Bazen bildiğimiz şeyleri herkesin bizim bildiğimiz gibi bildiğini zannederiz. Bu nedenle söyleme ya da hatırlatma gereği duymayız. Adnan Menderes adı da, dönemi de böyle… Kimdi bu Adnan Menderes, neler yapmıştı? Herkesin bildiği, hatırladığı varsayılarak, pek kimse Adnan Menderes dönemi gerçekliklerini hatırlatma gereği duymuyor. Adnan Menderes son zamanların en popüler isimlerinden. Hemen herkesin “Demokrasi şehidi” dediği, demokrasi nutukları atılırken atıfta bulunduğu yegâne isimlerden. […]
Bazen bildiğimiz şeyleri herkesin bizim bildiğimiz gibi bildiğini zannederiz. Bu nedenle söyleme ya da hatırlatma gereği duymayız. Adnan Menderes adı da, dönemi de böyle… Kimdi bu Adnan Menderes, neler yapmıştı? Herkesin bildiği, hatırladığı varsayılarak, pek kimse Adnan Menderes dönemi gerçekliklerini hatırlatma gereği duymuyor. Adnan Menderes son zamanların en popüler isimlerinden. Hemen herkesin “Demokrasi şehidi” dediği, demokrasi nutukları atılırken atıfta bulunduğu yegâne isimlerden. Adnan Menderes denince çoğunlukla idamı hatırlanır. Ancak kimdi Adnan Menderes? Neler yapmıştı? Gerçekten “Demokrasi şehidi” ya da gerçekten “demokrat” mıydı? Bu soruların cevabı çok kısa bir Menderes incelemesiyle bulunabilir. İktidar olmadan önceki dönemleri ve iktidarı döneminde yaptıklarına basit bir arşiv taramasıyla bakarsak görebiliriz kim olduğunu Adnan Menderes’in.
Demokrat ağa
Adnan Menderes, üç arkadaşıyla meclise verdiği bir önergeyle Türkiye siyaset sahnesinde göründü. Bu esnada, Tayyip Erdoğan’ın eleştirmeye doyamadığı tek partili yıllar CHP’sinin Aydın Milletvekili idi. Önerge bolca demokrasi, hak, hukuk, adalet, özgürlük gibi kelimeler içeriyordu. Ancak bu önerge mecliste görüşülen “çiftçiyi topraklandırma yasası” esnasında bu yasaya karşı verilmişti. Yasayla toprak ağalarının elindeki tarıma elverişli arazilerin 5000 dekardan, elverişsiz arazilerden ise 2000 dekardan fazlasının devletçe kamulaştırılıp topraksız köylüye dağıtılması amaçlanıyordu. Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü bu yasanın geçmemesi için önerge verdiler. Adnan Menderes Aydın’da 30.000 dönümlük toprağa sahip olan bir toprak ağasıydı ve bu yasa kendi topraklarının da büyük bir kısmının kamulaştırılıp topraksız köylüye dağıtılması anlamına geliyordu. Ancak bu yasaya karşı önerge verirken bolca demokrasi söylemi kullanıyordu. O önergeden sonra CHP’den ihraç edildi ve ardından bildiğimiz Demokrat Parti dönemi başladı. Muhalifken bolca demokrasi nutukları atan Menderes iktidarda neler yaptı birkaç örnek hatırlamakta fayda var.
6-7 Eylül olayları
Demokrasi ayaklar altında. 6 Eylül 1955 gecesi İstanbul’da bazı gazetelerin Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığını yazması üzerine azınlıklara saldırılar başladı. Ağırlıklı olarak Rumlara karşı yönelen olaylarda resmi rakamlara göre 73 kilise, 8 ayazma, 1 havra, 2 manastır, 4 bin 340 dükkân, 110 otel ve lokanta, 21 fabrika ve 3 bin 600 ev saldırıya uğradı, biri papaz 15 kişi olaylar sırasında öldürüldü, yüzlerce kadın tecavüze uğradı. Provokasyonu başlatan “Ekspres” isimli DP yandaşı gazete idi.
Her şey iktidar için
DP’den istifa eden Osman Bölükbaşı Kırşehir’den tekrar milletvekili seçilince Kırşehir il statüsünden ilçe statüsüne düşürüldü. İsmet İnönü milletvekili seçilince seçim bölgesi Malatya ikiye bölünerek Adıyaman ili kuruldu. 1954–1958 yılları arasında hükümetin resmi açıklamasına göre 238 gazeteci iktidarı hedef alan yazılar yazdıkları için tutuklandı. 1957 seçimlerinden hemen önce, CHP ve Hürriyet Partisi’nin birleşme çabalarına karşı seçim ittifaklarını engellemek için yasa çıkarıldı. Hükümet, CHP’li bazı milletvekillerinin bazı cuntacı subaylarla sürekli temas halinde olduğu istihbaratına dayanarak bu durumu soruşturmak için “Tahkikat Komisyonu”nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti ve kararlarına itiraz edilemiyordu. Ayrıca uygun gördüğü toplantıları ve yayınları yasaklama hakkına sahipti.
Menderes’in sevdikleri sevmedikleri
28 Nisan 1960 tarihinde İstanbul Üniversitesi öğrencisi Turan Emeksiz hükümete karşı düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı. 1951 yılında Halkevleri kapatıldı. 1948’de kurulan imam hatip kursları imam hatip liselerine dönüştürüldü. 1958’de Fransa’ya karşı bağımsızlık savaşını kazanan Cezayir’in bağımsızlık oylamasında “Fransa’nın içişleri” denilerek çekimser oy kullanıldı. Hukukun üstünlüğünü savunan Yargıtay üyeleri resen emekli edildiler.
NATO üyeliği başladı, ABD işbirlikçiliği zirvede. 1951 yılında Türkiye’nin Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler kuvvetlerine Türk Tugayı ile katılmasına karar verildi. Bunun sonucunda, Türkiye 1952’de NATO’ya tam üye olarak kabul edildi. Aynı yıl NATO’nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kuruldu ve sonraki yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler, derin devlet uygulamaları olarak hatırlanan her olayın arkasında bu kurum çıktı. (Kurumun adı Ergenekon davalarında sıkça hatırlatılıyor da, kökenine gelince es geçiliyor).
Kırılgan ekonomi, geçici refah, hazin son
Ekonomide elverişli uluslararası koşulların yaşattığı geçici saadet yıllarının ardından 1958’e gelindiğinde durum felaketti. O yıl dolar 9 liraya kadar yükseldi. Dış borçlar ödenemez hale gelince hükümet moratoryum ilan etti. IMF ile ilk stand-by anlaşması bu dönemde yapıldı. Çeşitli sanayi kuruluşları ya özelleştirildi ya da ekonomik olmadıkları gerekçesiyle kapatıldı. Uçak ve uçak motorları fabrikası, tank fabrikası, silah fabrikası NATO standartlarına uymadığı gerekçeleriyle kapatıldı. ABD’den Sovyetlere karşı mücadelede kullanılmak üzere Marshall Yardımı alındı. Uygulanan serbest piyasa ekonomisi sonucunda halk hızla yoksullaştı, zengin azınlıkla yoksul halk arasındaki uçurum hızla büyüdü.
Bunlar hatırlanabilecek ana başlıklar. İşte bugün AKP’nin ideolojik hegemonyası altında hemen herkesin, özellikle liberallerin ve hatta sorulunca CHP’lilerin “demokrasi şehidi” yakıştırmaları yaptığı Adnan Menderes dönemi, ana hatlarıyla böyleydi.
Tayyip Erdoğan “Demokratikleşme” paketini Menderes’in ölüm yıldönümünde açıklayacağını söylemişti. Her ne kadar bu tarihte açıklayamasa da, bu tarihe vurgu yapmasındaki niyet demokrasi, ekonomi ve yönetim anlayışının kökenine vurgu yapmaktı. Elbette buradan “idam edilmesini mi savunuyorsun” sorusu sorulacaktır ancak mesele idam meselesi değil. Yazıdaki amaç Menderes demokrasi açısından ne ifade ediyor, kimi önemli örneklerle bunu hatırlamak ve hatırlatmaktı.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.