Gezi öncesi Türk futbolu kavgalı derbiler, şike, hakem hataları ve transferlerden ibaret olan renksiz bir spordu. Derbilerini izleyen fanatikler, ‘Cristiano Ronaldo mu, Messi mi?’ sorusuna yanıt arayan La Liga izleyenler hepsi bir anda tek bir şeyi merak eder oldular: ‘Acaba tribünlerde slogan ne zaman atılmaya başlanacak?’ Futbol hayatımızın her alanında olan bir aktivite ve spordur. […]
Gezi öncesi Türk futbolu kavgalı derbiler, şike, hakem hataları ve transferlerden ibaret olan renksiz bir spordu. Derbilerini izleyen fanatikler, ‘Cristiano Ronaldo mu, Messi mi?’ sorusuna yanıt arayan La Liga izleyenler hepsi bir anda tek bir şeyi merak eder oldular: ‘Acaba tribünlerde slogan ne zaman atılmaya başlanacak?’
Futbol hayatımızın her alanında olan bir aktivite ve spordur. Gazetelerde, sosyal medyada, reklam panolarında, marketlerde. Her yerde futboldan söz ederiz ve ederler.
Kadınların, erkekleri anlama çalışmalarında çırpındığı bir noktadır futbol. Fakat erkeklere buradan ulaşmak çok zordur doğal olarak. Çünkü bir maç izleyen erkeğin cinsiyetçi küfürler etmesi kadınları rahatsız ediyor. Bunun üzerine kadınların yoğun olarak maç aktivitelerine katılımlarının artmasıyla, küfürler azalmaya başladı.
Toplumsal olarak baktığımızda da Gezi eylemleri öncesi futbolda şiddet kuramı neredeyse kanlı-bıçaklı kavgalardan oluşurdu. Maç bitimlerinde çıkan olaylarda taraftar ölümlerine dahi rastlamak mümkündü. Takımları maç kazandığında sevinci eline silah alıp dışarı çıkan magandaların kurşunlarıyla biten hayatlar vardı. Burak Yıldırım gibi Oktay Akdemir, Şenel Yeter, Vural Karadayı, Cihat Aktaş, Celal Kurtuluş da ‘futbol uğruna’ yaşamlarını yitiren taraftarlar arasında bulunuyor.
Renksiz futbol bitti. Yerine Gezi’nin getirdiği rengârenk bir futbol transfer edildi.
31 Mayıs günü Türkiye’de esen bir rüzgardır Gezi parkı eylemleri. O zamanlar sezon sona ermişti. Tribünler bomboştu. Gezi eylemlerinde sokaklarda ve çadırlarda birleşen taraftarlar, beraber yediler biber gazı ve copu.
Beşiktaş bölgesindeki eylemlere katılan Fenerbahçe taraftarları “Beşiktaş sen bizim her şeyimizsin” sloganlarını attılar. POMA aracını kullanan “Davulcu Vedat” seslendi amire: “Amirim ben Vedat. Çarşı’dan Davulcu Vedat.”
Derken “Çare Drogba” dediler. Ülkenin neredeyse her yerinde yazıldı “Çare Drogba”.
Bunlar devam ederken süper lig başladı. Tribünler dolu ve hep bir ağızdan “Her yer Taksim Her yer direniş” diyerek sloganlarla yıktılar statları. Maç başlamadan önce ve sonra hep birlikte eylem alanına döndüler çapulcu taraftarlar.
Gitgide büyüyen ve birleşen taraftarlar göz korkutmaya başlamıştı iktidar için. Sonrasında eski Gençlik ve Spor Bakanı olan Suat Kılıç’tan bir açıklama geldi; “Siyaseti statlara taşımayın. Stadyumları şiddetin, siyasi gösterilerin merkezi haline getirenler hukuki bedelini öder.” diyerek göz korkutmaya çalıştı. Ama nafile. Gittiği her açılışta ve katıldığı her maçlarda protesto edilen Suat Kılıç üzerine bir de başbakandan tokat yiyince kendine gelemedi yakın zamanda görevinden alındı.
Yeni sezonun başlamasıyla yenilenen Beşiktaş JK yönetimi yeni bir antrenör getirdi takımın başına. Slaven Biliç. Kariyerini Beşiktaş’ta devam ettirmek üzere gelen başarılı teknik adam takıma hızlı motive oldu ve iyi başlangıç yaptı. Gezi eylemleri sırasında yaptığı açıklamada “Güç halkındır, Sosyalist bir takım yaratıyorum” diyerek odakları üzerine çekti. AKP buna sessiz kalır mı? Biliç bir maçta hakemin yanına gittiği için ve hakaret nedeniyle üç maç ceza aldı. Yaptığı açıklamanın ardından takımını tribünlerden seyretmek zorunda kaldı. Biliç “Hayatımda ilk defa ceza alıyorum” demeçlerini verdi.
Bu arada yeşil sahalarda maçlar devam ederken, stat dışlarında da eylemler devam ediyordu. Her gün isyanın sesi yayılırken kayıplar veriyorduk. Ali İsmail Korkmaz’ın yaşamını yitirdiği haberi yayıldı tüm Türkiye’ye. Üniversite öğrencisi on dokuz yaşındaki Ali. Halk devrim şehitlerine sahip çıkıyor, her gün onlar için eylemler yapıyordu. Tribünlerde de…
Fenerbahçe taraftarı Ali İsmail Korkmaz’ın ‘Fenerbahçe formasını öperken’ çektirdiği fotoğrafı sosyal medyadan yayıyor. Sonra formaların arkalarına bütün taraftarlar Ali’nin ismini yazdırıyordu. Direniş barikatlarında ona hitaben bir slogan yazdılar. “Daha on dokuz yaşında, Düşlerinde özgür dünya, öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısında. Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz.” AKP’nin polislerinin kulaklarının dibinde atıldı bu sloganlar.Bütün bunlar yaşanırken yayıncı kuruluş Digiturk, sloganlar atılırken sesi kısar ya da kapatır oldu.
Aradan yaklaşık iki ay gibi bir süre geçti. Her şey durgun bir şekilde ilerliyordu. Sadece 34. Dakika ve maç bitimlerine sığdırılıyordu sloganlar. Ancak AKP-Cemaat kapışması meydana geldi. Aniden çıkan yolsuzluk haberleri ve bakanların istifa etmeleri ülkeyi bir kez daha hareketlendirdi.
Ülkenin dört bir yanında yolsuzluklara karşı yapılan eylemler statlara da hemen sıçradı. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve başta Ankaragücü, Gençlerbirliği gibi bazı Anadolu kulüpleri tribünlerden seslendi AKP’ye: “Her yer rüşvet her yer yolsuzluk.”
Gezi’den sonra maç çıkışlarında rakipler birbirlerine satırlı-bıçaklı girişmiyor. Magandalar sevinçlerini “havaya kurşun sıkayım” derken insanları öldürmüyor. Artık taraftar Ali İsmail Korkmaz yazılı formasını giydiği gibi statlara, kahvehanelere maç izlemeye ve eylemlere gidiyorlar. Futbol Türkiye siyasi tarihi gibi bir beşik atlamıştı. Yeni transfer Gezi tribünlere çok faydalı oldu. Artı değer kazandırdı. Artık kadınlar futbola daha ilgi duymaya başladılar. Erkekler cinsiyetçi küfürleri statlarda azalttı. İspanya’nın El Clasico’su artık pek fazla izlenmez, Messi ve Ronaldo değil de Türkiye liginin maç bitimlerinde yayıncı kuruluşun göstermediği ve sesini kıstığı eylemleri ve sloganları izler hale geldik.
Yeni transfer Gezi sezonun ilk yarısını iyi kapattı diyebiliriz. İkinci yarıda daha dirençli, daha baskılı, daha bitirici olursa AKP’nin kalesine “Hükümet istifa” golünü atabilir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.