Direne direne barınacağız Yüksek öğretim öğrencilerinin belki de en büyük problemlerinden biri olan barınma sorunu her yıl daha da büyüyerek karşımızda aşılması zor bir duvar gibi duruyor. Öğretim yılının başlaması ile görünen bu duvar, yıl içerisinde de öğrencilerin zor durumda kalmasına neden oluyor. Her yıl yeni üniversiteler kuruluyor ve her yıl mevcut üniversitelerin de artan […]
Direne direne barınacağız
Yüksek öğretim öğrencilerinin belki de en büyük problemlerinden biri olan barınma sorunu her yıl daha da büyüyerek karşımızda aşılması zor bir duvar gibi duruyor. Öğretim yılının başlaması ile görünen bu duvar, yıl içerisinde de öğrencilerin zor durumda kalmasına neden oluyor. Her yıl yeni üniversiteler kuruluyor ve her yıl mevcut üniversitelerin de artan kontenjanları ile birlikte zaten yetersiz olan devlet yurtları daha da yetersiz ve niteliksiz hale geliyor.
Devlet yurduna yerleşemeyen öğrencileri ise (sadece para gözüyle gören) özel apartlar, pansiyonlar ve öğrenci evleri bekliyor. Ancak bu özel apartlar ve evler maddi durumu iyi olan öğrenciler tarafından kiralanırken, yoksul öğrencilerin nerede kaldığı kimsenin umurunda olmuyor. Bu öğrencilerin barınma sorunu tüm eğitim öğretim hayatı boyunca sürüyor ve bu öğrenciler sağlıksız koşullar altında yaşamak zorunda bırakılıyor.
Hükümet, öğrenci yurtları ve barınma sorununa da diğer sorunlar gibi kulağını tıkamış, hatta bu sorun hiç yokmuş gibi gösteriyor. Üniversite öğrencileri ise gündeme yaşadıkları zorluklarla değil, akıl dışı biçimde kızlı erkekli yaşam gibi meselelerle getiriliyor. Öğrencilerin hangi şartlar altında, nasıl yaşadığı ya da ne gibi sorunları olduğuyla ilgilenmek yerine, kiminle kaldığını, ne yaptığını merak ediyor iktidar. Merak etmesinler diye açıklıyorum; ‘bunlar kızlı erkekli aynı evde kalmakla yetinmiyor, kızlı erkekli cafe’ye gidiyorlar, tiyatro yapıyorlar, yemekhanede yemek yiyorlar hatta sinemaya bile gidiyorlar. Benden söylemesi, önleminizi alınız…’
Cemaatler, işletmeciler ağlarını germiş
Kızlı erkekli itirafımızı yaptıktan sonra, yazıya başladığımız ‘önemsiz’ konuya tekrar dönelim. Her ilde olduğu gibi bu ‘önemsiz’ barınma sorunu Muğla’da aşırı uçlar gibi aşırı uç noktada.
Muğla ilinde her öğretim yılında öğrenciler de bir telaş, bir koşuşturma başlıyor. Her ne kadar niteliksiz olsa da KYK’nın yurtlarına yerleşebilmiş öğrencilerin kafası biraz daha rahat. Ancak devlet yurduna yerleşememiş öğrencileri ise yurt kapılarında avlamaya çalışan cemaat evleri, özel apart sahiplerini görüyoruz. Aileler ise çocuklarını güvenilir, nitelikli ve bütçelerine uygun yerlere yerleştirmek istiyorlar. Ancak rüyalarında uyandıklarında karşılarında cemaat evlerini ve kendilerine para gözüyle bakan özel yurt, apart sahiplerini görüyorlar. Sunulan alternatifler içinde ise tercih edebilecekleri en uygun yer cemaat evleri, cemaat yurtları oluyor.
‘Paralı, gerici, neoliberal üniversitelere hoşgeldin’
Devlet yurtları ve cemaat evleri dışında alternatif olabilecek apartlar, evlerin fiyatları ise, asgari ücretten başlıyor. Nispeten daha ucuz yerler de var elbette. Yani ev sahiplerinden başka kimsenin ev diyemeyeceği yerler… (Ahırdan, otoparktan bozma yerler, onlar da 300 lira ha)
Peki öğrenciler ne yapsın?
Eğer yurt çıkmadıysa başlıyor apart aramaya, ev aramaya. Ev ve apart bulabilirsen şanslısın çünkü tek sorun fiyatların uçuk olması değil. Ev kiralarının 650-700 TL’den başladığı bu şehirde bir süre sonra evin fiyatını unutuyorsun ve amacın sadece ev bulmak oluyor. Evet evet amacın sadece barınabileceğin bir yer bulmak oluyor. Hani artık ev benzeri bir şey bulayım da çalışır bir şekilde kirasını öderim diyorsun. Lakin ev de yetersiz, apartlar da yetersiz. Hal böyle olunca bir eve sıkış tepiş doluşup öyle yaşamaya başlıyorsun.
Muğla Üniversitesi öğrencileri bu şehirdeki ev ve apart sahipleri, işletmeciler tarafından sürekli sömürülüyor. Öğrenci görünce ‘gözleri dolar dolar bakan’(amerikan doları), ev ve apart sahipleri, işletmeciler…
Örnek sorgu, örnek yanıtlar
İşte yoksul bir öğrenci için Muğla’da üniversite hayatı böyle başlıyor böyle devam ediyor…
Bu barınma sorunları karşısında kendilerine farklı roller biçen ev ve apart sahipleri ise polisiye soruları sıralıyorlar…
– Nerelisin?
– Hangi bölümdesin?
– Baban ne iş yapıyor?
– Çok misafiriniz olur mu?
– Gece gece duşa girer misiniz?
– Bir örgüt ve ya dernekle bağlantınız var mı?
Eğer ki ev ya da apart kiralamak istiyorsanız sizler için doğru cevapları sıralıyoruz.
– Nerelisin?
CEVAP: Bu sorunun asıl amacı sizin Kürt olup olmadığınızı öğrenmektir, cevap olarak doğu bölgelerinde bir il seçmemelisiniz.
– Hangi bölümdensiniz?
CEVAP: Sorunun amacı siyasetle alakalı (sosyoloji, felsefe, kamu yönetimi, iktisat…) bir bölümde misiniz, yoksa çok ders çalışmanız gereken bir bölüm (mühendislik, matematik, fizik…) mü? Bunu öğrenmektir. Cevap olarak ikinci parantezi vermeniz daha uygundur.
– Baban ne iş yapıyor?
CEVAP: Sorunun amacı babanızın maaşının kiraya yetip yetmeyeceğini öğrenmektir. Doğru cevap olarak çok para kazanan meslekleri tercih etmelisiniz. (Milletvekili, bakan, bakan ya da milletvekili yakını….)
– Çok misafiriniz olur mu?
CEVAP: sorunun amacı eve kızsanız erkek, erkekseniz kız arkadaşlarınızın gelip gelmeyeceğini öğrenmektir. Ve evde yatılı kalacak birinin olup olmadığını öğrenmektir. Yatılı kalacaklar için ekstra ücret istenecektir. Doğru cevap olarak asosyalim demeniz önerilir.
– Gece gece duşa girer misiniz?
CEVAP: Sorunun asıl amacı sizin gece gece duşa girmenize sebep olacak olayın ne olduğunun merak edilmesidir. Doğru cevap olarak ben geceleri sadece uyurum demek menfaatinize olacaktır.
– Örgüt ya da dernekle bağlantınız var mı?
CEVAP: Sorunun asıl amacı sizin anarşik olup olmadığınızı öğrenmektir. Doğru cevap olarak tavşan sevenler derneğine üyeyim demeniz ısrarla önerilir.
Sorgulamalardan ve verilen cevapların uygunluğundan sonra ev sahibiyle pazarlığa başlayabilirsiniz.
Bu sorunları doğuran en büyük neden ise bütün öğrencilerin şikayetçi olup da sadece kendi kendilerine söylenmeleridir. Çözüm olarak ise kendi kendimize söylediklerimizi hep birlikte gözleri Amerikan doları olanlara söylemeliyiz. Çare ise ne Sarıgül’dür ne de başka birileri. Çare hep beraber sesimizi yükseltmekte, hep beraber mücadele etmekte, hep beraber direnmektedir.
Bir dost…
Muğla
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.