İHD ve TUHAD-FED, Sincan Cezaevi’ndeki çocuk mahpuslarla ilgili raporunda psikolojik ve fiziksel işkenceleri tüm çıplaklığıyla ortaya koydu
İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu ve TUHAD-FED Ankara Temsilciliği, Sincan Cezaevi’ndeki çocuk mahpuslarla ilgili raporunda psikolojik ve fiziksel işkenceleri tüm çıplaklığıyla ortaya koydu
Zor ve keyfi uygulamalarla çocuk mahpusların fiziksel ve ruhsal gelişimlerinde olumsuz anlamda ciddi sonuçlar yaratacağı kaygıları taşıyan Sincan’da bulunan Çocuk ve Kapalı Cezaevi’ndeki onur kırıcı hakaretler, aşağılamalar, fiziki ve psikolojik işkence uygulamaları raporlaştırıldı. İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu ve TUHAD-FED Ankara Temsilciliği’nin hazırladığı raporda çocuk mahpuslara dönük uygulamalar çarpıcı biçimde ortaya konularak, ihlallere son verilmesi istenirken, yapılan yasadışı ve keyfi uygulamalar nedeniyle sorumlulara cezai işlem uygulanması gerektiğinin altı çiziliyor.
İHD Ankara Şubesi Cezaevi Komisyonu ve TUHAD-FED Ankara Temsilciliği, avukatları aracılığıyla Sincan Çocuk ve Kapalı Cezaevi’nde çocuk mahkumlarla yaptığı görüşmeleri, raporlaştırdı. Çocuklara yönelik keyfi, zor yoluyla gerçekleştirilen baskı, işkence ve kötü muamelenin çarpıcı yönleriyle ele alındığı rapor, 16 Eylül ve 9 Ekim tarihlerinde avukatların yaptığı görüşmeler neticesinde hazırlandı. 5 sayfadan oluşan raporda çocukların yaşadıkları gözler önüne seriliyor.
Cezaevindeki H.E (17), E.T. (16) ve K.Ş. (17) ile ayrı ayrı yapılan görüşmelerde ortaya çıkan anlatımların yer aldığı raporda, çocuk mahpusların özellikle hastane ve mahkeme sevklerinde çıplak arama uygulamasının sıklıkla dayatıldığı, çıplak aramanın uygulandığını, infaz koruma memurlarının ve jandarmaların kötü muameleleri ile karşılaştıkları anlatımlara yer verildi.
Hakaret ve aşağılayıcı uygulamalar
Koğuşlarda bulunan tuvaletlerin gün boyunca otomatik kapılarla kilitli olması ve kilidi ancak gardiyanın açması uygulamasının tuvalet ihtiyacının giderilmesini gardiyanın iznine tabi hale getirdiği ve buna ilişkin bir takım onur kırıcı, aşağılayıcı pratiğin geliştiği kaydedilen raporda, “Haftalık telefon görüşmelerinde tekmil verilmesi şartı ve bunun infaz koruma memurlarının denetimine tabi olmasının, kısıtlı telefon görüşmelerinin gerçekleştirilmesini imkansız kıldığı ve yine aşağılayıcı bir tutum olarak uygulamanın sürdürüldüğü dile getirilmiştir. Dahası çocuk mahpusların doğrudan diğer mahpusların önünde ya da görüp duyulabilecek mesafelerde kaba dayağa, ağır hakaretlere maruz bırakıldığı belirtilmiştir” ifadeleri yer alıyor.
Her sevkte çıplak arama
Çocuk mahpuslar arasında, infaz koruma memurları tarafından dile getirilen aleyhe beyanlar, suç tiplerinin nefret söylemi şeklinde yaygınlaştırılması suretiyle ihtilafların yaratıldığı, cezaevi içerisinde tecrit uygulamasının yaşandığı belirtilen raporda, “Çocuklar hastane ve mahkeme sevklerinde keyfi çıplak arama ve onur kırıcı uygulamaların kendilerine yönelik uygulanıp uygulanmadığı sorusuna muğlak, çekingen cevaplar vermekle birlikte, hastane ve mahkeme sevkleri için ring araçlarına bindirilmeden önce ve cezaevine tekrar girişlerde kamerasız odalarda çıplak aramaların yapıldığını belirtmişlerdir. Çocuklar, kendilerinin tutuklanmalarına sebep olan ceza dosyalarının nitelik itibariyle siyasi yargılamalar olduğunu, bu nedenle cezaevi içerisinde siyasi mahpuslar olarak ayrıldıklarını; diğer çocukların ise adli mahpuslar olarak yer aldıklarını; siyasi, adli mahpus ayrımının çıplak arama dahil olmak üzere pek çok uygulama konusunda belirleyici olduğunu aktarmışlardır. Bu durumda çocuklar, kendilerine çıplak arama uygulamasının her defasında dayatıldığını ancak kendilerinin kabul etmeyerek direniş gösterdiklerini önemle belirtmişlerdir” deniliyor.
Raporda, Haziran ayındaki bir hastane sevkinde ring aracına bindirilmeden önce kendilerine zor kullanılarak çıplak arama dayatıldığını belirten çocuklar, olayın kamerasız bir odaya alındıklarında bir infaz koruma memurunun “soyunmalarını” söylediğini, kabul etmemeleri üzerine odaya 4-5 infaz koruma memurunun girdiğini, zor ve şiddetle üzerlerinde bulunan tüm kıyafetlerin çıkarıldığını ifade etti.
‘Adli çocuk mahpuslara da dayak ve çıplak arama dayatılıyor’
“Bir diğer çocuk mahpus da diğer arkadaşlarının bulunmadığı, yalnız başına hastane sevki için gittiği bir zamanda 4 infaz koruma memuru tarafından üzerinde bulunan tüm kıyafetlerin zorla çıkartılarak çıplak aramaya maruz bırakıldığı” belirtilen raporda, şu hususlar kaydediliyor: “Görüşme gerçekleştirilen çocukların ortak beyanı; kendilerine çıplak aramanın her defasında dayatıldığı, kabul etmediklerinde birkaç defa olmak üzere zorla uygulandığı, çıplak aramada amacın onur kırıcı ve aşağılayıcı davranışla kendilerini baskı altında tutmak olduğudur. Çocuklar, kendilerini dışında tutarak, adli mahpus olarak adlandırdıkları diğer çocukların sürekli bu tür muameleye maruz bırakıldıklarını belirtmişlerdir. K.Ş, çıplak arama uygulamasını kabul etmediklerini, dayatma durumunda infaz koruma memurlarının cezaevi yönetimiyle görüşme gerçekleştirdiğini, yönetimden gelen görüş doğrultusunda; ‘bu seferlik uygulanmayacağını ama bunun sürekli olmasının beklenemeyeceği’ cevabıyla sadece ayakkabı ve kemerlerinin çıkarttırılmasıyla yetinildiğini, diğer çocukların her giriş çıkışta sürekli çıplak aramaya maruz kaldığını gördüklerini/bildiklerini özellikle belirtmiştir. Ayrıca kendilerine kaba dayak uygulanmamakla birlikte diğer çocukların dövüldüğünü görüp, duyduklarını da beyan etmişlerdir.”
Tuvalet ihtiyacı gardiyanın insafına terk edilmiş!
Görüşme yapılan 3 çocuk mahpusun görüşme olanağı bulunmayan bir çocukla birlikte toplamda 4 kişi kaldığı belirtilen raporda, çocukların kaldıkları koşullar şöyle ifade ediliyor: “Koğuş ortak alan olarak kullanılan bölüm dışında toplamda 9 oda, bir bahçe ve bir mutfaktan oluşmakta. Her birinin yalnız başına kaldığı odayla birlikte koğuşta 5 boş oda mevcuttur. Kalınan her odada birer şahsi banyo ve tuvalet bulunmakta. Saat 07.00’da gerçekleştirilen sabah sayımıyla birlikte çocuklar, sabah sporu için çıkarılmakta, ardından gün boyunca ortak alanda bulunmaktadırlar. Yaşadıkları alanı odaları dışında izleyen 4 kamera bulunuyor. Ayrıca çocukların yaşadığı alanı dışarıdan izlemeye olanak veren bir camlı bölüm içerisinde 7/24 gardiyan bulunmakta. Gardiyan camlı bölme içinde bilgisayarın başında çocukları izliyor ve kamera görüntülerini kontrol ediyor. Çocuklar odalarından çıktıklarında odalar, otomatik kilitle gardiyan tarafından kilitleniyor. Çocuklar uyudukları, şahsi banyo ve tuvaletlerinin bulunduğu odalara gün içerisinde girebilmek için gardiyana seslenmek durumundalar. Tuvalete gitmek istediklerinde gardiyanların kasıtlı olarak kapıları açmadıklarını belirtmişlerdir. Gardiyanın diğer gardiyanla sohbet etmek için yerinden ayrıldığını, böylesi durumlarda tuvalet ihtiyaçlarını giderebilmek için uzun süre kapıları yumruklamak zorunda kaldıklarının altını çizmişlerdir.”
Raporda ayrıca çocukların yaşadıkları bu sorunların birkaç ay önce ciddi sorunlara neden olduğu dile getirilirken, İHD’li avukatların cezaevi yönetimiyle görüşmesinin ardından bir nebze düzeldiği keyfiyetin azaltıldığı ancak son görüşmenin gerçekleştirildiği günün bir gün öncesinde 8 Ekim’de camlı bölmede olması gereken gardiyanın diğer gardiyanlarla sohbet etmek için yerinden ayrıldığı, tuvalete gitmek isteyen H.E.’nin uzun süre gardiyana seslendiği, kapıyı yumrukladığı, uzun bir süre beklemek zorunda kaldığı kaydedildi.
Tecrit ve ihlaller
Raporda tecrit ve diğer hak ihlallerine ilişkin anlatımların yer aldığı bölümdeyse çocukların siyasi mahpus oldukları, diğer çocuklarla temaslarının yok denecek kadar az olduğu bilgisi yer alıyor. Bu durumun cezaevi yönetimi ve gardiyanlar tarafından artırıldığı dile getirilirken, Pozantı ve Mersin cezaevlerinden getirilen çocuklar için cezaevi yönetiminin ve gardiyanların diğer çocuklara “bunlar terörist, bunlarla konuşup etmeyin…” dedikleri belirtildi. “Çocuklar, futbol sahasına 4 kişi olarak çıkarıldıklarında yan sahadaki diğer çocuklarla karşılaştıklarını, içlerinden bir çocukla konuştuklarını, konuşmayı gören gardiyanın diğer çocuğu çekip, belirli bir mesafeye götürdükten sonra dövdüğünü, çocuğa onlarla konuşmaması gerektiğini söylediğini anlatmışlardır” denilen raporda, çocuk mahpusların diğer çocuklarla hiçbir şekilde temas kurmaması ve cezaevinde yürütülen hiçbir sosyal faaliyete çıkmak istememelerinin gözlendiği aktarılıyor.
‘İdare, diğer çocuk mahpusları kışkırtıyor’
Haziran ayında koğuşlarında Kürtçe türküler söyleyen çocukların diğer koğuşlardaki çocuklarla sözlü sataşma şeklinde başlayan tartışmanın çocukların bir etkinlikte birbirlerini karşılıklı darp etmeleriyle sonuçlandığı kaydedilen raporda, “Çocuklar, bu olayın sonunda sadece kendilerinin müşahedeye konulduğunu belirttiler. Diğer çocuklar ve cezaevi yönetimi tarafından ‘terörist’ ilan edilen çocukların bu ve bunun gibi durumlar sonrası herhangi bir sosyal faaliyete katılmadıkları anlaşılmıştır. Yalnızca aynı koğuşta kalan 4 çocuk, birlikte sabah sporuna çıkmakta, 2 haftada bir 4’ü birlikte kütüphaneden yararlanmaktadırlar. Örneğin bilgisayar etkinliğine diğer çocuklarla yan yana gelmek istemedikleri için katılmamaktadırlar. Çocuklar diğer çocuklara malta diye adlandırılan büyük koridorların temizletildiğini, diğer çocukların matlada veya herhangi bir yerde kaba dayağa maruz bırakıldığına şahit olduklarını, çıplak aramanın zorla uygulandığını belirtmişlerdir.”
Tekmil yoksa telefon görüşmesi de yok!
Telefon görüşmeleri sırasında tekmil uygulamasının ısrarla ve aşağılayıcı biçimde devam ettirildiğine dikkat çekilen raporda, çocuklarla birlikte ailelerin de tekmil vermeye mecbur bırakılarak cezalandırıldığı belirtiliyor. Ayrıca çocukların, tekmil verilmediği takdirde telefon görüşmesinin yapılmasına izin verilmediği de kaydediliyor.
Özgür Gündem ve Azadiya Welat tahammülsüzlüğü
Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerinin de geciktirilerek verildiği kaydedilen raporda, gazetelerin çoğu kez yırtılmış bir halde teslim edildiği aktarıldı. Çocukların, gazetelere veya avukatlara mektup göndermek istediklerinde ise mektuplarının gönderilmediği de yer alan raporda, “Dahası çocuklara yakınları tarafından gönderilen fotoğrafların ve resim yapmak için gönderilen boyaların emanet biriminde tutularak, kendilerine verilmediği belirtilmiştir” deniliyor.
Sonuç: İhlaller sonlandırılsın
Çocukların dile getirdiği hak ihlalleri iddialarının ilgililer tarafından ciddi bir denetime tabi tutularak sonlandırılması gerektiğinin altı çizilen raporun sonuç kısmında ise şu hususlara dikkat çekiliyor: “Öncelikle iddia edilen ihlallerin hiçbir geçerli gerekçesinin olmadığı, çoğunlukla keyfiyetten kaynaklandığı gözlenmektedir. Çocukların yaygın bir şekilde uygulandığını belirttiği çıplak aramanın insan onurunu zedeleyici, aşağılayıcı bir uygulama olduğu, infaz koruma memuru sürekli yanında olan bir çocuğun onca detaylı aranmasını gerektirecek herhangi bir zaruret halinin olmadığı, ayrıca pek çok yetişkin cezaevinde uygulamasının sonlandırıldığı ortadadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında ortaya konduğu üzere, güvenlik gerekçesiyle gerekli ve haklı, zorunlu, belirlenebilir ve özel nedenlere dayanmadığı sürece insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama olarak ortaya çıkan çıplak arama, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 3. madde bağlamında; kötü, onur kırıcı, aşağılayıcı muamele ve işkence niteliğinde değerlendirilmektedir.”
Sorumlulara cezai işlem uygulanmalı
Raporda, çocukların tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için gardiyan iznine, denetimine tabi tutulmasının, zaman zaman kasıtlı keyfi davranışlarla tuvalete gitmelerine izin verilmemesinin kişilerin fiziksel bütünlüğüne yönelen, biyolojik varlığını gerçekleştirmesinin engellenmesi sonucunu doğuran fiziksel ve ruhsal sonuçları olacağı aşikar olan bu uygulamanın AİHS 3. maddesi bağlamında bir işkence olduğu vurgulandı. Kültürel açıdan aşağılayıcı görülebilecek olan bu muamelenin aynı zamanda çocuk beden gelişimi açısından yaratabileceği fiziksel sonuçlarla birlikte düşünülmek zorunda olduğuna dikkat çekilen raporda, “Tuvalet ihtiyacı gibi bir ihtiyacın şahsi odaya girmenin bu şekilde kontrol altında tutulması insanlık onuruna aykırı bir disiplin sisteminin özelliği olup, kabul edilebilir nitelikte değildir. Bütün bunlarla birlikte, çocukların dile getirdiği hak ihlalleri iddialarının ciddi bir araştırmaya tabi tutularak sonlandırılması, ilgililer hakkında gerekli idari/cezai soruşturma yürütülmesi, uygulanan tecridin disipline etme sisteminin, onur kırıcı, aşağılayıcı muamele ve uygulamaların sonlandırılması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
Kaynak: ANF