Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla yüzlerce kişi, “kendini ihbar etmek” üzere bugün (1 Temmuz) saat 12.30’da Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda buluştu
Yüzlerce kişi, “Buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstleniyoruz…” yazan dilekçeleri vermek üzere bugün (1 Temmuz) saat 12.30’da Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda buluştu
Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi, “Buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstleniyoruz…” yazan dilekçeleri vermek üzere bugün (1 Temmuz) saat 12.30’da Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda buluştu. Çağlayan Adliyesi’nin C kapısı karşısındaki alanda buluşan eylemcilere avukatlar dilekçeleri dağıttı.
Dilekçelerin eylemciler tarafından doldurulduğu sırada avukatlar basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Eğer baskıya direnmek suç ise biz de suç işledik demek için buradayız” denildikten sonra dört acil talep sıralandı. Lice ve Ankara’da saldırının sürdüğü, dilekçenin her iki yer için de verildiği belirtildi. Açıklamada ayrıca eylem bittikten sonra fabrikayı işgal eden Kazova işçilerinin eylemine destek ziyaretine çağrı yapıldı. Dilekçelerini dolduran eylemciler tek sıra halinde adliye içine girdi ve dilekçelerini verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan dilekçede şöyle denildi:
27 Mayıs 2013 tarihinde saat 22.00 sularında Taksim Gezi Parkı’nın fiilen yıkılması girişimi sonrası yaşanılan toplumsal duyarlılık karşısında hükümetin izlediği polis şiddeti nedeniyle başta Taksim İstanbul olmak üzere bütün yurtta, yurttaşlar demokratik tepkilerini gösterdiler, göstermeyi sürdürüyorlar.
Gerçekleşen tüm demokratik eylemler aşağıdaki taleplerle gerçekleştirilmiştir:
1) Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması,
2) Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara , Hatay ve Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumlular hakkında soruşturma başlatılması ve yaptırım uygulanması; gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması,
3) Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması,
4) Başta 1 Mayıs alanı Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye ’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması
Başka bir söyleyişle, yukarıdaki talepleri savunduğu için Savcılığınızın Taksim Gezi Parkı ile ilgili olarak eylemlere katılan, anılan eylemleri sosyal medya üzerinden duyuran aramızdan arkadaşlarımızı çeşitli gerekçelerle soruşturmanızı, adli kontrol hükümlerine tabi kılmanızı ya da tutuklamanızı hukuki bir mesele olarak görmek mümkün değildir.
27 Mayıs 2013 tarihinden bugüne kadar Taksim Gezi Parkı ile ilgili tüm eylemlere katılmış, Gezi Parkı’nda nöbet tutmuş bir yurttaş olarak Taksim Dayanışması’nın aşağıdaki taleplerinin ısrarlı bir takipçisi olduğumu bilginize sunmak isterim.
Cumhuriyet Savcılığının; 27 Mayıs 2013 tarihinden bu yana yaşanan sistematik polis şiddeti ve işkence yasağına aykırı eylem ve işlemlerin sorumluları ile ilgili etkin bir soruşturma yapmasının ve sorumluların ivedilikle yargı önüne çıkarması gerektiği kuşkusuzdur.
Açıklanan tüm bu nedenlerle; Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlerin ve nöbetlerin tüm ahlaki, siyasal, tarihsel ve hukuki sorumluluğunu üstlendiğimi bildirir; hakkımda yasal işlem yapılması için kendimi Savcılığınıza ihbar ederim.”
Sendika.Org