Bizim yeraltı zenginliğimiz madencilerimizdir, madenler değil! – Ergür Altan

Biz zenginlik derken can`dan ve emekten bahsediyoruz efendiler; maldan, madenden, para puldan değil!

Gözleri karadır madencilerimizin; ekmekleri için yerin kat kat dibine geçmeyi göze alabilecek kadar karadır o güzelim gözleri.

Patronların başları göğe erer madenciler yerin dibindeyken; cepleri para dolar, itibarlarına itibar katarlar ucuz iş gücünden, emek sömürüsünden, iş cinayetlerinden…

Yerin dibine geçmesi gereken patronlardır gayrı, efendilerdir, efendilere biat eden cümlesidir de ölümler yine emekçilere düşecektir bu devran sürdükçe.

Soma`da bir katliam olmuştur; cinayet değil, katliamdır bu düpedüz! O maden ocağının sahibi patron değil, zalimdir; emekçilerin mücadelesi zalimlere karşı olmalıdır, zulümlere, baskılara, sömürülere karşı. Ve unutulmamalıdır ki zalimden yana olmak da zalimliktir!

Taziyeye gerek yok Soma`da öldürülen emekçi canlarımız için; basmakalıp, resmi, kibirli söylemlere gerek yok hiç.

Direnilecektir patronların sömürülerine karşı, bilinçlenilecektir efendilerin zihniyetinin patron zihniyetinin dahi ötesinde bir rezil rüsvalıkta olduğunu idrak edip.

Efendiler ulusal yas ilan etmiş üç günlük; onlar  ki emekçiler için üç dakikalık dahi yas tutamayacak kadar uzaktır vicdana. Onların yurttaş diye belledikleri patronlardır yalnızca, kendilerini nimet bilen yığınlardır; canlar, emekçiler, ötekileştirilenler değil!

Üç günlük yas demek, maden emekçilerimizin ölümlerinin üç gün konuşulup, üç gün emekçilerimiz için üzülüp maden cinayetlerinin ve katliamlarının bu işin doğasında olduğuna daha bir ikna olup üç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi aynı kayıtsızlık, aynı duyarsızlıkla yine patron merkezli, yine efendilerin isteği doğrultusunda yaşamımızı idame ettirmek demektir! Yani bu üç günlük yas hali de kapitalizmin öngördüğü şekilde değerlendirilecektir.

Bizim ulusal yaslara değil, ulusal direnişlere ihtiyacımız var oysa; ulusun efendilere seslenişine ihtiyacımız var artık bizim!

Baş sağlığını efendiler diler ancak; bize düşen iş sağlığı, emek güvencesi, ve onurumuza yaraşır bir yaşam talebinin sağlanabilmesi mücadelesidir ancak.

Ateş düştüğü yeri yakmasın bu sefer; ateş cümle canların, cümle emekçilerin yüreciklerini yaksın ve yanan o ateş isyana dönüşsün yurdumuzun ve cümlemizin birliği için, emeğimiz, emekçilerimiz için, bizim için!

Soma`da solan nice canımız dualarla, taziyelerle değil, halkların ve emekçilerin birliğiyle, bu birliğin legal/illegal şiddete, sömürüye, yaftalamalara karşı direnişleri ve kazanımlarıyla huzur bulacaktır ancak.

 [email protected]

 

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur