AKP’nin Kadın İstihdam Paketi’ni kadın sendikacılara sorduk. Ortak fikir şu: “AKP, kadınları esnek çalışmaya mecbur bırakıp, onlara aile içinde olmayı dayatıyor.”
AKP’nin Kadın İstihdam Paketi’nden “doğurun” talimatı çıktı. Son günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir arasında var görülen gerginlik üzerine paketi kadın sendikacılara sorduk. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan ve Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu’ndan Necla Akgökçe’nin ortak fikri şu: “AKP, kadınları esnek çalışmaya mecbur bırakıp, onlara aile içinde olmayı dayatıyor.”
Bu olayda patriyarka ve kapitalizmin çıkarları uyuşuyor. Hükümet ve sermayenin çıkarları bu pakette ortaklaşıyor, paketi neresinden tutsanız kadının değil sermayenin lehine…
Sendikal Güç Birliği’nden Necla Akgökçe’ye Fatma Şahin’in Kadın İstihdam Paketi’yle ilgili “Temel noktamız nüfusu artırmak” ifadelerini sorduğumuzda bizi, “AKP, kadınlara demografik bir unsur olarak bakıyor diye yanıtlıyor, “AKP, kadına eşit işgücü olarak değil, bir özne olarak değil, işgücü sayısını artıran nesneler olarak bakıyor.”
Getirilen paketin, işverenlerin lehine bir paket olduğunu savunan Akgökçe, dayatılanın esnek çalışma olduğunu, nüfus azalırken çocuk sayısını artırmak için kadınların “eve katkı sağlayacak” işlerde çok daha ucuz işgücü olarak çalışmasını ve aile “görevlerini” de aksatmadan işgücüne katılmasının istendiğini belirtiyor.
Paketi neresinden tutsan sermayenin lehine
Akgökçe, Teşvik paketi ile bir kadın 11 aylığına izindeyken, başka kadınların da geçici olarak çalışmasının sağlandığını, yani rafine bir paketin sunulduğunu anlatıyor.
“Bu paketten sermayenin zararına bir şey çıkmaz” diyen Akgökçe, “Ben patriyarka ve kapitalizmin çıkarlarının her zaman uyuşmayacağını savunuyorum. Ama bu olayda, uyuşuyor. Hükümet ve sermayenin çıkarları bu pakette ortaklaşıyor, paketi neresinden tutsanız kadının değil sermayenin lehine” diyor. ASO Başkanı ve Aile Bakanı arasındaki tartışmaların sanal tartışmalar olduğunu ifade eden Akgökçe “Bunun nedeni ideolojik bir yön saptırma olabilir. ASO küçük işletmelerden oluşan bir örgüt olduğu için tepki göstermiş olabilir. Ama TÜSİAD ve TİSK’in kadın istihdam reçetelerine bakmak gerek. Onlar da kadınların esnek çalıştırılması hedefinde AKP ile birleşiyorlar” diye konuşuyor.
Ufak hesapların peşindeler
Esnek çalıştırmanın Türkiye’yi uluslararası arenada, çalışma oranlarını yüksek gösteren bir yöntem olduğuna dikkat çeken Akgökçe, “Çalışan kadınların sayısını yüksek göstermenin, küçük hesapların peşindeler” diyor.
Akgökçe ayrıca pakette olumlu olarak görünen maddelerden geri adım atılacağını düşünüyor. Kaldı ki maddeler geçse bile düzenli çalışan kadınların sayısının az olduğu ve giderek esnek çalışma sistemi nedeniyle azaldığı için çok az kişinin yararlanacağını vurguluyor.
Akgökçe’nin bir de çalışma alanından ilettiği bir deneyimi var. Düzenli çalışan bir işyerinde örgütlü olduklarını ve orada 20 senedir çalışan kadınların sendikalarına ilettikleri şu cümleyi aktararak, bize sermayenin kadınların işgücüne düzenli katılımından rahatsızlığını gösteriyor “Bize patron zaten ‘sizden sonra kadın işçi almayacağız’ diyor.”
Kadınlar bu dayatmaya yanıtı sokakta verecek
‘Denge tutturduk’ dedikleri tam da bu: Kadının hem 3-5 çocuk bakabileceği hem de ucuz emeğini satabileceği, kadına özel bir istihdam biçimi üzerinde çalışıyorlar”
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, paketi ve Fatma Şahin’in “nüfusu artırma” gayretini sorduğumuzda DİSK-AR verileriyle konuşuyor: “Buna göre, yeni işsizlerin ezici bir çoğunluğunun kadınken ve lise ve üniversite mezunlarında kadın işsizliği çığ gibi büyürken Bakan’ın temel kaygısının ucuz işgücü arzı olması AKP’nin sınıfsal tercihlerini gösteriyor” diyor. AKP’nin hedefinin işgücü arzının sürekliliğini sağlamak olduğunu söyleyen Çerkezoğlu, bu sayede işsizliğin her zaman belli bir seviyede tutmayı ve işgücünün ucuz kalmasını garanti altına almak istediklerini ve kendi dünya görüşleriyle uyumlu olarak kadına özel misyonlar biçtiklerini ekliyor.
Bakan Şahin’in “Biz bir denge tutturduk, kadın hem istihdamda olacak hem ailede olacak” ifadelerini sorduğumuz Çerkezoğlu, şöyle yanıt veriyor: “Kadının çalışma yaşamında haklarının tanınıp tanınmayacağı çok şüpheli. Bugün de kadın işçilerin hakları var ve hükümet mevcut hakların bile ihlaline göz yumuyor. Sonuçta kadın işgücü, sermaye için düşük emek maliyetleri demek ve bunun işgücü piyasalarından çekilmesini patronlar da istemiyor. Ancak gelecekte de ucuz emek ihtiyacı olacağı için bugün kadınların 3-5 çocuk doğurmasını da istiyorlar. ‘Denge tutturduk’ dedikleri tam da bu: Bugünkü ucuz emek arzıyla gelecekteki ucuz emek arzı arasında bir denge tutturmaya çalışıyorlar. Yani kadının hem 3-5 çocuk bakabileceği hem de ucuz emeğini satabileceği, kadına özel bir istihdam biçimi üzerinde çalışıyorlar. Özel istihdam büroları gibi esnek, evden çalışma gibi güvencesiz çalıştırma biçimlerini dayatıyorlar ve bu dayatmaya yanıtı daha önceden de olduğu gibi kadınlar sokakta verecek.”
Akıllı ekonomi ama sermaye aklına göre…
Çerkezoğlu da Fatma Şahin gibi paketin akıllı ekonomi politikası olduğunu düşünüyor ama bir farkla: “Gerçekten akıllı ama karşımızdaki tam anlamıyla bir sermaye aklı.”
Çerkezoğlu, bu aklı da şöyle açıyor: “Hem bugünkü hem de gelecekteki yüksek sömürü oranlarını güvence altına almak istiyorlar. Bir taraftan kadınlara istihdamda daha çok hak veriyor gibi görünüyorlar, sonra patronlar bu haklar verilirse kadın işçi çalıştırmayız diyor. Kadını eve mahkum ediyorlar, sonra da bu mahkuma ‘bak sana iş fırsatı’ demeye hazırlanıyorlar ve ‘Özel İstihdam Büroları’ yoluyla istihdamın yolunu yapıyorlar.”
26-27 Eylül’de Çalışma Meclisi toplantısının üç ana gündeminden birinin “Özel İstihdam Büroları” olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bu yasanın kadınların evden, esnek çalıştırılması için çıkarılacağı sözlerini aktarıyor.
Kadın istihdamının bu yolla da yapılabileceği ortamda hiçbir patronun yüksek haklar tanıyan bir yoldan kadın istihdamına yönelmeyeceğini ifade eden Çerkezoğlu buna da “piyasanın doğal sonucu” deneceğini söylüyor.
Bu haklardan kaç kadın faydalanabilecek?
İznin 16 haftadan 24 haftaya çıkarılması, 2 sene doğum borçlanması verilmesi, 5 çocuk yapan kadının yaşlılık aylığı alabilmesi, doğum yapan kadınların işe dönüşünün garantisi olması gibi maddeleri de soruyoruz: “Sizce olumlu gelişmeler mi?” Akgökçe ile benzer yanıt veriyor: “Az önce de söylediğim gibi, özel istihdam büroları gibi esnek, evden çalıştırma olanağını patrona tanıdığınızda bu haklardan kaç kadın faydalanabilecek?”
Çerkezoğlu yeri gelmişken var olan yasaların uygulamada olmamasının yarattığı sıkıntılara da dikkat çekiyor: “Bugün de kadınların kreş hakkı, doğum izni vs. var ve birçok işyerinde uygulanmıyor, kadınlar hamileliklerini gizliyor, işveren ne zaman hamile kalabileceğine karar verme yetkisini kendinde görüyor. Hamile kalan kadın, işgücü maliyetleri artar kaygısıyla işten atılıyor. Hakların gelişmesi halinde bu fiili uygulamalar azalmayacak, artacak. Bugüne kadar bu ihlallere göz yuman hükümetin daha gelişkin hakların ihlaline de sessiz kalacağını tahmin etmek zor değil. Göz yummasa dahi patronlara bu hakları by-pass etme yolu tanıyan düzenlemeleri beraberinde getirirlerken karşımıza ‘müjde’ diye çıkıyorlar. Önümüzdeki dönem hükümetin kıdem tazminatı, alt işveren yasası ve özel istihdam büroları üzerinden verdiği tüm müjdeler kadın ve erkek işçilere değil patronlaradır.”
Kadınları aileye ve erkeğe daha bağımlı hale getiriyor
Bakım hizmetleri bir hak olarak devlet tarafından yürütülmelidir.Her türlü esnek, güvencesiz, taşeron, kuralsız çalışma biçiminden vazgeçilerek, insan onuruna yaraşır bir çalışma düzeni hayata geçirilmelidir.”
KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, konuya şöyle giriyor: “Hükümetin yapmayı planladığı düzenlemelerin asıl amacı ne istihdamda kadınlar lehine bir düzenleme yapmak, ne de bizimde yıllardır mücadelesini verdiğimiz kreş ve ebeveyn haklarına ilişkin talepleri karşılamak.”
Asıl hedeflenenin bir taşla iki kuş vurmak olduğunu söyleyen Çalağan, birinin Başbakanın her aileye en az üç çocuk talimatını yerine getirmek için kadın doğurganlığını, ikincisinin esnek, düşük ücretli, güvencesiz istihdam biçimleri ile kadın emeğini denetim altına almak ve dolayısıyla kadın bedeni ve emeği üzerindeki mevcut sömürüyü daha da katmerli hale getirmek olduğunun altını çiziyor.
Çalağan, paketten ortaya çıkacak sonucun kadını daha fazla aileye ve erkeğe bağımlı hale getirme, diğer yandan kadın emeğini sermayenin kar hırsını doyurmak için sömürüye daha da açık hale getirmek olduğunu söylüyor.
KESK olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle bakım yükümlülüklerinin yalnızca kadınların sorumluluğunda görülmesinin, kadının istihdama ve toplumsal yaşamın bütününe katılımını olumsuz etkilediğini ifade eden Çalağan, bu kapsamda kreş ve ebeveyn haklarına ilişkin yaptıkları kampanyalar, eylem ve etkinlikleri hatırlatıyor.
‘Paket yine bize sorulmadı’
Esnek, güvencesiz, taşeron, kuralsız çalışma biçimleriyle emek sömürüsünün derinleştirilmesine karşı mücadele ettiklerini söyleyen Çalağan, “AKP’nin yine ben yaptım oldu mantığıyla, emek örgütleriyle ya da kadın örgütleriyle paylaşmaksızın tek taraflı hazırladığı paket bizce antidemokratiktir” diyor.
Çalağan yapılması gerekenleri de şöyle maddelendiriyor:
“Bakım yükümlülüklerinin kadın erkek eşit paylaşımını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı.
Bakım hizmetleri bir hak olarak devlet tarafından yürütülmeli.
Her türlü esnek, güvencesiz, taşeron, kuralsız çalışma biçiminden vazgeçilerek, insan onuruna yaraşır bir çalışma düzeni hayata geçirilmelidir.”
Sendika.Org