Olacağı buydu. 3 Temmuz’da darbenin şehvetle alkışlandığı Kahire sokaklarından ordunun Müslüman Kardeşler’i (İhvan) terörize edip siyasal alternatif olmaktan çıkartacağını ve klasik örgüt tabanına hapsedeceğini yazmıştım Olacağı buydu. 3 Temmuz’da darbenin şehvetle alkışlandığı Kahire sokaklarından ordunun Müslüman Kardeşler’i (İhvan) terörize edip siyasal alternatif olmaktan çıkartacağını ve klasik örgüt tabanına hapsedeceğini yazmıştım. Sonunda Muhammed Mursi’nin darbeyle indirilmesiyle […]
Olacağı buydu. 3 Temmuz’da darbenin şehvetle alkışlandığı Kahire sokaklarından ordunun Müslüman Kardeşler’i (İhvan) terörize edip siyasal alternatif olmaktan çıkartacağını ve klasik örgüt tabanına hapsedeceğini yazmıştım
Olacağı buydu. 3 Temmuz’da darbenin şehvetle alkışlandığı Kahire sokaklarından ordunun Müslüman Kardeşler’i (İhvan) terörize edip siyasal alternatif olmaktan çıkartacağını ve klasik örgüt tabanına hapsedeceğini yazmıştım. Sonunda Muhammed Mursi’nin darbeyle indirilmesiyle tetiklenen şiddet olayları bahane edilerek İhvan ‘terörist örgüt’ ilan edildi. Karar, 24 Aralık’ta Mansura’da 16 kişinin öldüğü ve 134 kişinin yaralandığı saldırının ardından alındı. Hükümet failin açığa çıkmasını beklemeden Cemal Abdunnasır’a suikast girişimi ve Enver Sedat’a suikast dahil geçmiş sicile atıf yapıp İhvan’ı mimledi. Halbuki saldırıyı düzenleyen Sina’da kümelenmiş Kaide bağlantılı Ensar Beyt-ül Makdis idi. İhvan’ın saldırıyı kınaması da kimsenin umurunda olmadı. Saldırıyı verirken ‘İhvan terörü’ ifadesini kullanmayan gazete neredeyse yoktu. Bundan böyle İhvan’ın gösterilerine katılan, İhvan üyesi olan, İhvan’a sözlü ya da yazılı destek veren, İhvan’ın yayınlarını taşıyan kişiler en az beş yıl hapis cezası alabilecek. Firavunların mezarlarından süzülen Drakonian bir rejim doğuyor sanki.
Sisi’nin eli rahat çünkü
Bu, İhvan’ın iktidarı kaybettikten sonra 2011’de önüne serilen fırsatları bir daha göremeyeceği için ‘şehadet’ ya da ‘intihar’ yolunu seçtiği; darbeci Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi’nin de kan akıttıkça alkış alan gladyatörler gibi kitlelerin üzerinde yükseldiği bir oyun. Bir hareketi iktidar koltuğundan terör örgütü mesafesine indiren süreçte Sisi’nin elinin bu kadar rahat olması birçok kişiye şaşırtıcı gelebilir. Ama ülkenin tarihi ve sosyolojik yapısı dikkate alındığında hiç de şaşırtıcı değil. Sisi, modern Mısır’ı şekillendiren generallerin yolundan giderken kaybetmeyeceğini biliyor. Nasıl mı?
HALKTAN EMİN: 8 Temmuz’da Cumhuriyet Muhafızları binasının önünde Mursi taraftarı 51 kişi keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünde Sisi bunun toplumsal bir infiale dönüşmeyeceğinden emindi. Ardından ağustosta Adeviyye Meydanı’nda bini aşkın insan katledildiğinde de İhvan’ın haline İhvan’dan başka ağlayan çıkmayacağını biliyordu. Silahlı direnişi reddetse de Mursi’ye destek gösterileri sırasında kiliselere, Hıristiyanların mülklerine ve karakollara yönelik saldırılar İhvan’ın hesabına yazıldı. İhvan darbeye direnirken son derece haklıydı ama maalesef şiddetten uzak durma konusunda başarılı bir sınav veremedi. Böyle olunca da Sina’da kümelenmiş ve güvenlik güçlerine ağır kayıplar verdirten silahlı grupların yaptıkları da kolayca İhvan’a fatura edildi. Aylardır medya İhvan’la ilgili aynı portreyi çiziyor: ‘Şiddet düşkünü örgüt’. Halkta bu algı yerleşti, Sisi’nin fazladan bir şey demesine gerek kalmadı.
MEDYADAN EMİN: Medya Sisi ile efsunlanmış sanki! Mahsura’daki saldırıdan sonra medya linç çağrısı yaparken öfkeli kalabalık İhvan üyelerinin ev ve işyerlerine saldırıyordu. El Ahbar “İhvan terörüne karşı devrim öfkesi”, Cumhuriyye “Göstericiler İhvan’ın idamını istiyor”, El Ahram “Kara terör”, Vatan “İhvan terörist, öldürüyor”, El Masr el Yevm, “Mansura teröre boğun eğmeyecek, halk İhvan’ın idamını istiyor”, Tahrir “Halk İhvan’ın idamını istiyor’ ve Şuruk “Kara terör vurdu” ifadelerini kullandı.
ÖTEKİ CEMAATLERDEN EMİN: 2011’deki seçimde meclise ikinci büyük parti olarak giren Selefi Nur ile Davet şiddetten açıkça İhvan’ı sorumlu tutuyor. Davet’in liderlerinden Yasir Burhami’ye göre ‘İhvan sistematik intihar üslubuyla halkı kandırıyor.’
MUHALEFETTEN EMİN: Ülkenin en eski partisi liberal Vefd ve solcu Tecemmu, İhvan’ın terör örgütü ilan edilmesine alkış tuttu. Sol ve liberal partilerin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi liderlerinden George İshak “İhvan’ın tüm dünyada terör örgütleri listesine alınması için hükümet harekete geçmeli” diye çıkıştı. İshak, Mübarek’e karşı herkesten önce isyan etmiş bir liderdi. Mursi’ye karşı 22 milyon imza toplayan Temerrüd’ün sözcüsü Hasan Şahin “Teröre karşı savaş için bu kararın çok önceden alınması gerekiyordu” dedi. Sosyal Demokrat Parti’den Atıf Adli’ye göre ister doğrudan ister dolaylı Mısır’daki terör İhvan’la bağlantılı. Hür Mısırlılar Partisi daha da sert: “Mısırlılar, bu kararla modern tarihin en faşist ve ırkçı hareketlerinden birinin sonunu getirmiştir. Bu cemaat sadece Mısır’ı değil ektiği nefret tohumlarıyla bütün bir insanlığı tehdit etmiştir.”
Düstur Partisi kurucularından Ahmed Derrac ise “İhvan’ın terörist ilan edilmesi önemli ancak geç atılmış bir adım” dedi. ‘Mısırlı Kadınlar Ulusal Cephesi’ ve ‘Değişim İçin Mısırlılar Cephesi’ gibi örgütler de kararı gösteriyle kutladı. Bu nakarata uymayan bir tek 6 Nisan Hareketi var. Darbeci yönetimle başı belada olan ve yeni çıkan gösteri yasasını ihlalden üç liderine hapis cezası kesilen 6 Nisan Hareketi’ne göre İhvan’la ilgili karar ülkeyi kaostan çıkartmayacak.
ARAP KOMŞULARDAN EMİN: Daha önce darbe yönetimini 12 milyar dolarla ödüllendiren Körfez koalisyonundan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emrlikleri (BAE), Mısır’a 9 milyar dolarlık yeni bir yardım paketi hazırladı. Körfez medyası da İhvan’a nefretini bir kez daha gösterdi. Suudi El Şark gazetesi İhvan terör örgütü ilan edilmesiyle ‘İslami davetin itibarını yeniden kazanacağını’ savundu. El Vatan terörden İhvan’ın sorumlu olduğunu yazdı. BAE’den El Beyan gazetesi “Terör belasının kökünün kazınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yani iç ve dış ortam Sisi’nin İhvan’ı bitirme planına ziyadesiyle uygun.
İhvan’ı bitirmek zor
İhvan, Sisi’nin belirlediği siyasi geçiş sürecine ortak olsaydı belki durum farklı olurdu. Ama İhvan güvenlik sorununun bir parçası haline gelerek Sisi’yi cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyacak bir yolu seçmiş oldu. Beri tarafta Sisi’nin seçtiği yolla İhvan’ı siyaseten çökertse de onlarca yıldır yasaklara bağışıklığı olan bu örgütü toplumsal tabanından söküp atması zor. Nitekim lider kadrosundaki erkekler içeri alınınca meydanın ateşini körüklemek için ‘Kızkardeşler’ devreye girdi. 1952 darbesinin mimarı Abdunnasır gibi Sisi de İhvan’ı 14-15 Ocak’taki anayasa referandumuyla ilk sınavını verecek olan siyasi projesinin önündeki en örgütlü engel olarak görüyor. Nasır için İhvan devrim karşıtıydı, Sisi için ise ‘devrim hırsızı’.
Mısırlının fıkrası
Neticede sunağında İhvan’ın olduğu bir milliyetçilik palazlanıyor ve Sisi bir kült haline geliyor. Ezici çoğunluğun darbeye ‘darbe’ dememesi ve sonrasında askeri vesayeti normal karşılamasının nedenlerinden biri İhvan iktidarına karşı duyulan hayalkırıklığının bu süreçte nefrete dönüşmesi, diğeri de Sisi’nin Abdunnasır’ın yaptığı gibi doğrudan yetkiyi devralmaması. Sözde Abdunnasır cumhuriyete geçişte rehberlik ediyordu. Sisi de devrimin amacına ulaşması ve ulusal birliğin korunması için gardiyanlık yaptığını söylüyor. Koltuğa sivilleri oturttuğu için hiçbir başarısızlıktan sorumlu değil! Ordu, polis, yargı ve medyayı kontrol ediyor ama kendini asla yıpratmıyor. Görünürde iktidar planı yok ama yolun sonunda Sisi’yi bekleyen koltuk var. Tabii bu arada unutulan şey ‘demokrasi’. Generalin canı sağ olsun, hele başkan olsun, demokrasiye de sıra gelir! Mısırlılar daha ne kadar bu oyunu oynar bilemem. Bugün çark İhvan karşıtlığı üzerinden dönüyor. İhvan sorun olmaktan çıkınca illaki yeni bir bir yüzleşme dönemi gelecek. Sisi bugün firavun muamelesi görüyor ama gün gelir Mursi’ye komşu da olabilir. Yeni yetme Mısır fıkrasında anlatıldığı gibi: Başkanlar iki dönemliğine seçilir; bir dönem sarayda, bir dönem hapiste geçer.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.