Çapulcu Bülteni’ne 22 Aralık İstanbul Kent Mitingi’nin örgütleyicileri konuk oldu. Bültende, İstanbul’un yaşam alanlarına yönelik sermaye saldırıları konuşuldu
Çapulcu Bülteni’nde 22 Aralık İstanbul Kent Mitingi’nin örgütleyicileri konuk oldu. Bültende, yolsuzluk gündemine de değinen miting örgütçüleri İstanbul’a yönelik sermaye saldırılarını ve nasıl bir kent istediklerini konuştu
Çapulcu Bülteni’nin dün akşamki bölümüne (20 Aralık) 22 Aralık Kent Mitingi örgütleyicileri Serhat Ökmen, Duygu Parmaksızoğlu ve Erhan Kahraman katıldı. Programın başında yolsuzluk operasyonlarında açığa çıkan rüşvet ve kenti yağma politikalarından elde edilen rant üzerine konuşulurken Ökmen ortadaki haksızlığı şöyle ifade etti:
Dışarı çıkarılan 87 milyarı duyunca insanın tüyleri diken diken oluyor. İnsanlar şu an evlerini canları pahasına dozerlerin önüne atarak savunmak durumuna düşürülmüşlerdir. Bunun sebebi aç gözlü rantiye, inşaat mütaahhitleri, TOKİ yasaları gibi yasalardır. Bunlarla insanların evlerini ele geçirip gasp ediyorlar. Emekçiler bu sermaye saldırıları yüzünden İstanbul’un dışına sürülüyor. “
Sözü alan Erhan Kahraman ise iktidar ve halkın temel çelişkisine değinirken “İktidarların perspektifi bizim hayatımızı ilerletmek değil sermayenin ihtiyacını gerçekleştirmek” dedi. Sermayenin daha fazla rant elde etmek için saldırmak zorunda olduğunu ifade eden Kahraman, buna dur demek gerektiğini ve 22 Aralık Kent Mitingi’nin sermayeye söz söylenebilecek ortak bir hareket olacağını ifade etti.
“Sermaye ‘trafik’ diyorsa biz ‘yaşamımızı, suyumuzu savunuyoruz’ demeliyiz”
Kent mitingi örgütçülerinden Parmaksızoğlu, 3. Köprü ile beraber İstanbulluların nasıl etkileneceğini anlattı. Parmaksızoğlu, iktidarın borçlarını kapatmak için sermayeye İstanbul’un kuzeyindeki imara açılmamış alanları pazarladığını, bunun da Kuzey Ormanları’nın kıyımı demek olduğunu dile getirdi:
Bu borç ödeme telaşı içinde yaşamlarımız elimizden alınıyor. Bu borç ise kapanmayacak. Her tarafından çatlak olan bir baraj duvarı gibi. Yaptıkları şey yara badıyla yamamaya çalışmak. Ama kuzey ormanları yıkıldıktan sonra bizim yaşam alanımız kalmayacak Para sizde kalsın, kentlerimizi bize bırakın. “
Parmaksızoğlu, 2. Köprü’nün de trafiği rahatlatacağının iddia edildiğini ama bunun sadece bir sene sürdüğünü vurguladı. Trafiğin geçici bir süre rahatlarken İstanbul’un nefes alamayacağını belirten Parmaksızoğlu “Sermaye trafiği rahatlatmaktan bahsediyorsa biz de ‘yaşamımızı, suyumuzu savunuyoruz’ demeliyiz”dedi.
‘Sermayenin ucubeleri’
Çapulcu Bülteni’nin ikinci bölümünde ise Afet Yasası’nın sonucu olarak Kentsel Dönüşüm saldırıları konuşuldu. Parmaksızoğlu “Biz kendi mahallelerimizin dokusunu, sokağı seviyoruz. Şehir dediğin şey sokaklardan ibarettir” derken Kahraman, Sulukule’den evleri yıkılıp sürülenlerin gittikleri yerde yaşayamadıklarını ve intiharın eşiğine geldiklerini vurguladı. Ökmen ise Fikirtepe’de kentsel dönüşüm sonrasında 27 kat binalar yapıldığını, evleri yıkılan insanlara ise bodrum katlarından daireler verileceğini ve borçlandırılacağını söyledi.
Kadıköy Selamiçeşme’de bulunan Meteoroloji’ye ait araziye Taşyapı’nın dev gökdelenler dikmesine dair süreç de anlatıldı:
Yıllardır boş duran bir arsaydı bu. Depremden sonra toplanma alanı olarak, rezerv alanı olarak tasarlanmıştı. Burayı ‘Kamunun kullanımına açılmalı’ diye düşünürken arazi Taşyapı’ya verildi. Taşyapı oraya 4 tane dev gibi kule dikti. Feneryolu’nun Selamiçeşme’nin dokusuyla örtüşmeyen sırıtmayan dünya çirkini şeyler bunlar. “
Parmaksızoğlu depremde toplanma alanı olarak kullanılması gereken alanların sermayeye satıldığını vurgularken İstanbul’da ciddi bir afet riski olduğunu ve inşaattan önce rezerv alan yapmayı düşünmek gerektiğini belirtti.
#birkentistiyorum
Programda son olarak neden 22 Aralık Kent Mitingi’ne gidilmesi gerektiği soruldu.
Yasemin Parmaksızoğlu: “Mahallelerimizi ve yaşam alanlarımızı korumak için, düzgün bir belediyecilik için, neoliberal belediyeciliğe karşı kamuyla beraber kamu yararına çalışan bir belediyecilik için…”
Serhat Öktem: “Haliç Tersanesi ve Haydarpaşa Garı İstanbul’un tarihini yaşatan yerlerdir. Ve bu tarihi yerler yabancı sermayeye peşkeş çekiliyor. İstanbul sermayeye pazarlanıyor. Talan ve yalan politikalarına dur demek için orada olacağız. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir kent için…”
Erhan Kahraman: “Kimsenin sömürülmemesi için örgütlü, sermayeye karşı direnen bir kent istiyoruz. Tüm İstanbullularla, LGBT bireylerle, kadınlarla, çocuklarla, engellilerle… Ancak biz düzeltebiliriz.”
Program boyunca #birkentistiyorum etiketi altında Twitter kullanıcıları nasıl bir kent istediklerini yazdı. Kent mitingi örgütleyicileri, bu etikete yazılanların 22 Aralık Kent Mitingi’nde dile getirilecek talepler arasında yer alacağını söyledi.
Bugün 21.00’da da #birkentistiyorum etiketi altında herkes nasıl bir kent istediğini dile getirecek.
Sendika.Org