Esneklik konusunda sermayedarlar ve hükümetle uzlaşmayan DİSK ve Türk-İş’in taleplerinin, “esneklik gereklilikleri” kelimeleriyle aynı cümlede yer aldığı metin montaj ustalığı bakımından Zübük filmindeki, Zübükzade’nin başbakanla samimi olduğuna halkı inandırmak için kullandığı fotoğraf hilesini hatırlatıyor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, dokuz yıl aradan sonra Çalışma Meclisi Toplantısı düzenledi. 26-27 Eylül tarihinde gerçekleşen toplantıya Çalışma ve Sosyal […]
Esneklik konusunda sermayedarlar ve hükümetle uzlaşmayan DİSK ve Türk-İş’in taleplerinin, “esneklik gereklilikleri” kelimeleriyle aynı cümlede yer aldığı metin montaj ustalığı bakımından Zübük filmindeki, Zübükzade’nin başbakanla samimi olduğuna halkı inandırmak için kullandığı fotoğraf hilesini hatırlatıyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, dokuz yıl aradan sonra Çalışma Meclisi Toplantısı düzenledi. 26-27 Eylül tarihinde gerçekleşen toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, TOBB, TİSK, TESK, TİSK gibi sermaye örgütü yöneticileri ile Türk-İş, DİSK ve Hak-İş sendikaları yöneticileri katıldı. Kıdem tazminatı, alt işverenlik, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi konuları iki gün boyunca yapılan oturumlarda ele alındı.
Toplantı uzlaşmazlıklarla sona erdi ancak toplantı sonunda okunan metinde, uzlaşmazlıklar sanki bir uzlaşmaymış gibi verildi.
DİSK ve Türk-İş’in itiraz ettiği ve “olmasın” dediği ifadelerin yer aldığı, DİSK ve Türk-İş’in “olmalı” dediği bazı önerilerin yer almadığı metin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Ali Kemal Sayın tarafından okundu. Sayın daha önce Boğaziçi Eğitim ve Danışmanlık tarafından 27 Nisan’da İstanbul Sheraton Maslak Oteli’nde düzenlenmesi planlanan “İnsan Kaynakları Yönetiminde İşten Çıkarma Stratejileri” etkinliğine konuşmacı olarak çağrılmış, tepkiler üzerine listeden çıkarılmıştı. DİSK’in eylemi sonucunda da toplantı iptal edilmişti.
Yasadaki bazı haksızlıkların işçi, işveren ve hükümet arasında uzlaşmayla çözüleceğini iddia eden AKP hükümetinin “düzgün” yasalar yapacağını iddia etmesi daha baştan komedinin birinci perdesi. Hükümet taşeron işçilerin kıdem tazminatı alamaması gibi sorunları ele aldığını ve sorunları çözeceğini iddia ediyor. Oysa taşeron şirketler bünyesinde çalıştırılan işçilerin haklarını gasp edecek tüm maddeler AKP hükümeti döneminde 4857 sayılı İş Kanunu’na sokuldu. İş Kanunu’na uyumlu hale getirilmesi gereken yasaların tamamı da 4857 sayılı İş Kanunu’ndan sonra AKP hükümeti tarafından çıkarıldı. Örneğin, sonuç metninde “4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. Maddesi’nin 8 ve 9’uncu fıkralarının kaldırılması” konusundan bahsediliyor. İşçilerin lehine sayılabilecek bu maddede yer alan 8 ve 9’uncu fıkralar 2006’da yani AKP döneminde yasaya sokuldu.
Sonuç metninin bir özelliği de montaj sanatının nadide örneklerinden biri olması. Esneklik konusunda sermayedarlar ve hükümetle uzlaşmayan DİSK ve Türk-İş’in taleplerinin, “esneklik gereklilikleri” kelimeleriyle aynı cümlede yer aldığı metin montaj ustalığı bakımından Zübük filmindeki, Zübükzade’nin başbakanla samimi olduğuna halkı inandırmak için kullandığı fotoğraf hilesinin olduğu sahneyi hatırlatıyor.
Sonuç metninde tarafların taşeron sisteminin çalışma hayatının bir gerçeği olduğunu kabul ettiği iddia ediliyor. Oysa işçiler “taşerona hayır” diyor. Hatta DİSK bu konuda kırmızı çizgilerini toplantı öncesinde açıkladı ve bakanlığa iletti.
Sonuç metninde “Altişverenlik (taşeron) ilişkisinde işçiler lehine kesinleşen yargı kararları çerçevesinde çözüm yoluna gidilmelidir” diyor. Bunun tercümesi şu olmalıdır: İşverenler, çalıştığı yerin asıl işçisi olduğuna dair yargı kararı bulunan tüm işçilerle sözleşme imzalamalıdır. Örneğin Adana Balcalı Hastanesi ve tüm üniversite hastanelerinde.
Yasa düzenlenirken DİSK ve Türk-İş’in önerdiği Türkiye’nin sosyoekonomik yapısının dikkate alınması hususuna sonuç metninde “kültürel yapı” kelimeleri eklenmiştir. Bu kültürel yapı ne demektir? “Bizim kültürümüzde isyan olmaz, patrona karşı gelmek olmaz kültürü müdür?”
Diğer bir husus da özel istihdam büroları ile ilgilidir. Sonuç metninde “Taraflar arasında mutabakatın olmadığı gözlenmiştir” ifadesi yer alıyor. İşveren tarafının özel istihdam bürolarını önermesinin gerekçelerine dikkat edelim: “işgücü piyasasını genişleteceği, dezavantajlı gruplara istihdam fırsatı yaratacağı ve işgücü piyasası esnekliliğini destekleyeceği gerekçesiyle geçici iş ilişkisinin uygulamaya geçirilmesini savunmaktadır. İşveren tarafı, işgücü piyasasına ilk kez girenler ile kadınlar, gençler ve uzun süreli işsizler gibi istihdamda ciddi zorluklar yaşayan grupların bu yolla tecrübe edinmesini ve istihdam edilebilirliklerini artıracağını düşünmektedir.” Yani, işverenler güvenceli bir çalışma vaat etmiyor, hatta çalışma da vaat etmiyor; onun yerine esnekliği yani güvencesizliği daha da artırmayı vaat ediyor.
Sonuç metninde hemen her maddenin arkasına “esneklik” kelimeleri iliştirildi. Sermayedarlar hala esneklik isterken DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun işverenlere ve hükümete söylediği sözler işçiler açısından durumun özetidir: “Kolektif haklar her gün budanırken, sendikal özgürlük alanı katı bir yasal düzenlemeyle kısıtlanırken, çalışma yaşamında esneklik önerilerini kabul etmemiz söz konusu değildir. DİSK’in kırmızı çizgileri işçi sınıfının insanca yaşam mücadelesinin talepleridir.”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.