TÜBİTAK’ın iktidar çatışmasının bir malzemesi haline gelmesini, uzun zamandır TÜBİTAK bünyesinde yürütülen gerici dönüşüm kolaylaştırdı
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) Başkanı Hasan Palaz, 5 Şubat’ta görevinden alındı.
Palaz görevinden alınmasının ardından yaptığı açıklamayla TÜBİTAK’ın ‘bilim kurumu’ kimliğini yeniden sorgulattı.
Palaz’ın Başbakan Erdoğan’ın ofisinde bulunan böcek soruşturmasına “Böcek raporunda tahrifat yapmamı istediler, bunu reddettiğim için görevden alındım” sözlerine hem TÜBİTAK’tan hem de Başbakanlık’tan yalanlama geldi.
Başbakanlık’tan yapılan açıklamada, soruşturmanın halen devam ettiği belirtilirken AKP medyası atağa geçti.
AKP medyası, Palaz’ın 17 Aralık operasyonunun ardından Bilim ve Sanayi Bakanı Fikri Işık’ın, talimatlarına aykırı olarak 148 yeni personeli işe başlattığını ve personelin çoğunluğunun “Pensilvanya referanslı” olduğunu öne sürdü.
Palaz ise konuşmalarında, “Halen üzerimde baskılar sürüyor. Koruma talep edeceğim” diyerek “Beni artık tasfiye edeceklerdir” ifadesini kullandı.
Palaz’ın görevinden alınmasıyla bir bilim kurumunun iktidar çatışmasının malzemesi haline gelmesi gözler önüne serildi.
TÜBİTAK’ın iktidar çatışmasının bir malzemesi haline gelmesini, uzun zamandır TÜBİTAK bünyesinde yürütülen gerici dönüşüm kolaylaştırdı.
TÜBİTAK’ın bilim kurumu kimliğinin giderek gericileşmesi üzerine 28 Ocak 2013’te bilim köşesinde yayımlanan “TÜBİTAK’ın evrimi” makalesini yeniden paylaşıyoruz.
TÜBİTAK’ın evrimi
TÜBİTAK geçtiğimiz günlerde yine evrime uyguladığı sansürle gündeme geldi. Bu sefer yasaklanan evrim konusunda dünyaca ünlü, TÜBİTAK’ın da yıllarca Türkiye’de basımını yaptığı kitaplar. Aslında yasaklanan sadece evrim kitapları da değil. Evrim kitaplarıyla birlikte birçok bilimsel kitap, bilim insanlarının yaşam öykülerini anlatan okuyunca insanları heveslendirip bilime hayran bırakan kitaplar da listeden çıkarıldı.
Tüm bunlar tabii ki bir anda olmadı. Uzun süredir “stoklarda tükendi” olarak görünen kitapların bilinçli bir şekilde AKP döneminde basımları tekrarlanmadı ve sözleşmeleri yenilenmedi. 1993 yılında yayımlanmaya başlayan TÜBİTAK Popüler Bilim kitapları, bir zamanlar 455 çeşit kitapla 12 milyon 800 bini aşan toplam baskı adedine ulaşırken bugün bu sayı çoğunluğunu 3-14+ yaş arası çocuk ve erken gençlik dönemine hitap eden (boyama kitapları vb.) kitapların oluşturduğu 290 çeşit kitaba düşürüldü. Bunun sadece 43’ünü yetişkinlere hitap eden kitaplar oluşturuyor. Konu gündeme geldikten sonra TÜBİTAK “Kitapların sözleşmesi yenilenemediği ve yayınevleriyle anlaşmazlık yaşadığımız için basamıyoruz. Bu kitaplar miadını doldurmuş eski kitaplar. Sadece evrimle ilgili kitaplar değil, başka basılamayan kitaplar da var” açıklamasında bulundu. Yıllarca birçok kitap basmış, çeşitli bilim insanlarını Türkiye’ye tanıtmış bir kurum için sözleşme yenilemek çok zor bir iş olmasa gerek. Üstelik bu kitapların bir kısmı internet üzerinden dahi insanlara ücretsiz bir şekilde sunulmuş durumda.* Çoğunluğu eğlenceli bir dille,
bilimi halka anlatma gayesinde yazılmış kitaplar. Türkiye’de bir dönem yasaklanan isim olan Richard Dawkins’in Kör Saatçi’sine, DNA’nın yapısını ortaya çıkaran isimlerden biri olan James Watson’ın Çift Sarmal adlı kitabına, yaşam öykülerini okuyup kendilerine hayran kaldığımız Darwin’e, Newton’a, Freud’a, kadın olduğu gerekçesiyle o dönemin bilim camiasına uzun süre kabul edilmeyen, patenti reddederek yaptığı bilimi halka adayan Marie Curie’ye miadını doldurmuş demek için ise kör olmak gerekiyor. Gerçekte miadını dolduranın kim olduğu oldukça açık.
TÜBİTAK’ın sayısız “vakaları”
Bunun TÜBİTAK’ın ilk vakası olmadığını biliyoruz. TÜBİTAK, Darwin’in 200’üncü doğum yılı ve evrimi ortaya koyduğu ünlü eseri “Türlerin Kökeni”nin yayımlanışının 150’nci yıl dönümü olması nedeniyle tüm dünyada etkinliklerle anıldığı 2009 yılında da kapak tartışmasıyla gündeme gelmişti. Bilim Teknik Dergisi, Darwin yılı olması nedeniyle mart sayısında Darwin’i kapak sayfasına taşımış ancak dergi basım aşamasındayken son anda basımı durdurulup kapak sayfası değiştirilmiş ve Bilim Teknik Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Çiğdem Atakuman görevinden alınmıştı.
TÜBİTAK yönetimin AKP döneminde şekillendirilmesi süreci Prof. Dr. Nükhet Yetiş’in 2004 yılında vekaleten başkanlığa getirilmesi ile başladı. Yetiş, 2008 yılında adı “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu” olarak değiştirilen ve yeniden düzenlenen yapısıyla TÜBİTAK’a bu kez asaleten atandı. AKP’ye muhalif olduğu bilinen insanlar görevlerinden alınıp farklı pozisyonlara getirtildi. Bazıları farklı şehirlere sürülerek ailelerinden ayrılmak zorunda kaldı. Boşalan kadrolar AKP yandaşlarıyla dolduruldu. Temel bilim alanlarından gelen üye sayısı azaltılırken sağlık ve mühendislik gibi uygulamalı bilimlerden ve özellikle özel sektörden gelen üye sayısı arttırıldı. Bu isimlerden biri de Adnan Dalgakıran.
Babası tarafından kurulan Dalgakıran Kompresör’ün sahibi Adnan Dalgakıran iş dünyasında ismini duyduğumuz bir isim. Özgeçmişinde bilim adına herhangi bir katkısı bulunmamasına rağmen TÜBİTAK’ın Bilim Kurulu üyeliğine kabul edildi. Yine bu dönemde Nükhet Yetiş’in eşi Önder Yetiş, TÜBİTAK’ın Gebze yerleşkesinde bulunan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Araştırmalar Merkezi (BİLGEM )’in başına getirtildi. BİLGEM, teorik fizik alanında önemli çalışmalar yapan Feza Gürsey Enstitüsü’nün işlevsiz bulunarak bağlandığı birim. Böylece fiilen kapatılan enstitünün belli ki tekrar faaliyete geçmesini önlemek için kontrolü ele alınmış durumda.
Bu dönemde yine bilimsel projelere destek için aranan kriterlerin başına AKP yandaşı olmak getirtildi. TÜBİTAK bildiğimiz gibi üniversitelerdeki projelere maddi destek veren bir kurum. Projeye destek vermesi için çalışmanın ikna edici yönlerinin olması gerekiyor. Ancak değişen TÜBİTAK’ta sadece AKP’ye yakınlığı nedeniyle bilimsel içerikten yoksun projelerle destek alan birçok isim var. Desteği alanların, paranın ne kadarını projelere ayırdığı ise bir diğer tartışma konusu. Bu dönemde dikkat çeken olaylardan biri TÜBİTAK’ın 15-16 Haziran 2006 tarihlerinde düzenlediği “1. İslami İlimlerde Terminoloji Sorunu” adlı toplantıya parasal destek vermesi ve 2005 yılında liselerarası proje yarışmasında “nazarı” kanıtlamaya çalışan bir projeye destek olması oldu. Diğer bir vaka ise TÜBİTAK’ın Medeniyet İttifakı Araştırma bursu. “Osmanlı İmparatorluğu-Türkiye Cumhuriyeti deneyimini diğer kültür ve medeniyetler ile paylaşan, Osmanlı İmparatorluğu-Türkiye Cumhuriyeti deneyimindekiler dahil, çeşitli din, kültür ve medeniyetlerin ortak noktalarını inceleyen çalışmalar yapan” yerli ve yabancı yüksek lisans öğrencilerine yönelik 12 ayda 1500 dolar verileceği durulan burs ile TÜBİTAK’ın yeni çizgisi de netleşmiş oldu.
TÜBİTAK’taki dönüşüm AKP döneminde 3 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe giren 651 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tamamlandı. 40 maddeden oluşan KHK’lardan biri TÜBİTAK Yasası ve TÜBA’nın kuruluşuna ilişkin KHK.
Bu KHK ile TÜBİTAK’ın biri başkan olmak üzere 13 olan Bilim Kurulu üye sayısı 17’ye yükseltildi. Bunların 6’sı Bilim Kurulu’nun önereceği (3’ü TÜBA; 1’i YÖK; 2’si Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) iki katı aday arasından Başbakan tarafından seçiliyordu.
651 sayılı KHK ile üye sayısı artırılmasına rağmen TÜBA’nın belirleyeceği üye sayısı 3’ten 2’ye düşürüldü, ancak YÖK’ün üye sayısı ise 1’den 3’e yükseltildi. Ayrıca Başbakan’a ikisi Başkan Yardımcısı olmak üzere 6 üyeyi doğrudan seçebilme hakkı verildi.
Başkan Nükhet Yetiş görevinden alınarak yerine Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilenen TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi rektörü Yücel Altunbaşak getirildi. Yücel Altunbaşak, bir dönem Gülen’in ABD’deki charter okullarından Fulton Science Middle adlı okulun komitesinde bulunmuş bir isim. Girişimci bir mühendis olarak tanınan Altunbaşak, geçtiğimiz yıl mayıs ayında Uluslararası Yüksek Öğretim Kongresi’nde üniversite eğitiminin nasıl tamamen paralılaştırılacağına dair sunumu ile piyasacılıkta sınır tanımadığını göstermişti. Ayrıca evrim konusunda sarf ettiği “Evrime inananlar var, inanmayanlar var” sözleriyle de akıllarda yer etmişti.
TÜBİTAK geriyi gösterse de bilim hep ileri diyor
TÜBİTAK artık bu ülkede bilimin üretildiği, öğretildiği ve savunulduğu bir kurum olma misyonundan uzaklaşmış, AKP’leşen kadrosu ile iktidarın bir baskı aracı halini almıştır. Bilimi temsil etmeyi uzun süre önce bırakmış bu kurum evrim gibi birçok bilimsel gerçekten kendisini arındırarak evrimini tamamlamış gözüküyor. Ancak bilim o kadar açık ki hiçbir baskı aracı halkın gerçekleri görmesini engelleyemez. Dünya hala dönüyor, canlılar evrimleşmeye devam ediyor, evrenin oluşumu sorusuna her gün yeni bir cevap daha ekleniyor, canlılar klonlanıyor, hastalıklara çareler bulunuyor. Kısacası TÜBİTAK geriyi gösterse de bilim hep ileri diyor.
Sendika.Org