Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, halkın yaptırmamak için mücadele ettiği Amasra termik santraliyle ilgili konuştu: “Onayı ben verdim, zararı olmayacak”
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Amasra’ya yapılmak istenen ve daha önce defalarca reddedilen termik santralle ilgili konuştu; “Onayı ben verdim, zararı olmayacak” dedi. Bölgede denizi, toprağı, havayı bitirecek santrale karşı halk mücadele ediyor
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Amasra’ya yapılmak istenen termik santralle ilgili konuştu. Radikal’den Nuray Babacan’ın haberine göre, bakan Güllüce, santral yapımıyla ilgili izin onayının altında kendi imzasının olduğunu ve onayla ilgili siyasi sorumluluğun farkında olduğunu söyledi. Güllüce, santral onayına ilişkin gerekçesini “Türkiye’nin tamamını düşünmek zorunda” olmasıyla açıkladı: “Orada yerin altında çok kıymetli kömür var. O kömürü Türkiye’nin değerlendirilmesi gerekiyor.”
Tesis “modern” olunca zararı yokmuş
380 hektarlık doğal orman alanları üzerine kurulmak istenen, bölgenin doğasına ve halkın geçim kaynağı olan tarım, hayvancılık ve turizme ciddi zararlar verecek olan santral için “Tesisin çok modern olması, çevre koruma değerlerine uygun çalıştırılması halinde” zararının söz konusu olmayacağını iddia etti. Oysa Amasra’da deniz ve kara yüzeyleri arasındaki sıcaklık farkı nedeniyle yükselemeyen havanın santralin kurulmasıyla birlikte solunumda ciddi tehlike yaratacağı, halkın parasız temin ettiği içme suyunun tehlikeye gireceği raporlarla belirlenmiş durumda.
Güllüce’nin hem çevre hem turizmin korunacağı iddia ettiği Amasra’da halk santrale karşı yıllardır yılmadan mücadele veriyor.
Mehmet Hattat: “Santrali Bartınlılar isterse kurarız”
Termik santrali kurmak isteyen Hattat Holding, 2005 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu ile rödovans sözleşmesi imzalayarak HEMA adıyla Bartın’a geldi. Aynı yıl patron Mehmet Hattat, “Santrali Bartınlılar isterse kurarız” diyordu. Ancak sözleşmeye göre toplam rezervin yüzde 97’sini oluşturan üretim sahasından uzunca bir süre hiç kömür çıkarmadı, bekledi. Taahhütlerini yerine getirmediği halde sözleşmesi feshedilmedi, ek sürelerle uzatıldı.
Santral, bakanlığın kendi planına aykırı
Şirket, Gömü ve Tarlaağzı’nda bölge kömürü kullanılarak termik santral kurmak üzere 2009’da başvurdu ama Çevre ve Orman Bakanlığı geri çevirdi. Bakanlığın kendi planı olan Zonguldak-Bartın-Karabük Çevre Düzeni Planı’nda, termik santralin yapılmasının planlandığı alanda sadece tarım, orman, liman ve balıkçı barınağı, turizm ve yerleşim alanı gibi kullanım şekillerine izin veriliyordu. Şirketin ertesi yıl tekrar yaptığı başvuru bu defa kabul edilip ÇED süreci başlatıldı ancak ‘katılım toplantısını’ halk yaptırmadı, Ankara’ya bakanlık önüne kadar giderek protesto etti. Bakanlık bu başvuruyu da geri çevirdi ama termik santraller için bu sahanın 2 km batısındaki Delikliburun’u önerdi. ÇED süreci burası üzerinden devam ettirilmeye çalışıldı ama direniş nedeniyle o da olmadı. Şirket isim değişikliği oyununa gitti, bu oyun da tutmadı, başvuru reddedildi.
Eski bakan Bayraktar, santrale giden yolunu açtı
Ancak 2013 yılı bitmeden şirket yeniden Gömü’de santral için başvurdu. 18 Eylül 2013’te yapılan inceleme toplantısında projenin Amasra’ya vereceği zararlar nedeniyle ÇED sürecinin dondurulmasına karar verildi ve rapor, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a gönderildi. Bayraktar süreci bitirmesi gerekirken üstelik bakanlığına bağlı müdürlük olumsuz görüş verdiği halde yeni bir toplantıya karar vererek santrale giden yolu açtı.
8 Mayıs 2014’te yapılan toplantıda önceki toplantılarda bakanlıklara bağlı müdürlüklerin verdiği olumsuz görüşler olumluya çevrildi. Bartın Belediyesi, Amasra Belediyesi ve Bartın Üniversitesi’nin olumsuz görüşleri dikkate alınmadı. Üstelik aynı gün UNESCO Dünya Mirası Geçici Miras Listesi’ne giren Amasra’nın, kalıcı miras listesine girmesi için Amasra’da bir çalıştay yapılıyordu. 8 Mayıs’taki toplantıdan sonra ÇED askıya çıktı.
AKP’nin bakanları şirketin yanında
Şirket bu rant arsızlığında AKP bakanlar hep yanındaydı. 2008 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Hema’nın helikopteriyle gizli saklı Amasra’ya giderek “incelemelerde” bulundu.
2011 yılının daha ilk günlerinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile tekrar “incelemelerde” bulundu, “çevreye uyumlu santral”e yeşil ışık yaktı. Yıldız, 2012’de dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile bölgeye giderek madende başlayan çalışmalarda ilk kazmayı vurdu, santral projesi hakkında bilgi aldı. Yine aynı yıl, holdingin termik santral için Çinli AVIC International’la, 2013’te de Çinli Harbin Electric’le imzaladığı anlaşma törenine katıldı. Üstelik ÇED süreci henüz sonuçlanmamıştı.
Kasım 2013’te ise Başbakan Erdoğan’ın Polonya ziyaretinde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla Polonyalı firmalarla Hattat Enerji arasında stratejik işbirliği anlaşması imzalandı.
“Zehir tüccarları defolun”
Bölgeyi mahvedecek iktidar destekli bu projeyi şirket isim değiştirerek, yer değişmiş gibi göstererek, yanına bakanları katarak gerçekleştirmeye çalışıyor ama halk da mücadelesinden vazgeçmiyor. Bartın Platformu adı altında birleşen Bartın ve Amasra halkı, bu yıllar boyunca mücadeleyi hep diri tuttu. Bilgilendirme toplantıları yaptı, basın açıklamalarından mitinge, pikniklere, “Termiksiz yaşam şenliği”ne birliktelik örgütledi. Termik santrale karşı kentte stantlar kurarak binlerce imza topladı, protestolar düzenledi. Şirketin düzenlemek istediği “ÇED Halkın Katılımı Toplantıları”nı “Zehir tüccarları defolun” diyerek yaptırtmadı. Ankara’ya giderek ÇED toplantılarını bakanlıklar önünde protesto etti. 2011 yılında Avrasya Maratonu’nda Bartın için koştu, “Hattat Holding daha fazla para kazanacak diye kanserden ölmek istemiyoruz” dedi.
İlk 5 günde 20 bin itiraz
Bu son ÇED sürecinde de Bartın halkı ayakta. 30 Mayıs’ta yaptıkları eylemde termik santral aleyhine verdikleri olumsuz görüşleri değiştiren devlet kuruluşlarına seslendiler: “Amasra’ya bu ihanete asla müsaade etmeyeceğiz.” 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde 4 kilometrelik insan zinciri kurdular, Amasra Kalesi’nden Amasra-Bartın Karayolu’na. Aynı gün esnaf kepenk kapattı, çarşıyı boşalttı.
Şimdi de ÇED’e itirazlar için kapı kapı gezerek, standatlar kurarak dilekçe topluyorlar. Dilekçeler için son başvuru tarihi olan 24 Haziran’a dek 30 bin imza hedeflemişlerdi ama ilk 5 günde 20 bine ulaştılar. 17 Haziran’dan itibaren de her gün Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne dilekçeleri teslim ediyorlar. 24’ündeki büyük basın açıklaması sonrasında da mücadelelerini yeni biçimlerle devam ettirme kararındalar.
Sendika.Org