ÖĞRENCİ evlerine baskın tartışması bundan 20 yıl önce Moda’daki bir öğrenci evine yapılan baskını hatırlattı. Dernek üyesi iki gencin ölümle biten hikâyesi… 20 yıl önce Moda’da üç üniversite öğrencisinin yaşadığı ev akşam saatlerinde basıldı. Edebiyat Fakültesi öğrencisi Şengül Yıldıran ile Veterinerlik Fakültesi öğrencisi Uğur Yaşar Kılıç öldürüldü. Evde silah, bomba, molotof kokteyli dahil örgütsel hiçbir […]
ÖĞRENCİ evlerine baskın tartışması bundan 20 yıl önce Moda’daki bir öğrenci evine yapılan baskını hatırlattı. Dernek üyesi iki gencin ölümle biten hikâyesi…
20 yıl önce Moda’da üç üniversite öğrencisinin yaşadığı ev akşam saatlerinde basıldı. Edebiyat Fakültesi öğrencisi Şengül Yıldıran ile Veterinerlik Fakültesi öğrencisi Uğur Yaşar Kılıç öldürüldü. Evde silah, bomba, molotof kokteyli dahil örgütsel hiçbir malzeme bulunamadı. Bulunan tek şey; ertesi günkü 1 Mayıs’a hazırlanan öğrenci derneği imzalı tamamlanmamış pankarttı. İnfazdan pencereden kaçarak kurtulan Yıldız Üniversitesi öğrencisi Ergül Uzundiz, tanık olarak gittiği mahkemede sanık oldu, 15 yıl hapse mahkûm edildi. Sanık polisler ise 4 yıl süren bir yargılamanın ardından, 1997’de beraat ettirildi ve karar Yargıtay tarafından onandı. Dosya, ailelerinin avukatlara yetki vermemesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in öğrenci evlerine dair, “evleri terör örgütleri kullanıyor” şeklindeki açıklamaları 1993’te yaşanan bir öğrenci evi hikâyesini hatırlattı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi Şengül Yıldıran, aynı zamanda SHP Avcılar Gençlik Komisyonu üyesi olan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi öğrencisi Uğur Yaşar Kılıç ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Ergül Uzundiz, Moda’da bir öğrenci evinde yaşıyorlardı. Üniversitede yasal bir öğrenci derneğinin üyesiydiler. Moda’daki evi kendi adlarıyla resmî olarak kiralamışlardı.
ÇAY İÇERKEN GELDİLER
1993’ün 30 Nisan’ını, 1 Mayıs’a bağlayan gece, evlerinin kapısı çalındı. Ergül Uzundiz, o anı şöyle anlatıyor: “O gün her zamanki gibi okuldan çıkıp Moda’daki evimize gittik. Evde Uğur, Şengül ve ben vardık. Bir yandan sohbet edip, bir yandan yemek hazırladık. Sofraya oturmuş çay içerken birden kapı çalındı. Bu saatte kimseyi beklemiyorduk. Kim o, diye sorduk. Açın kapıyı, diye bir ses geldi. Evin çatısından da bir giriş kapısı vardı, oradan da sesler gelmeye başladı. Sonra, ‘Açın kapıyı yoksa kırarız’ diye bağırmaya başladılar. Gelenlerin polis olduğunu anladık. Uğur camı açtı ve atladı, arkasından Şengül. Ben de camdan çıktığımda içerisi taranmaya başlamıştı.”
Evde ertesi günkü 1 Mayıs için hazırlanmaya çalışılan pankartların dışında; bomba, silah, molotof kokteyli dahil hiçbir şey bulunamadı. Ertesi günü gazeteler şöyle yazdı: “Üniversiteli iki öğrenci ölü olarak ele geçirildi!” Ergül Uzundiz uzun süre can güvenliği nedeniyle saklandı. Açılan davanın ilk duruşmasına dahi, bir video kasete kaydettiği ifadesiyle katıldı ve şunları söyledi: “Camdan atlayınca ben, Uğur ve Şengül’ün ters istikametine gittim. Yandaki binanın çatı katına atladım. Sürekli silah sesleri ve kadın bağırışları duyuyordum. Bir saat sonra olay yerinden uzaklaştım. Polisler eve bizi öldürmek için gelmişlerdi. Evimizin hücre evi diye gösterilmeye çalışılması ve silah ya da örgütsel dokümanlar bulunduğu yolundaki açıklamalar gerçek dışıdır.”
POLİSLER BERAAT ETTİ
Yaşanan infazlar o günlerde kamuoyunda önemli bir etki uyandırdı. Tanık Uzundiz’in suçluların yargılanması için verdiği dilekçe sonrasında dava açıldı. 6 polis “faili belli olmayacak şekilde adam öldürme” suçundan yargılandı. Uzundiz’in anlattıklarını ihbar ve delil olarak kabul etmesi gereken savcılık, bunu yapmak bir yana, Ergül Uzundiz’i “örgüt üyesi” olmaktan 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. Gerekçe ise hazırdı: “Teröristler ile aynı evde olduğunu ikrar etmek…” Sanık olarak yargılanan Abdullah Süzer, Ali Yener, İsmail Hakkı Rizeli, Osman Ulukuz, Mehmet Demir ve Faruk Dönmez adlı polisler ise beraat etti.
İÇİŞLERİ BAKANI NE DEMİŞTİ
“Bizim olaya bakış açımız terörle mücadele boyutuyla ilgili. Üniversite öğrencilerinin kaldığı evler ve yurtlar terör örgütlerinin eleman kazanmak için kaynak olarak gördükleri yerlerdi. Söz konusu oluşumlar üniversite kayıt dönemlerinde stant açarak broşür dağıtarak kendilerine yönlendirme çabasında olduklarını görüyoruz.”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.