Son gelişmelerle ilgili Diyanet’in bir dini kurum olarak nasıl bir yaklaşımı oldu sizce? Ya da neler düşündü? Devletin kolluk gücünün öldürdüğü bir çocuğun ailesini yuhalatan başbakan için ne düşündü mesela? Yolsuzlukların ortaya çıkmasının kanunsuz olduğunu iddia eden bu mantıksız tepkiye tavrı ne oldu? Hepsi bir kenara… Madem siyasete çok bulaşmak istemedi, Egemen Bağış’ın Bakara makarasını […]
Son gelişmelerle ilgili Diyanet’in bir dini kurum olarak nasıl bir yaklaşımı oldu sizce? Ya da neler düşündü? Devletin kolluk gücünün öldürdüğü bir çocuğun ailesini yuhalatan başbakan için ne düşündü mesela? Yolsuzlukların ortaya çıkmasının kanunsuz olduğunu iddia eden bu mantıksız tepkiye tavrı ne oldu? Hepsi bir kenara… Madem siyasete çok bulaşmak istemedi, Egemen Bağış’ın Bakara makarasını nasıl buldu? Beğendi mi?
Diyanet AKP iktidarıyla birlikte ülke yönetimine dâhil edilen bir kurum haline geldi. Protokolde yeri var artık. Öyle olunca resmi AKP anlayışının dışında hiçbir sözü olmadı. Devletin hiçbir ahlaksal hatası hakkında en ufak bir sözü yoktu. Ne zaman AKP’nin tekerine çomak sokuldu; Kuran’dan ayetler, Hz. Muhammed’den hadislerle bezenmiş manidar hutbeler türedi.
Örneğin Twitter ve Youtube yasaklarıyla ilgili bir göndermesi olan son hutbesinde şu ifadeleri özetleyerek bir gözden geçirelim.
Bugünkü Cuma Namazı hutbesinde “Günümüzde birçok hata, hürriyet kavramının yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır.” denilerek Twitter ve Youtube yasakları adeta savunuldu. Diyanet’in hutbesinde dün yayınlanan ses kaydına da gönderme yapılan ifadeler yer aldı. Diyanet hutbesinde “Kitle iletişim araçlarıyla dünyamızın küçüldüğü, geminin dibini delmek isteyenlerin çoğaldığı, teknik imkânları kullanıp tabiatın ekolojik dengesini dahi bozacak kadar ileri gittikleri” ifadeleri yer aldı.
Geminin dibindekiler, yani bizler, yukarıdaki bizi yöneten ‘asilleri’ batırmak isterken kendimizi de helak ediyormuşuz. Bunu da bu özgürlük anlayışının suyunu çıkararak yapıyormuşuz.
Özgürlüğümüzü kısıtlayan kim? Allah’tan aldığı yetkiyle Başbakan mı? Evet… O zaman bu hutbeye göre Başbakan halife mi oluyor? En hafif ifade bu…
Zaten bu mevcut durumu çok iyi anlatıyor. Başbakan’ın her şartta desteklenmesi, sorgulanmaması onun ancak ve ancak Allah’ın askeri olarak görmenin sonucu olabilir. Ya da bunlar tamamen oyun… Dinle hiçbir alakaları yok. Dini kullanarak yönetilebilen bir coğrafyada yaşıyor olmanın sonuçlarıdır yaşadığımız. Diyanet bir “dini alet et” kurumu olarak siyasete hizmet ediyor. Eğer dini gönülden sahiplenmekte olsalardı Bakara makara geyiğine herkesten önce karşı çıkarlardı. Ama ne oldu? Bu saygısızlığa tepki gösterenler hep ateist arkadaşlar oldu. Allah’ın selamını eksik etmeden yaptıkları telefon görüşmelerinden de anladığımız gibi her şey bir makyajdan ibaretti.
Bakara makarası için tek kelimeleri yok. Öyleyse samimi dindar yurttaşların güvenebileceği bir kurum mudur? AKP’nin cami mitingi yapması mümkün olmadığından ‘Allah’ın izniyle’ bu işe el atan Diyanet kimin kurumudur?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.