2006’dan beri yayın faaliyetini sürdüren Üniversiteli Gazetesi yenilendi. Üniversiteli’nin yeni yüzünün ilk sayısı aralık ayında çapulculara ‘merhaba’ dedi. Gazeteye yazılarıyla destek veren Ayşenur Arslan’ın yazısını yayımlıyoruz Birkaç yıl öncesine kadar haberler “her 4 gençten biri” diye başlardı. Artık “her 3 gençten biri” diyoruz. Üniversiteyi bitirip de işsiz kalan gençlerimizden söz ederken… Evet üç diplomadan biri […]
2006’dan beri yayın faaliyetini sürdüren Üniversiteli Gazetesi yenilendi. Üniversiteli’nin yeni yüzünün ilk sayısı aralık ayında çapulculara ‘merhaba’ dedi. Gazeteye yazılarıyla destek veren Ayşenur Arslan’ın yazısını yayımlıyoruz
Birkaç yıl öncesine kadar haberler “her 4 gençten biri” diye başlardı. Artık “her 3 gençten biri” diyoruz. Üniversiteyi bitirip de işsiz kalan gençlerimizden söz ederken…
Evet üç diplomadan biri duvar süsü olmaktan öteye gidemiyor. İş, gelecek vadetmiyor.
Ama istatistik bile kızlı-erkekli “eşit” değil. Çünkü üniversite bitirmiş genç kadınlarda “işsizlik” oranı daha yüksek. Şaşırtıcı değil. İktidar, iktidarın ortakları kadınlara “evlenin, çocuk doğurun” demiyor mu!
Gençlerimiz her şeye rağmen umutlarını yitirmiyor. Okuyor. Hem de nasıl sıkıntılar pahasına.
Bu yıl, yaklaşık 880 bin öğrenci üniversitelere kayıt yaptırdı. Mevcut öğrencilerle birlikte sayı 3 milyonun üzerine çıktı.
Peki, bu gençler için devlet ne yapıyor? Sadece 374 yurtta sadece 310 bin öğrenciye barınma olanağı sağlıyor. Ama o yurtlar ancak “iyi çocuklara”açık. Kızlarla erkekleri ayırdılar. Yetmedi Örneğin İstanbul’da Vezneciler Kız Yurdu’nda tüm erkek çalışanlar kovuldu. Yerine kadınlar alındı.
Şimdi kavga ettiklerine aldanmamak lazım. Cemaat yurtları, yoksul öğrenciler için neredeyse tek seçenek kılındı yıllarca. Gençler, daha puanlarını öğrendikleri gün –nasıl oluyorsa- telefonla aranıp tebrik edildi. Cemaat yurtlarına davet edildi. Otogarlarda karşılandı.
İktidarın da, iktidar ortaklarının da amaçları, hedefleri çok açık. Dolayısıyla şaşıracak bir durum yok. Ama nasıl olup da uzak / yakın geçmişten ders almıyorlar..Gençleri susturamayacaklarını, bu ülkeyi teslim alamayacaklarını anlamıyorlar.. İşte buna şaşırıyorum.
Gençlerin gelecek umutlarını paramparça edeceksiniz..
Her hak talebinde TOMA’larla üzerlerine saldıracaksınız..
Bugün “hata” olduğunu Bakanınız’ın bile kabul ettiği HES protestolarında öldürmeye, sakat bırakmaya varacak kadar şiddet uygulayacaksınız..
Öldürüp, üstüne bir de “ölmekten dolayı suçlu” ilan edeceksiniz..
Gençlere “öteki dünya umudu” ve sadakadan fazlasını vadetmeyen cemaatleri, tarikatları önereceksiniz..
Sonra da, “bu gençler niye isyan ediyor, neden uslu durmuyor” diye (güya) kafa yorup komplo teorilerine sarılacaksınız. Anlayamayacaksınız!
Anlayamayacaklar. Çünkü, güçle kirlendiler. Aklı, bilimi reddederek sadece GÜÇLE her şeyi halledebileceklerini zannettiler.
Böyle bir “zamanda” kolektif akıl / kolektif üretim / kolektif yaşam her şey demek. Soru sormayı unutmamak.. Kızlı-erkekli elele yürümek.. Dogmaya karşı bilimi savunmak demek.
Üstelik, bu “gençliğin enerjisi” ile yapılıyorsa, iktidar şaşırmakta.. Daha önemlisi KORKMAKTA haklı..
Ben gençliğimi 40 yıl kadar geride bıraktım. Ancak “dünyayı değiştirme, yaşanabilir bir yere dö-nüştürme hayali” yaşlanmıyor.
Gezi’de sizlerle birlikte sabahlayamadım. Yürürken, koşarken sizlere yetişemiyorum artık. Ama hep yanınızdayım. Yanınızda olacağım.
Parasız eğitim taleplerinizde..
Demokrasi çağrılarınızda..
Ülkenize, ağaçlarınıza, yollarınıza, en önemlisi de GELECEĞİNİZE sahip çıkmaktaki kararlılığınızda..
Yanınızdayız. Aksi, kendi hayatlarımızı hiç yaşanmamış gibi tarihin çöplüğüne fırlatıp atmaktan farksız olur çünkü.
Kızlı-erkekli.. Türklü-Kürtlü-Ermenili.. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.