Çeşme’de RES yapmak için verilen acele kamulaştırma kararında Danıştay yürütmeyi durdurdu. Davayı açan Remziye Teyze, zeytinliği için “Emeğimi verdim, bir karışını vermem” diyor
Çeşme’de RES yapmak için verilen acele kamulaştırma kararında Danıştay 6. Dairesi, RES için acelelik hali ve somut kamu yararı bulamadı, yürütmeyi durdurdu. Davayı açan Remziye Teyze, yoktan var ettiği zeytinliği için “Ben buraya emeğimi verdim, bir karışını vermem” diyor
İzmir-Çeşme Karadağ’da rüzgar enerji santralı (RES) inşa edileceği gerekçesiyle verilen acele kamulaştırma kararında Danıştay 6. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. EPDK, firmaya ruhsat verdikten hemen sonra Başbakanlık’a acele kamulaştırma için başvurmuştu.
Ne “acele” ne de kamu yararı var
Hürriyet’ten Turan Gültekin’in haberine göre, mahkeme, acele kamulaştırma kararının yurt savunması ya da olağanüstü durumlarda yapılabileceğini ancak RES kurulması amacıyla alanın projelendirilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceğini ifade etti. Kararda “Acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilmesi için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı, bu sebeple dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir” denildi.
Ege’ye yayılmış RES’ler için ilk uyarı geldi
8 türbinlik RES’in Çeşme Limanı ve marinasının hemen yanı başında, 1. derece doğal sit, sakız ağacı gelişim bölgesinde olduğunu anlatan Avukat Hande Atay, “Bu karar sadece toprakları acele kamulaştırılacak mülk sahiplerini değil yüzde 41’i Ege Bölgesi’nde olan RES projelerinin planlandığı yerlerdeki herkesi ilgilendiriyor. Danıştay RES’ler açısından da ilk uyarıyı tokat gibi bir kararla vermiş oldu” dedi.
Kararla kamu yararı tartışmaya açıldı
Kararın rüzgar enerji santrallerindeki kamu yararı kavramını da tartışmaya açtığını ekleyen Atay, “Yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik amacıyla mevzuattaki esneklikler sebebiyle özel koruma statüsü olan doğal sit alanı, zeytinlik, tarım arazisi, mera, orman, mahalle ve köyler tamamen şirketlerin fiili kontrolüne bırakılmış. Türbinlerin yerleşim yerlerinden kilometrelerce uzağa yapılması gerekirken köylere 500-600 metre mesafede, ormanların, doğal sit alanlarının içine dek giriyor. Ayrıca bu projeler zeytincilik, keçi yetiştiriciliği, arıcılık gibi değerleri yok etme pahasına yapılıyor” dedi.
“Ben buraya emeğimi verdim”
RES’ler için alınan acele kamulaştırma kararlarına karşı verilen bu ilk yürütmeyi durdurma kararının davasını ise “Türkiye’yi verseler bir karışını vermem” diyen Çeşmeli 80 yaşındaki Remziye Saatli açtı.
Remziye Teyze’nin toplam büyüklüğü 15 dönüm olan zeytinlikte 250 ağaç var. Remziye Teyze, 1980 yılında eşiyle birlikte aldıklarında üzerinde Rumlardan kalma 6 tane zeytin ağacı bulunan alanı emekleriyle nasıl var ettiğini şöyle anlatıyor: “Vefat eden eşimle birlikte bu alana çok emek verdik. Her karışına kanımın damlası aktı. Buralar hep çalılık, taşlıktı temizledik. Su yoktu diktiğimiz zeytin ağaçlarına suyu sırtımızda taşıyarak getirdik. Duvarları bile sırtımızda taşıdığımız taşlarla kendimiz ördük. Çalıları temizlerken ellerim parçalandı. Ben buraya emeğimi verdim. Bana ilk önce 38 bin sonra da 150 bin TL önerdiler. Onların trilyonları varsa benim emeğim var. Bunun değerini hiçbir şeyle ödeyemezler. Değil Çeşme’yi, Türkiye’yi verseler yine ödeyemezler. Zaten verseler bile ben bir karışını vermem.”
Duyduk ki RES yapacaklarmış
Acele kamulaştırma kararı alınana kadar yapılan hiçbir şeyden haberleri olmadığını ifade eden Remziye Teyze, “Geldiler buralara yollar açtılar. Ne yaptıklarını sorduğumuzda bilmediklerini söylüyorlardı. Sonra duyduk ki rüzgar enerji santralı yapacaklarmış. O rüzgar enerjisi direklerinden birini benim bahçe duvarımın hemen önüne dikeceklermiş. Pervanelerin dönmesi için de benim içinde yüz yıllık Rumlardan kalma zeytin ağaçlarımın bulunduğu 3 dönümü alacaklarmış. Başka yer mi yok. Gitsinler kimsenin olmayan yerlere yapsınlar. Burada oturan insanlar var. Emeği ile toprağı ıslah etmiş insanlar var. Niye onların arazilerine göz dikiyorlar. İstedikleri yer 3 dönüm olabilir ama ya o direkler dikildikten sonra benim kalan zeytin ağaçlarım ne olacak. O direklerin de zararı var. Benim zeytinlerimden ne istiyorlar. Burası benim hayatım. Buranın havası her derdime ilaç oluyor” dedi.
Sendika.Org