Taksim Hill Hotel’de düzenlenecek etkinlik, su hakkı ve su mücadelelerinin tartışılacağı bir panel ve forum oluşuyor
Taksim Hill Hotel’de düzenlenecek etkinlik, su hakkı ve su mücadelelerinin tartışılacağı bir panel ve forum oluşuyor
“Su adaleti olmadan demokrasi olmaz! Ortak varlıklarımızı ve su hakkımızı savunuyoruz” çağrısıyla düzenlenen etkinlik 2 Kasım 13.00-18.00 arasında Taksim’de Taxim Hill Hotel’de olacak.
Etkinliğin programı:
I.Bölüm: TOMA için değil yaşam için su! (13.00- 14.45)
Ömer Madra (Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni) – Neoliberal politikalar karşısında suyu yeniden ortak varlık haline getirmek: Su hakkı çerçevesinde demokrasi ve katılımcılık
Arif Nihat Alpsoy (Avukat / Çevre Hukuku Derneği) – Temel insan hakları arasında sayılması gereken su hakkının Türkiye’deki son durumu
Osman Özgüven (Dikili Belediye Başkanı) – Vatandaş olarak kaliteli, içilebilir su hakkımızın önündeki engeller ve mücadele yöntemleri
Gabriella Zanzanaini (Food & Water Europe Yöneticisi / Belçika) – Avrupa su hakkını konuşuyor
14.30-14.45- I.Bölüm soru-cevap
14.45-15.00- Ara
II. Bölüm: Şirketler için değil yaşam için su! (15.00-16.15)
Refika Kadıoğlu (Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği aktivisti) – Doğu Karadeniz örneğinde tüm canlılar için suya erişimi engelleyen politikalar ve uygulamalar
Marcela Olivera (“Herkes için Su” Güney Amerika Koordinatörü – Food & Water Watch International / Bolivya) – Şirket egemenliğine karşı su mücadeleleri
Dr. Akgün İlhan (Su Hakkı Kampanyası aktivisti) – Şişelenmiş kamusal varlık: Ambalajlı suya hayır!
Avniye Tansuğ (“Tarihi İstanbul Çeşmeleri Kurtarılmalıdır 1984-1986” Kampanya Yönetmeni) – Çeşmelerin hayat bulması için “Mahallenin suyu mahallenindir!”
FORUM 16.15- 18.00
İnsanların, diğer canlıların ve suyun kendisinin de yaşamasının koşulu olan su hakkı her geçen gün erozyona uğruyor. Ambalajlı sular hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Bitmek tükenmek bilmeyen enerji ihtiyacı masalı altında ardı ardına yapılan HES’lerle, iletim hatlarıyla doğa yok ediliyor. Sular altına gömülen kültürel, dinsel mekânlarla birlikte binlerce insan da geleneksel yaşam alanlarından mahrum bırakılıyor. Suyun kamusal bir varlık olduğu ve kamu hizmetleri arasında sayılması gerektiği fikrini yerle bir eden özelleştirme politikaları, suya dair her alana nüfuz ederken, karar mekanizmalarına katılımı da imkânsız hale getiriliyor. Tüm bu olup bitenlerden dolayı mağdur olan bizler, su hakkı ve adaleti bağlamında buluşuyor ve tartışıyoruz.
Sendika.Org