak işte şimdilerde masumları da arada kaynadı” ifadelerini kullandı ve çarşı içinde Suriyelilerin işlettiği bazı dükkanların zabıtalar tarafından kapatılmaya çalışıldığını belirtti.
“Namus meselesi diyorlar”
Ancak 11 Ağustos gecesi 62 yaşındaki Hıdır Çalar’ın evini kiraladığı Suriyeliler tarafından katledilmesiyle başlayan olaylara dair şehir merkezinde ve olayların yaşandığı mahallelerde konuşulanlar kentteki sıkıntıları gözler önüne seren cinsten.
Şehir merkezinden son birkaç gündür suların durulmadığı mahallelere gitmek üzere toplu taşımayı tercih ettik. Kısa yolculuğumuz sırasında bir vatandaşa haber yapacağımızı ve nerede ineceğimizi sormamızın ardından otobüsteki insanların çoğu yaşananlara dair birkaç şey söylemek istediler. Bu konuşmalardan anladığımız kadarıyla kenti saran önemli sıkıntıların başında ekonomik problemler geliyor. Bir vatandaş bu durumdan yakınıyordu: “Benim eşim Suriyeli. Bunu başta söylüyorum ki söyleyeceklerim seni yanıltmasın. Bizim Suriyeli insanların çoğuyla sorunumuz yok ama bu hükümetin tavrını beğenmiyoruz. Zaten garibanız asgari ücretin altında çalışıyor, ev geçindiriyoruz. Suriyeliler bizden daha kötü koşullarda çalışmayı kabul ediyor, 5-10 kişi aynı yerde işe giriyor öyle böyle kiraladıkları evi geçindiriyorlar. İnsanları kırdıran biraz da bu, devlet buna çözüm bulsun.”
Diğer bir vatandaş ise merak ettiğimiz asıl konu olan Hıdır Çalar’ın katledilmesine dair kimsenin pek bir şey bilmediğini ancak “duyduğu ve şehir merkezinde böyle konuşulduğunu” belirttiği önemli bir iddiayı dillendiriyordu: “Bu Suriyelilerin öldürdüğü kişi Roman (Mahallede yaşayan Roman halkının ‘Aptallar’ diye nitelendirildiğini de vurguluyor) ve kira parası istiyor. Suriyeliler ‘paramız yok’ deyince o zaman kızını ver bize demiş, sonra sinirlenip adamı öldürmüşler diye duyduk.”
“Gelin ailesinden dinleyin”
Son birkaç gündür suların durulmadığı Ünaldı’dayız ve çevre mahalleleri dolaştık. İlk olarak mahalle kahvesine uğrayıp, meramımızı anlattık. Kahve sahibi hemen mahallenin gençlerinden birini bizimle tanıştırdı ve yaşananları bir de onların ağzından dinledik. Tabii ondan önce ulusal basının “cinayet iddiası” söylemini ve yolda işittiğimiz iddiaları kendilerine anlattık. İsmini vermek istemeyen genç biraz hiddetlendi ancak bizi cinayetin gerçekleştiği eve götürmek istediğini belirtti ve “gelin olanları ailesinden dinleyin” dedi.
Ailenin yaşadığı Yukarıbayır’a doğru yürüyoruz. Yolda gördüğümüz herkes meraklı gözlerle bizi izliyor, konuşmak istediğimiz mahalledeki diğer insanlar ise “Konuşsak da söylediklerimizi doğru yazmıyorlar. Korkuyoruz artık” diyerek isteğimizi reddediyorlar.
“Onlar gariban dediler, e biz de garibanız”
İlk olarak ailenin yakınlarının bulunduğu bir bina önünde insanlarla konuşabildik. Olayın ‘kurgulanmış bir cinayet’ olduğunu belirterek şunları söyledi: “Yakınımız onları evine aldı, onlara yardım etti. Kaç ay hiç kira istemedi şimdi isteyince kötü oldu. 6 erkek evde çağırıyorlar onu ‘amca gel çay içelim’ diye sonra bıçaklamışlar. Karısı da aşağıda, onun da ağzını kapatmışlar. Reva mı bu şimdi? Bak biz de verdik evimizi onlara gariban dedik, yazık dedik. Biz de garibanız bize yazık değil mi? Hükümet bizden oy ister, seçim gelince veririz. Asker ister, oğlumuzu göndeririz. Yardım edin der bu insanlara onu da yaptık. E bu ne şimdi? Fatma Şahin geldi seçimden önce dedi tamam halledecem bu sorunu, seçildi gene bir şey yapmadı. Bu caniler madem savaştan kaçıp buraya geldiler niye burada savaş çıkarıyorlar, gitsinler orada savaşsınlar.”
“Babamı öldürdükleri döşeği onlara babam vermişti”
Mahalleli genç ile cinayetin yaşandığı eve doğru yürürken mahallelerde yaşananları ondan da dinledik. Mahallelerde Alevi, Kürt, Roman, Türkmen vatandaşların yaşadığını ve şimdiye kadar bir sorun yaşamadıklarını belirten genç, “Suriyelilerin burada oluşunu fırsata çevirdiler. Kiralar yükseldi, ucuz işçi çoğaldı. Ben bizim insanımızı da suçluyorum. Bak ben asgari ücretin altında çalışıyorum. Kira ödüyorum, eşim var, çocuğum var. Bu olaylar oluyor ben onlar için de korkar oldum. Ama amca öldürülünce artık dayanamadık, çünkü bunlar bizim komşularımız.”
Evin bulunduğu sokağa vardığımızda aile fertleri evin önündeydi. Ev iki katlı, alt katta kendisi oturan Hıdır Çalar üst katı da Suriyeli kiracılarına vermiş. Aile fertleri aynı şeyleri gelen herkese anlattıklarını ancak haklarında yalan ve kasıtlı haber yapıldığını belirttiler. Babasının hunharca ve planlı bir şekilde katledildiğini belirten kızı, “Gidin bakın işte kanını bile yeni temizliyoruz. Ne yaptı ki babam onlara? Ev istediler verdi, döşek istediler verdi. Caniler babamı onlara verdiği döşekte öldürmüşler, 42 kere bıçaklamışlar. Kaymakam geldi, vali geldi, belediye başkanı geldi, hepsine dedim bu sizin yüzünüzden oldu diye, Fatma Şahin’e dedim ‘bize söz verdiniz kamplara yerleştireceğiz ama yalan söylediniz’ dedim.”
Daha sonra yanımıza gelen Hıdır Çalar’ın oğulları olayı detaylı bir şekilde bize anlattı:
“Daha önce babamın evde bir miktar parası çalınmış, biz de polisi çağırıp tutanak tutturmuştuk. Babam kiracılardan şüphelendiğini polise belirttiğinde bize ‘siz bizden daha yetkilisiniz bizim yapacak bir şeyimiz yok’ dediler. Babam kiracıların evden çıkmalarını istedi, onlar ise çıkmayacaklarını söyleyince biz de polise giderek şikayetçi olduk. Polis bize, Suriyeli kiracılarımızı ayın 25’inde evden çıkacağını söyledi fakat çıkarmadı. Sonra ayın 1’inde çıkaracağız dediler yine çıkarmadılar. Olayın yaşandığı gece evde 6 Suriyeli* erkek var, böyle sakallı tipler. Babamı ‘amca gel çay içek’ diye çağırmışlar, annemin ağzını kapatıp babamı bıçaklayarak öldürmüşler.”
Olay hakkında konuşulan ‘namus yüzünden oldu’ iddialarından yakınan ve ilk olarak bir gazetede yayımlanan bu iddia hakkında oldukça öfkelenen aile gazete hakkında dava açacaklarını belirterek şunları söyledi: “Biz bu mahallede herkesle biriz, 62 yaşındaki babam onlara ne yapmış, hepimiz onlara kucak açtık ev verdik, yemek verdik, döşek verdik. Bunları gelenlere anlattık ama hakkımızda yalan yanlış yazmışlar. Bunu bilerek, isteyerek yapıyorlar. O gazeteyi bulacağız ve onlara dava açacağız.”
Konuştuğumuz insanların çoğu 30 Mart yerel seçimleri sürecinde kendilerine sığınmacı sorununa dair sözler verildiğini ancak bu sözlere uyulmadığını belirterek, “Suriyelilerin kimlikleri yok, suç işleseler yaptırım yok, kırmızı da geçse bile trafik cezası yok, ama hastanelerde öncelik var, iş yerlerinde ucuz iş gücü oldular ve durumu daha iyi olanlar dükkan açtıklarında 5 yıl vergi ödemiyorlar” ifadelerini kullandılar.
“Devlet babanın sevilmeyen çocukları”
Olay sonrası mahalleye gelen güvenlik güçlerinden, kaymakamına, valisine, belediye başkanına kadar herkes olaydan üzüntü duyduğunu belirterek, aile fertlerine göre ‘sadece siyaset yaptılar.’ Kaymakam, ‘devletimiz çok güçlü’ diye söylenirken, katillerin en kısa sürede yakalanacağını belirtmiş.
Kent merkezinde yaşananlara dair pek bir şey bilinmese de ‘duyum’ olarak işittiğimiz iddialar oldukça dikkat çekiciydi. Ancak olayların başladığı ve yoğun olarak yaşandığı mahallelerde bu iddiaları hiç duymamız ve aile dahil konuştuğumuz mahalleliden yaşananları aynı şekilde dinledik.
Son olarak birkaç gündür Suriyelilerin tahliye edilmek zorunda kaldığı ve müdahale eden polislerle çatışılan bu mahallelerde tarafların durumunu gözden geçirelim.
Kentte Suriye’den gelen sığınmacılar için somut adımlar atılmamış, ama bu durum 30 Mart’ta ‘seçim malzemesine’ dönüştürülmüş ve seçilme vaadi sonrası sığınmacıların buralardan tahliye edilecekleri vaat edilmiş.
Bazıları iddia dahi olsa yaşanan güvenlik sorunlarının üstüne gidilmemiş, ‘yetki sizde’ denilerek yaşananlara zemin oluşturulmuş.
Kaba tabirle ‘kurunun yanında yaşta yanar’ mantığıyla mahallelerdeki Suriyeliler ‘linç girişimleriyle’ tahliye edilmiş.
‘Devlet babanın sevilmeyen çocukları’ Romanların, komşularının ve mahallelinin beyanına göre planlı ve kasıtlı şekilde katledilmiş olan 62 yaşındaki Hıdır Çalar hakkında, başta kent merkezinde farklı iddialar ‘duyum’ yoluyla dillendirilmiştir.
Türkiye’nin Suriye ile sınır boyunca uzanan kentlerindeki hayat ise içimizi rahatlatacak steril anlatımlara sığmayan kanlı, canlı, kirli, paslı bir gerçeklik olarak yaşanmaktadır.
* Antep’te 14 Ağustos’ta sağduyu çağrısı yapan Vali Erdal Ata, İl Emniyet Müdürü Ali Gezer, İl Jandarma Komutanı Albay Adnan Arslan, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep İl Afet ve Acil Durum Müdürü (AFAD) Müdürü Sinan Atakan basın toplantısı gerçekleştirdi. Vali Ata, 6 şüpheliden 4’ünün yakalandığı ve ‘güvenlikleri sağlanacak şekilde’ tutuklandıklarını açıkladı.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.