Macunu tüpe sokamazsınız. Çarşı’nın üzerine tutuklamalarla gitseler, dibine kadar adaletsiz kararlarla gençlerin hayatlarını zehir etmeye kalksalar bile bu dik duruş devam edecektir. Mesele sanıldığı kadar karmaşık değildir. Bu taraftar grubu başka renkleri de yanına alarak zorbalığa kendi meşrebince cevabını vermiştir. Öyle uzun boylu sosyolojik analizlere de gerek yok. Mahallenin çocukları, günlerdir “Biber gazı oley, biber […]
Macunu tüpe sokamazsınız. Çarşı’nın üzerine tutuklamalarla gitseler, dibine kadar adaletsiz kararlarla gençlerin hayatlarını zehir etmeye kalksalar bile bu dik duruş devam edecektir. Mesele sanıldığı kadar karmaşık değildir. Bu taraftar grubu başka renkleri de yanına alarak zorbalığa kendi meşrebince cevabını vermiştir. Öyle uzun boylu sosyolojik analizlere de gerek yok. Mahallenin çocukları, günlerdir “Biber gazı oley, biber gazı oley” diye sesleniyorlar. Ana-babaları aynı çocukları, fazla değil on yıl öncesine kadar ‘Polis amcalarıyla’ korkutuyorlardı.
‘Destan’sı polisler
Mahallesini sevmek denen şeyin, parklarındaki ağaçlara, kedilere köpeklere sahip çıkmanın da bir ‘namus meselesi’ olduğunu biliyorlar. Bu işin bundan öte bir sosyolojisi yok zaten. Başbakanının “Benim polisim destan yazdı” dediği bu ülkede, çocuklar sokağa çıkıp minyatür kale oynuyorlar. Başbakan’ın polisi veriyor gazı, sıkıyor suyu. Yetmiyor Ethem’in dört metreden kafasına sıkıyor, hâkimler destan yazan polisi salıyor. Bizim mahallenin çocukları ise, gülerek oynayarak, kandil simidi dağıtarak tarih yazıyor.
Otoriter ağbi değiller!
Mahallenin namusunu korumaya yeminli otoriter ağbi değil onlar. Sınıf mümessili değiller. Bu sokakta yeni bir sınıf var. Mümessili olmayan. Sokağın herkesi eşitlediğinin farkındalar. Sokaklarda “Hayır” diyen başka insanları görüyorlar. Onları dinliyorlar. Kendi aralarında çok kanıksadıkları küfürlü dilin ne anlama geldiğini onlara söyleyecek birileri çıktığında “Yanlışmış bu yaptığımız” diyebiliyorlar. Öğreniyorlar. Görmek istedikleri saygıyı sokaktakilere göstermek konusunda fazlasıyla bonkörler.
Öğretmenlik yapmadan öğretiyorlar. “Hani futbol afyondu” demiyorlar, “Özür dile lan” demiyorlar. Zorbaların ‘destan’ yazdığı bu günlerde, hayata iştahımızı arttırıyorlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.