Allah CHP’yi başımızdan eksik etmesin. Böyle bir adayı bulup da başımıza getirmeye çalıştığı için ne kadar şükretsek azdır. Sonuç itibariyle CHP’ye genel başkan seçmiyoruz! Kılıçdaroğlu ne demişti, Ekmel beyi bir tanısanız seversiniz. Ekmel bey konuştukça tanıyoruz. Ekmel beyin memleketin önemli sorunlarına dair görüşleri konuştukça ortaya çıkıyor. Konuşması da lazım, o bir cumhurbaşkanı adayı. Vazo seçmiyoruz […]
Allah CHP’yi başımızdan eksik etmesin. Böyle bir adayı bulup da başımıza getirmeye çalıştığı için ne kadar şükretsek azdır. Sonuç itibariyle CHP’ye genel başkan seçmiyoruz!
Kılıçdaroğlu ne demişti, Ekmel beyi bir tanısanız seversiniz. Ekmel bey konuştukça tanıyoruz. Ekmel beyin memleketin önemli sorunlarına dair görüşleri konuştukça ortaya çıkıyor. Konuşması da lazım, o bir cumhurbaşkanı adayı. Vazo seçmiyoruz ki!
Ekmel bey Taraf gazetesinde Tuğba Tekerek’in yaptığı röportajında konuştukça kendisini daha bir itici bulacağımız sözlere imza atmış.
Röportajın en önemli konusu Kürtçenin eğitim dili olup olamayacağı. Sonra kürtaj, Türk Ocakları, vicdani red, Ekmel hoca döktürmüş.
Eğitim dili olması için 100 yıl gerekli
Bir dilin bilim dili olması için 100 yıl geçmesi gerekir demiş. Demek ki Türkçenin bilim dili olmasına şunun şurasında 9 yıl kalmış.
Gerçi Ekmel bey, 1923 dil devrimi meselesine de karşıdır. Bir başka açıklamasında “dil konusunda Osmanlı mirasının bugün için değer ve geçerliliğini bir daha düşünmemiz” gerektiğini vaaz eder Ekmel hoca. ‘Özgürlük’, ‘uygarlık’ ve ‘bağımsızlık’ gibi Türkçeleştirmelere de karşıdır. Onun yerine TDK büyük Türkçe sözlüğe göre Arapça kökenli olan hürriyet, medeniyet ve istiklal demeliymişiz.
Ekmel bey, çeşitli açıklamalarında sıkça anadilin engellenmemesi gerek diye konuşup duruyordu. Meğer kastettiği şey insanların aralarında Kürtçe konuşmasının yasaklanmasıymış. Be birader onu da yasaklasaydınız da başka dil bilmeyen milyonlarca Kürt sessiz tıp oynasaydı. Biri bu adama Kürtçenin insanların kendi arasındaki konuşma-anlaşma dili olarak konuşulması meselesinin bu ülke gündeminde olmadığını anlatmalı.
Mesele, Kürtçe eğitim dili olacak mı olmayacak mı? 40 yıldır süren savaşın en temel meselesinde Ekmel beyin tasavvuru bu kadar. İlkokul çocuğu düzeyinde tek dil, tek bayrak, tek devlet nakaratının tekrarından ibaret. Ama yinede tebrik etmek gerek. Kendisini destekleyen MHP’ye göre ileri bir noktada. MHP, ırkçılık yapayım derken Kürtçe kelime kullanan Fethiye belediye başkanını daha geçenlerde partiden atmıştı.
Ekmel beye göre anadilde eğitim rasyonel değilmiş. Kürtçe eğitim dili olamazmış. Ekmel’e göre “Türklerle Kürtler 1000 senedir bir arada yaşıyoruz, etle tırnak gibiyiz”mişiz. (Ben bu et tırnak hikayesini 35 yıldır birilerinden hatırlıyorum ama…) Bir dil farklı diye husumet üretilmemesi, ilk önce Kürtçenin edebiyatta falan kullanılıp geliştirilmesi gerekliymiş. Birisi bu adama bütün romanlarını Kürtçe yazmış Mehmet Uzun’un romanlarını hediye etsin de tartışmanın düzeyini biraz olsun yükseltebilelim.
Her ne kadar Türk dil devrimine de karşı olsa da sormak gerek. 1928 yılında harf devrimi denilen atılımla bir gecede okuma yazma oranı sıfırlanmadı mı? Osmanlıcadan Türkçeye geçiş ve okuma yazma oranının yükselmesi, öğretmenlerin yetiştirilmesi o günkü şartlarda acaba kaç yıl aldı. Bugünkü şartlarda kaç yıl alırdı?
Ama Ekmel gibi Türk ırkçısına bunu anlatamazsınız. Türk ırkçısı, hele kendisinin çok şey bildiğini sanıyorsa dünyanın en tehlikeli insanıdır. O mülayim sıfatın altını kazıyın altından bir canavar çıkması an meselesidir.
Türk Ocakları’nın mal varlığı
Yine Tekerek’in röportajından öğreniyoruz. Ekmel bey, “bir vatandaşın “Gayrimüslüm vakıflarının malları veriliyor, Türk Ocakları’nınki verilmiyor” çıkışını “Her ikisi de verilmeli” şeklinde yanıtlamış. CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na sormak gerekli; adayınızla aynı görüşte misiniz? Atatürk’ün ırkçı görüşlere savrulduğu için kapattığı ve mülklerini yerine kurduğu Halkevlerine devrettiği Türk Ocaklarının mallarını mülklerini geri verecek misiniz? 1951’de Demokrat Parti’nin kapattığı Halkevleri ve mallarının mülklerinin iadesi konusunda sizin ve adayınızın görüşleri nelerdir?
Vicdani ret konusundaki görüşleriniz? O ne?
Tuğba Tekerek’in, Vicdani ret konusundaki sorularına veremediği yanıtlardan anlaşılıyor ki, Ekmel bey vicdani ret konusunu ilk defa duymuş. İtiraf ediyor, bu konuda bilgim yok diye. Ekmel beyin zihin dünyasıyla biraz daha uğraşılsa hiçbir demokratik hak hukuk konusunda bir fikri olmadığı gibi ilk defa duyduğunu görebileceğiz.
Allahın verdiği canı Allah alır
Ekmel bey, sokaktaki sıradan dinci gericiden farklı hiçbir şey söylemediği bu konuda, yorum yapmaya bile gerek olmayan Taraf gazetesine verdiği röportajdaki cümleleri aşağıdadır.
T.Tekerek: Kürtajla ilgili kadınların “Benim bedenim benim kararım” sözüne bazı dindarlar karşı çıkıyor. Siz ne diyorsunuz?
E.İhsanoğlu: Din insanın inancıdır, pazarlık meselesi yapılamaz. İnanıyorsanız, ona göre hareket ederseniz. Başkası farklı düşünüyorsa, o onun görüşüdür. İnançlı bir insansa, çocuk alma konusunda dinin tespit ettiği ölçüler vardır. Ruhun oluşması meselesi var. Ben bunu ezbere bilmiyorum, yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Herkes bu konuda saygılı olmalı. İnanç meselesi ve hayat meselesi … Verilen canı, insanın alma hakkı var mıdır? Ben size soruyorum: Allah’ın verdiği canı, siz alabilir misiniz? Bunu da sormak lazım, değil mi?
Ekmel’in kadın düşmanı bu görüşlerini AKP’li ya da değil herhangi bir gerici-muhafazakarın yaptığı açıklamalarla karşılaştırın. Arasında hiçbir fark göremeyeceksiniz.
Ekmel beyin, Halide Edip Adıvar’ın eşi Türkiye’nin ilk bilim tarihçisi Dr.Adnan Adıvar’ın Osmanlı’da bilimin gelişimini dinin engellediği, bilimin gelişemediği yolundaki görüşlerini çürütmek için neden yıllardır uğraştığını, bu konuda kitaplar yazdığını ayrıca tartışmak gerek ama yeri burası değil. Artık bir dahaki yazıya.
Allah CHP’yi başımızdan eksik etmesin. Böyle bir adayı bulup da başımıza getirmeye çalıştığı için ne kadar şükretsek azdır. Sonuç itibariyle CHP’ye genel başkan seçmiyoruz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.