İstanbul’da Başbakan’ın bayram şovunu izleyen muhabirlerden birinin Başbakan’dan bayram harçlığı istemesi ne kadar da utanç verici! Cami çıkışında Başbakan alışılmış şovlarından birini yapıyor. Tam gösteri bitecek, TGRT muhabiri kızcağız, “Anne ve babamızla bayramlaşamadık. Ben ilk sizinle bayramlaşmak ve bayram harçlığımı da babamın yerine sizden almak istiyorum” diye atılıyor. Ortalığın buz kezmesi gerekirken kahkahalar birbiri üzerine […]
İstanbul’da Başbakan’ın bayram şovunu izleyen muhabirlerden birinin Başbakan’dan bayram harçlığı istemesi ne kadar da utanç verici!
Cami çıkışında Başbakan alışılmış şovlarından birini yapıyor. Tam gösteri bitecek, TGRT muhabiri kızcağız, “Anne ve babamızla bayramlaşamadık. Ben ilk sizinle bayramlaşmak ve bayram harçlığımı da babamın yerine sizden almak istiyorum” diye atılıyor. Ortalığın buz kezmesi gerekirken kahkahalar birbiri üzerine patlıyor.
Başbakan da mağrur mu mağrur. “Şimdi çok param yoksa ne yapacağım!” diye nazlanıyor; sonra 200 lira harçlık veriyor. Muhabir harçlığı alırken Başbakan’ın elini öptü mü öpmedi mi, göremedim.
Kızcağız ne yaptığının bilincinde değil. Başbakan’ın bayram şovunu izlemeye gitmeden önce işleyeceği kusuru twitter’da ilan etmiş. “Sabah 6 da Başbakan’ın evinin önünde olucam. Madem 5′ te kalkıcam, Başbakan’ dan bayram harçlığı almazsam Sultan değilim!” diye mesaj yazmış.
Twitter’da yazılan mesajlar anında herkes tarafından görülüyor. Bu kızcağızın yöneticileri de görmüş olmalılar. “Kızım, gazeteci, Başbakan’dan, Cumhurbaşkanı’ndan, kim olursa olsun haber kaynağından harçlık istemez; sadece haber ister, haber için sıkıştırır” diye uyarmamışlar. Aradan beş saat geçmiş ve kızcağız Başbakan’dan harçlığı koparmış. Basın meslek etiğini anımsatanlara da “Basbakan dan harçlık aldığım için Yandaş diyenler olmuş. kendime bile muhalifim ben arkadaslar;) habere magazin de dahildir ben isimi yaptım!!” diye çıkışmış.
Bu densizlik herhalde bir süre medya gündeminde tartışılacak. Meslek ahlakına duyarlı gazeteciler muhabiri eleştirecekler, “ne hallere düştük” diye sızlanacaklar. Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, cemiyetler kızcağızı kınayan açıklamalar yaparken; Salih Memecan’ın kurduğu yandaş dernek, Başbakan’ın milletin babası sayılması gerektiğini, kızcağızın geleneklere uygun masum bir davranış sergilediğini, savunacak.
Matbuat- basın- medya çukurunda bu kız belki de en masum olanı. Atalarından, meslek büyüklerinden, patronlarından ne gördüyse onu yapmış.
İlk Türkçe özel gazeteler Saray’ın verdiği harçlıklarla çıkmışlardı.
Tek parti devrinde gazetelerin istikbali Köşk’ün ve Dahiliye Vekili’nin bir çift sözüne bağlıydı. Dönemin Dahiliye Vekillerinden Faik Öztrak, Türk Basın Birliği’nin 1939’da toplanan ilk ve son kongresinde basının dördüncü kuvvet değil, yardımcı kuvvet olduğunu emretmişti. Devrin Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürü Selim Sarper de basını “hükümetin ağzı milletin kulağı” ilan etmişti.
DP devrinde örtülü ödenekten gazetelere ve yazarlara aktarılan paraların belgeleri 1960 darbesinden sonra ortalığa saçılmıştı. DP devrinin matbuatı “besleme basın” adlandırmasıyla tarihe geçmişti.
İzleyen devirlerde matbuat/basın geleneğinden medyaya geçildi; holdingleşen medya sermayenin ve hükümetin ağzı oldu.
Gelenek sürüyor. Yerine göre “emret komutanım”, yerine göre “emret başbakanım” gazeteciliği yapılıyor. Yakın zamana kadar patronlar, hükümetten ihale almak için ellerindeki medyayı silah olarak kullanırlardı. Şirketler ve resmi kuruluşlar üst düzey gazetecileri ağırlamakta, dünya turuna çıkarmakta yarışırken; bazı basın toplantılarında muhabirlerin masalarına sarı zarflar konduğu da duyulurdu. Şimdi o da geride kaldı; artık, yağlı bir ihale kopartan patronlara promosyon olarak medya veriliyor. Muhabir ise Başbakan’dan harçlık dileniyor.
Kızcağız atalarından, patronlarından, meslek büyüklerinden ne gördüyse onu yapmış.
Kızcağızın davranışına şaşırmadım; ama yine de çok utandım.
*Yazı, yazarın kişisel Facebook sayfasından alınmıştır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.