“Başbakan’ın öğrenci evlerini hedef alan açıklamalarının ardından çok sık dile getirilen savlardan birisi de bunun bir gündem değiştirme çabası olduğuydu. Öyle ya, aynı esnada TMMOB’un hükümete bağlanması, kıdem tazminatlarının kaldırılmasına dönük adımlar atılması konusunda belli bir takım gelişmeler yaşandı. Tüm bu tartışmalar esnasında başbakan yine bir yurtdışı turuna çıktı ve AB ile ilgili girişimlerde bulunup dünya liderciliği oynadı.Peki gerçekten öğrenci evleri tartışması muhalefete oyalanacak bir şey vermek için AKP’nin ortaya attığı bir gündem mi? Ya da diyelim ki öyle, bizim için bu tartışma önemsiz bir tartışma haline mi gelecek?

Birkaç soru sorarak biraz tartışmayı ilerletelim. Öğrenci gençliğin gündeminde, öğrenci evi tartışmasından önce kıdem tazminatı, dış gündem, yerel seçimler vs var mıydı? Hayır.

İkinci bir soru, örneğin kıdem tazminatı yasasının baş muhatabı olan sendikalar, veya kendileri ile ilgili yasa hazırlanan TMMOB öğrenci evleri gündemine dair çaba sarf ediyor mu? Hayır. Gerekir mi? Yine hayır.

Üçüncü bir soru, diyelim ki AKP için bu bir gündem değiştirme hamlesi, bu gerici saldırıların önemsiz, gündem-dışı olduğu anlamına mı gelir? Yine hayır.

Gençlik, AKP’nin yeni prototipine uydurulmak için baskı görüyor. Bunun için evler basılıyor, yaygın kimlik kontrolleri yapılıyor, bir de evinde zor tutulan aşırı muhafazakarlar artık balkon camından öğrenci gözetleme ve kapılarına ilan asmak gibi hobilerini devlet talimatıyla yapıyor.

AKP’nin neyi amaçladığı önemsizdir. Önemli olan bizim neyi isteyip, neyi istemediğimiz. AKP’nin muhafazakar yaşam anlayışını kabul etmeyen, seküler yaşamı savunan. Ahlak anlayışı kadınlı-erkekli kalmak gibi kriterlere değil, tecavüzcülerin serbest bırakılması, çocuk gelinlerin sayısının artması, halkın vergilerinin çalınıp çırpılması gibi kriterlere sahip olan bizler için, bu bal gibi de mücadele başlığıdır.

Gericilik bir gündemdir. Karşısındaki mücadele ise önemli…

AKP neden böyle bir düzenleme yapıyor? Bu sorunun cevabı önemli, ama daha önemlisi, buna izin verecek miyiz? Önce tarihi yazalım, ondan sonra değerlendiririz.”