Zamanı durduramazsın! Gerçekleri sonsuza kadar saklayamazsın! Diktatörseniz, bu yüzyılda sonsuza kadar iktidarda kalamazsınız! Bir ülkeyi sadece demagojiyle yönetemezsiniz! Hırsızlıkla, taammüden cinayetle itham ediliyorsanız, din tacirliğiyle, sözde milliyetçilikle gelişen bir ekonomiye sahip, demokrasi kültürü eksik de olsa köklü bir ülkeyi idare edemezsiniz! Bir ekonomiyi kleptoktratik bir oligarşiyle büyütemezsiniz! Eğer bir ülke nüfusunun yüzde 55-60’ı o ülkenin […]
Zamanı durduramazsın! Gerçekleri sonsuza kadar saklayamazsın! Diktatörseniz, bu yüzyılda sonsuza kadar iktidarda kalamazsınız! Bir ülkeyi sadece demagojiyle yönetemezsiniz! Hırsızlıkla, taammüden cinayetle itham ediliyorsanız, din tacirliğiyle, sözde milliyetçilikle gelişen bir ekonomiye sahip, demokrasi kültürü eksik de olsa köklü bir ülkeyi idare edemezsiniz! Bir ekonomiyi kleptoktratik bir oligarşiyle büyütemezsiniz!
Eğer bir ülke nüfusunun yüzde 55-60’ı o ülkenin başbakanını yok sayıyor, bunların önemli bir bölümü ondan nefret ediyorsa, iki milyon kişiyi cebine para koyup, beleş otobüs ve metroyu peşkeş çekip meydanlara doldursanız da başbakan değil, ‘maşbakan’ olabilirsiniz! Hadi bunları geçelim, böylesine hükümetin başını uyarmaktan korkan, dandik danışmanlar varken, Twitter’ı kapatmaya kalkarak iktidarınızı perçinleyemezsiniz, sadece madara olursunuz!
Bir örümcek ağıyla medyanın tümünü ele geçirseniz bile, diktatörlük yürümez. Milletin yarısından fazlası, artık ekranda gördü mü o diktatörü, zap yapar. Tüm kumandalara yasak getirmeye de kalksa profaşitler, millet yine izlemez. Sinkaflı küfürlerle TV’yi fişinden çeker, o tuvalet kâğıdı yandaş gazeteleri satın almaz.
Provokasyon eken, nefret biçer… Şimdi hasat zamanı, nefret kabarıyor. Küçücük bir çocuğun cenazesinin ardından ailesine dil uzatan bir adamsa iktidardaki, istediği kadar “Sandıkta hesaplaşırız” dese de sıyrılamaz. Yerel seçimleri referanduma çevirerek de pislikleri örtmesi mümkün olmaz. Yüzde 40 civarı bir oy alsa belki biraz daha idare eder. Mesela genel seçimlere kadar… Tabii bu arada milletin yine önemli bir bölümü tek bir hile yapmasa bile seçimde, o sandıktan çıkan sonuca güvenmez. Ona oy verenlerin önemli bir bölümü toplum içinde o partiye oy verdiğini söylemez! Kasımpaşa’da aslan kesilir. Beşiktaş’ta pısar!
AK Parti, gerçekten yeni bir Türkiye kurmayı başardı bu parti başkanıyla… Türkiye’yi iki parçaya böldü… Diyalog, anlayış, hoşgörüyü toptan yok etti. Artık kimse kimseyle tartışmıyor siyaset üzerine, sözünü bağıra çağıra söylüyor, çekip gidiyor safına… Bunun vebali kendini tek adam sansa da tek başına partinin başına değil… Sadece partinin başını hedef tahtasına koymak büyük hata ve haksızlık olur. Bu balık baştan kokmaya başlamış olabilir, ama tam anlamıyla bir leş artık. Çok pis kokuyor. Zaten tapelerin yüzde 1’i gerçek olsa dahi, bunların ciğerinin beş para etmez olduğu ortada!
Hiçbir çözüm yolu kalmadı. Twitter yasağıyla birlikte zaten milletin en az yüzde 55’inin adını ya da unvanını ağzına almadığı bu kişi, “Tivitır, mivitır, hepsinin kökünü kazıyacağız” dediğinden bu yana, millet de diyor ki; “Başbakanmış, maşbakanmış bunu kapatmalı”!
Ne yazık ki çıplak ve acı bir gerçek var artık… Bu maşbakan koltuğunu bırakmadığı sürece diyeceğim ama artık o da değil, bu AK Parti hükümeti ve bürokratları mahkemelerde hesap vermediği sürece artık bu ülke yönetilemez! Yönetir gibi yaparsınız, bir süre yönettiğinizi sanırsınız, bunun için ülkeyi her türlü kaosa sürükleyebilirsiniz, hatta türlü çeşit planlarla savaş çıkartmaya kalkışıp vatan evlatlarını yok yere ateşe bile atabilirsiniz. Ama bütün bunlarla ancak birkaç yıl idare edebilirsiniz, polis şiddetiyle, yetmezse it sürüleriyle korku salarak idare edebilirsiniz ama önce koskoca bir ülkeyi bitirirsiniz! Tıpkı Filipinler’in hırsız-katil diktatörü Marcos gibi, tıpkı Haiti’nin diktatörü Duvalier gibi… Heyhat onlar bile geçmişte kaldı, bu çağın adı Bilgi Çağı, diktatörleri çok kötü madara ediyor! Bugün değil ama çok yakın!..
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.