Tayyip Erdoğan’ın üniversiteden atılmayı geri getireceklerine dair açıklamalarından sonra YÖK’ün 4 yıllık eğitimin 6 yılda bitirilmesine yönelik çalışmalara başladığı öğrenildi
Tayyip Erdoğan’ın üniversiteden atılmayı geri getireceklerine dair açıklamalarından sonra YÖK’ün 4 yıllık eğitimin 6 yılda bitirilmesine yönelik çalışmalara başladığı öğrenildi. Konuyla ilgili Öğrenci Kolektifleri Basın Sözcüsü Çağdaş Ersoy, Sendika.Org’a konuştu
Üniversiteden atılanlar için af getirilmesi ve okuldan atılmanın kaldırılmasından 2 sene sonra Tayyip Erdoğan dün (9 Aralık) “6-7 yılda bitirdin bitirdin…” sözleriyle üniversiteden atılmanın geri geleceğini açıklamıştı. Açıklamanın hemen ardından YÖK okuma süresine sınır getirilmesi için çalışma başlattığı öğrenildi. Hürriyet’in haberine göre, YÖK’ün çalışmasında üniversite öğrencilerinin 4 yıllık lisans eğitimini en fazla 6 yılda, 5 yıllık eğitimi 7 yılda, 7 yıllık lisans eğitimini ise en fazla 9 yılda bitirmeleri öngörülüyor. Hazırlık sınıfı bu sınırlamanın dışında tutuluyor. YÖK’ün hazırladığı taslakta, lisans için öngörülen bu süreler içinde eğitimini tamamlamayan öğrencinin üniversiteyle ilişiğinin kesilmesi hükmü yer alıyor.
‘Üniversite meslek kursu mu?’
Konuyla ilgili Sendika.Org’a konuşan Öğrenci Kolektifleri Basın Sözcüsü Çağdaş Ersoy, 2 senede değişen uygulamanın Tayyip Erdoğan’ın üniversitelilere yönelik artan korkusunu gösterdiğini belirtti. “Bu insanlar okuldan atılmayı kaldırdık diye propaganda yapıyorlardı. Şimdi neden tekrar eskiye döndüler?” diyen Ersoy, YÖK’ün çalışmasının üniversitelilerin direnişle beraber ülkede yarattığı umut havasını kırmaya yönelik olduğunu belirtti. Ersoy, Tayyip Erdoğan’ın “kızlı-erkekli” açıklamasında da “evlenene burs” açıklamalarında da direnen, dayanışma içinde olan, örgütlü olan üniversiteli profiline saldırı olduğunu dile getirdi.
Ersoy, okuldan atılmanın geri gelmesinin aynı zamanda eğitim hakkına bir saldırı olarak yorumladı:
Biz bu üniversiteyi sınavla kazandık. Üniversitede istediğimiz kadar eğitim görmek bizim doğal hakkımız. Yasal dayanakları bile yok, hukuki olarak da kararlar geriye işlemez. Üniversiteler sadece ders çalışma yeri değil. Üniversite, bir an önce bitirmemiz gereken bir meslek kursu mu sertifikamızı alıp gidelim? “
’12 Eylül ruhuna benzer bir uygulama‘
Ersoy, AKP’nin eğitim anlayışının hiçbir zaman bilimsellikten yana olmadığını, bunun için de sınırlamanın akademik olarak değerlendirilemeyeceğini ifade etti:
AKP’nin nitelikli eğitime bakış açısını biliyoruz. AKP, eğitimin bilimsel niteliğinden çok siyasal boyutuyla ilgileniyor. AKP, eğitimi bir nesil yetiştirme projesi, gençliğe şekil verme aracı olarak görüyor. Bahsettiği şey de bunun göstergesi. Derslerinden kalkmayan, ‘olaylara karışmayan’ gençlik istiyor. Üniversiteyi terör yuvası görme söylemi, ‘üniversitede politik düşünenler var bunları derse gömelim’ demek. AKP üniversiteleri de bir siyasal mücadele alanı olarak görüyor ve elbette üniversiteliler diğer tüm saldırıları gibi buna da karşı çıkacak.”
Kolektif Sözcüsü Ersoy, söz konusu çalışmayı 12 Eylül’le beraber YÖK’ün getirdiği sınav sistemine benzeterek 12 Eylül’ün üniversite anlayışında da ağır ders-sınav yükü altında bir şey yapamayan üniversitelilerin hedeflendiğini hatırlattı. Ersoy, son olarak karalama kampanyasına dikkat çekti:
Mimarlık Fakültesi’ni 6 seneye çıkarmak daha yeni gündeme getirilmişti. Düzenli çalışan öğrenciler dahi bu ağır ders-sınav yükü altında tökezliyorlar. Kaldı ki solcu öğrenciler ‘tembeldir, derslerine bakmaz’ algısı yaratmaya çalışıyorlar. Böyle bir şeyin gerçekliği yok. Tam tersine; direniş zamanında direnişe katılan öğrenciler gündüz derste-akşam direnişte olan gençlerdi. Örgütlü insanlar, okullarını sahiplenen çalışkan insanlardır. Bu bir karalama kampanyası.”
Kılıç: ‘Açıköğretime kaydıracağız’
AKP’nin Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ise yaptığı açıklamada “7, 8,10,12 ve 20 yıl okullar işgal edildiğini” iddia ederken belli limitte okulu bitirmeyenler için “Anadolu Üniversitesi’nin Açıköğretim Fakültesi’nden yararlanma imkanı var” dedi. Kılıç, Tayyip Erdoğan’ın dünkü “terör yuvası” açıklamasını bir temele oturtmaya çalıştı: “Hem yurtlardan barınma hem de yüksek öğrenim kredisi kullanma problemi çıkıyor. Üniversitelerin önünde de bir planlama problemi oluşuyor.”
Sendika.Org