Şimdi de “hayvan deneyleri tamamen ortadan kaldırılabilir mi” sorusunun cevabını arıyor ve “hayvanlar deneyde nasıl kullanılıyor” sorusunu inceliyoruz
Hayvan deneyleri üzerine hazırladığımız yazı dizisinin ilkinde (Hayvan deneyleri üzerine-1 yazısına ulaşmak için tıklayınız) hayvanların bilimsel deneylerde kullanılmasının tartışmalı bir durum olduğundan bahsetmiş ve bu konu hakkındaki etik kuralları, uygulanış biçimlerini ve etik kurulları inceleyeceğimizi söylemiştik.
Hayvan deneyleri ve alternatif yöntemlerin incelendiği yazının ardından şimdi de “hayvan deneyleri tamamen ortadan kaldırılabilir mi” sorusunun cevabını arıyor ve “hayvanlar deneyde nasıl kullanılıyor” sorusunu inceliyoruz.
Hayvan deneyleri tamamen kaldırılabilir mi?
Hayvan deneylerini tamamen ortadan kaldırmak çelişkili bir konu. Hücre kültürü teknikleri ile alınan veri, kompleks sistemlerdeki ile tamamen birebir olmayabilir. Bir hastalık incelenecekse bu, canlının tüm dokularını etkilemiş olabileceği için direkt o canlı ile çalışmak gerekebilir. Bilgisayarda simülasyon ise sadece önceden yapılmış deneyler sonucunda toplanan veriler doğrultusunda işe yarar ve daha kısıtlı bir veri sunar. Ancak aynı deneylerin tekrar tekrar kullanımının önüne geçilir.
Yöntemler geliştirilmeye açıktır. Hayvan deneyleri her ne kadar olmazsa olmaz gibi görünse de her çalışmada hayvanların kullanılması gerekmez. Ayrıca insan dışında bir canlıda insana verilecek bir ürünün denenmesi de her zaman insandaki ile aynı etkiyi göstermez. Bu nedenle alternatif yöntemler zorlanmalı, her gün “bilim uğruna” çeşitli testlerle acı çekmeye mahkum edilen ve öldürülen bu hayvanların yaşam hakları geri verilmeli.
Hayvanlar deneylerde nasıl kullanılıyor?
Ortopedik implantların özelliğini görmek uğruna canlılar önce sakat bırakılarak, geliştirilen ürün hasar verilen bölgeye yerleştiriliyor ve canlıdaki etkisi inceleniyor. Omurilik felcini incelemek için fareler kilolarca bir kütlenin sırtlarına bırakılması ile felç bırakılırken, kanser ilaçlarının etkisini incelemek uğruna sağlıklı canlılar kanserleştiriliyor. Yapılan testler etik kurul onayından geçmişse doğruluğundan şüphe edilmiyor.
Peki sıkı bir disiplinle çalışan etik kurullar onaylanacak araştırmanın hayvanlar üzerinde yapılması gerekliliğine tarafsız bir gözle bakabiliyor mu?
Örneğin botoks uygulamasının hayvanlar üzerinde denenmesine etik kurul izin verebiliyor. Gazi Üniversitesi Hayvan Deneyi Laboratuvarı’nda 2006 yılında bir kobayın yüzüne botoks yapıldığı bilinmektedir.
Etik kurullar merkeziyetçi bir bakış açısı ile hareket ediyor. Üniversitelerde henüz geliştirilmemiş bir ürün için projede hayvan deneyi yazıyorsa izin veriliyor. Genellikle sadece hayvanın ölme anında acı çekmemesi gerekliliğine dikkat ediliyor.
Aynı deney kaç kez yapılır?
Uzun yıllar ABD Hava Kuvvetleri Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin araştırma ekibinin başkanlığını üstlenen ve Brooks Hava Kuvvetleri Üssü’nde primatlar üzerinde deneyler yaptıktan sonra işinden istifa ederek hayvan deneyleri karşıtı mücadeleye katılan Dr. Donald Barnes, etik kurulların durumunu “koşullu etik körlük” olarak ifade ediyor.
Uluslararası yasalarda canlıya en az ağrı denilmesine rağmen sırf ağrı mekanizmasını araştırmak için canlılar üzerinde anestezi yapılmadan deneyler yapılabiliyor veya anestezik ilaçlar pahalı olduğu için canlılar bayıltılmadan deneylere tabi tutulabiliyor. Örneğin, fareler kuyrukları çekilip omurgası zedelenmek yoluyla boyunları elle tutulup kırılarak ya da giyotin ile direkt başları kesilerek öldürülüyor.
Marian Stamp Dawkins, “Artık biliyoruz ki…” diyor “…bu üç özellik-karmaşıklık, düşünme ve dünyaya önem verme-öteki türlerde de mevcuttur. Dolayısıyla bu bizi onların da kendilerinin bilinçle farkında olduklarının sonucuna yöneltebilir. Elimizdeki bulguların terazideki dengesi de gerçekten öyle oldukları yönünde ağır basmaktadır. Ve bunu reddetmek de kesinlikle bilim dışı görünmektedir…”
Bilimin ise bugün kapitalist sistemden bağımsız olmasını düşünmemiz zor. Genellikle hayvanlar üzerindeki uygulamalar pazar potansiyeli taşıyan ürünler ile yapılmaktadır. Özellikle ilaç şirketleri kar uğruna piyasada benzerleri bulunduğu halde aynı işlevli farklı isimli ilaçları piyasaya sürmektedir.
Belki benzer deneylerden yüzlerce yapılmış olmasına rağmen bilimsel bir araştırmanın ne kadar önemli olduğunu göstermek amacıyla hayvan deneyleri yapılmakta ve bu, o çalışmayı oldukça “havalı” yapmaktadır. Hayvan deneyi yoksa araştırmalara verilen maddi destek azaltılmakta, alternatif yöntemlerle araştırma desteklense dahi hayvan deneyi yoksa çalışma gerektiği önemi görmemektedir. Bilim insanları çalışmalarında hayvan deneylerine başvurduysa bir mertebe yükselmekte ve çalışmaları büyük bir saygı ile karşılanmaktadır.
Bugün yapılması gereken alternatif yöntemleri destekleyip, deneylerde insan dahil tüm hayvanların kullanımının azaltılması yoluna gidilmesi. Benzerleri olduğu halde aynı üründen farklı isimle bir tanesinin daha piyasaya sürülmemesi.
Aşağıdaki videoda 30 yıl gün ışığı görmeyen şempanzelerin gün ışığına ilk kez çıktıkları an yer alıyor. Şempanzelerin verdiği ilk tepki, her ne sebeple olursa olsun bu durumun onlara yaşatılmamasının gerekliliği tüm çıplaklığıyla ortaya seriyor.
Kaynaklar
Simon Festing, Robin Wilkinson, The ethics of animal research, Talking Point on the use of animals in scientific research, EMBO reports, vol 8, no 6, s 526-530, 2007
Ahmet Ufuk Işık, Hayvan Deneyleri, Milliyet Blog, 13 Ocak 2010
Tuncay Altuğ, Hayvan Deneyleri Etiği, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık, s 53-68, 2009
Hayvanların Denek Olarak Kullanılması ve Denek Hayvanları Üzerine, ÇMB, Evrim Ağacı, 2012
Deneysel ve Diğer Bilimsel Amaçlar İçin Kullanılan Hayvanların Refah ve Korunmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete, Sayı 28141, 13 Aralık 2011
Marian Stamp Dawkins, Hayvanların Sessiz Dünyası, Tübitak Yayınları, 1999
Hayvan Kurtuluş Cephesi, Wikipedia