Seçimler AKP’ye %50’yi de, daha fazlasını da kazandırsa talanın, hırsızlığın, yolsuzluğun kirini temizlemeye yetmeyecektir. Düzen hukuku açısından AKP hükümeti meşruluğunu çoktan yitirmiştir Kolay şey değil bunca hırsızlığın ve de arsızlığın üzerini örtebilmek. Havuz dolusu paralar; havuz içinde yeni havuzlar… Sıfırlamak ne kadar organize bir işse, ülkeyi içinde ormanları, madenleri, dereleri, köyleri, kentleriyle götürmüş olmanın üzerini […]
Seçimler AKP’ye %50’yi de, daha fazlasını da kazandırsa talanın, hırsızlığın, yolsuzluğun kirini temizlemeye yetmeyecektir. Düzen hukuku açısından AKP hükümeti meşruluğunu çoktan yitirmiştir
Kolay şey değil bunca hırsızlığın ve de arsızlığın üzerini örtebilmek. Havuz dolusu paralar; havuz içinde yeni havuzlar… Sıfırlamak ne kadar organize bir işse, ülkeyi içinde ormanları, madenleri, dereleri, köyleri, kentleriyle götürmüş olmanın üzerini puslandırıp örtmeye çalışmak da bir hayli zor iş!
Acaba ayyuka çıkmış yolsuzlukların önünde seçimler olmasaydı resmi devlet soyguncuları, aksini işaret edecek onca demagojik sözü, bunca kiri kapatacak malzemeyi nereden bulabilirlerdi dersiniz? Seçim alanları halka hem hırsızın karşısına çıkma fırsatı verirken, hırsızın da seçim araçlarını ve seçim malzemelerini kendi pisliğini göz ardı etmesine de olanak sağlıyor. Üstelik inim inim inlettikleri emekçi halkın vergisini, parasını dolaylı yoldan kullanarak. Ancak bunlar da nafile!
İnsanlar yerel seçim hazırlıkları içinde AKP’nin yeri göğü kuşatırcasına ortalığa yaydığı propaganda malzemelerini hayretle izliyor. Hem bunca para nereden geliyor diye… Hem de hırsızlığın, yolsuzluğun, fesatın üzerini kapatmak için devleti seferber ederek geceli gündüzlü, yedi yirmi dört saat durmadan sürdürülen çalışmanın ancak ve ancak büyük bir vurgunun üzerine yatmakla alakalı olduğu kanaatinden başka bir şey düşünmemecesine. Belediyelerin araçları gece gündüz demeden kopan, koparılan AKP afişlerini, pankartlarını yenilemekle meşgul. Paralı adamları propagandaya profesyonel boyut da katıyor. Halkın emeği ve alınteri özellikle de çirkefe bulaşmış hırsız ve katillerin suratlarını maskelemeğe heba ediliyor.
Şehir meydanları, park alanları, caddeler, sokaklar, kavşaklar, üst geçitler okul, hastane çitleri; AKP yandaşı evlerin, işyerlerinin yüzeyleri, terasları, balkonları, Başçalan RTE ile birlikte yereldeki -il, ilçe, belde- belediye başkan adaylarının posterleriyle yan yana, iç içe. ‘Götürdüklerimiz götüreceklerimizin teminatıdır’ dercesine etraf artık yığın yığın AKP’nin, AKP’lilerin seçim propaganda malzemesiyle kapalı. Korku öyle başa vurmuş olmalı ki mahalle muhtar adaylarının sureti bile RTE’nin suretinin arkasına ilişik.
Durakta otobüs beklerken önümüzden geçen bir seçim arabasının ardından sohbete tutuştuğumuz orta yaşlı bir kadının, “Biz şimdi Başbakan seçeceğiz de mi?” algısı da buradan kaynaklı olsa gerek. Seçim pankartlarında Başçalan, hem kendisini aklama hezeyanına tutuştu, hem de adaylarını arkasına alarak düşmüş, meşru olmayan yüzünü kimliğini yalan dolanla kurtarma, kapatma savaşında. Adaylarının da kazanmak için RTE’nin yüzünün parlatılmasına, özellikle 17 Aralık’tan sonraki çirkefin kapatılmasına ihtiyaçları bulunduğu gibi.
Aslında ‘kapatma’ ifadesine burada özel vurgu yapmak gerekiyor. Evet, hükümetin Başçalanının Türkiye’nin herhangi bir ücra bölgesindeki seçim propagandasında bile başrolde oynamasının mevcut pisliği kapatmayla doğrudan bir ilgisi var. Çünkü sokaktaki kimi insanın seçimi genel seçim şeklinde algılamasına neden olan da RTE hükümetinin bu vesileyle hırsızlıklarını kapatma operasyonu. Pazara çıkmış ipliğinin bir ucunu bırakmamakta direnerek %50’m dediği seçmenin karşısında tarihi tekerrür ettirerek paçayı kurtarma peşinde.
Seçimler AKP’ye %50’yi de, daha fazlasını da kazandırsa talanın, hırsızlığın, yolsuzluğun kirini temizlemeye yetmeyecektir. Düzen hukuku açısından AKP hükümeti meşruluğunu çoktan yitirmiştir. Böyle olduğu içindir ki yıllardır ülkemiz insanın temel haklarını, özgürlüklerini, kaynaklarını ve en önemlisi de kanını hiçe saymaktadır. Meydanları, caddeleri tıka basa dolduran AKP imzalı pankartlar, flamalar kendisi de yasadışı olan villa duvarlarının içine açılan havuzların üstünü kapatmaya yetmiyor, yetmeyecektir. Devlet ve AKP terörüne rağmen halkın sesi, halkın eli AKP iktidarının ensesinde olduktan sonra…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.