5 Haziran günü KESK’in öncülüğünde DİSK, TTB, TMMOB ve SGBP’ye bağlı emekçiler, direnişin merkezi olan Taksim Meydanı’na bir çıkartma yaptı. İş bırakma kararının esas örgütleyicisi olan KESK’in katılımı yüksek düzeydeydi. DİSK ve diğer emek ve meslek örgütlerinin katılımı da belli bir düzeye vardı. Türk-İş’teki muhalefeti temsil eden SGBP’ye bağlı olup 15 Mayıs’tan bu yana grevde […]
5 Haziran günü KESK’in öncülüğünde DİSK, TTB, TMMOB ve SGBP’ye bağlı emekçiler, direnişin merkezi olan Taksim Meydanı’na bir çıkartma yaptı. İş bırakma kararının esas örgütleyicisi olan KESK’in katılımı yüksek düzeydeydi. DİSK ve diğer emek ve meslek örgütlerinin katılımı da belli bir düzeye vardı.
Türk-İş’teki muhalefeti temsil eden SGBP’ye bağlı olup 15 Mayıs’tan bu yana grevde olan Hava-İş üyeleri de bu kez güçlü bir katılımla Taksim Meydanı’ndaydı. THY Genel Müdürlüğü önündeki grev yerinde çeşitli etkinliklere yeterli düzeyde katılamayan Hava-İş üyeleri, Taksim direnişinin de etkisiyle hem coşkulu bir katılım sergilediler hem de grevlerini oradakilere ve halka daha net bir biçimde aktarma olanağı buldular.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da, metal sektöründeki uyuşmazlık nedeniyle o gün ilk kez MESS yöneticilerinin sendika genel merkezine gelerek toplantı yapıldığını söyledi. Taksim direnişi, toplu uyuşmazlıklarda bile etkisini gösteriyordu, işverenler sendikanın genel merkezine gelme ihtiyacı duyuyorlardı.
1 Mayıs’ta Taksim’e sokulmayan emekçiler, 5 Haziran’da artık alandaydılar. “Taksim, 1 Mayıs alanı” diye slogan attılar. Bununla birlikte tüm alanı kapsayan çok geniş bir katılım olmadı. Kuşkusuz o gün mesai günüydü, emekçiler ya çalışıyor ya da örgütlü olanlar iş bırakıyordu.
Taksim direnişinden hareketle ülke çapında AKP rejimi karşıtlığına dönüşen bu eylemde, henüz işçi sınıfının ağırlığı hissedilmiyor. Burada sendikal hareketin güçsüzlüğünün ve parçalanmışlığının da etkisi var. Ancak yeni bir toplumsal muhalefet hareketinin de filizlendiği ortada.
Büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu ve kadınların da zaman zaman öncü konumunda olduğu bu hareket, özgürlükçü, aydınlanmacı, baskı ve zulme baş kaldıran, AKP’nin inşa etmeğe çalıştığı totaliter rejime karşı koyan bir nitelik taşıyor.
Meydanda devrimcilerin ve sosyalistlerin oluşturduğu sloganlar ve pankartlar da dikkati çekiyor. Direniş, kendiliğinden başlasa da, eyleme apolitik diye nitelenen gençliğin çıkışı öncülük etse de hareketin zaman içerisinde cumhuriyetçi ve sol bir karaktere doğru evrilebileceği hissediliyor.
Tüm bunlara karşın genelde bir örgütsüzlük hâkim. Eylemde rol alan gençlerin önemli bir kesimi ücretli ancak sendikasız, yani örgütsüz. Taksim direnişinin başlangıcında Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesi ateşleyici olsa da AKP’nin hayat tarzına müdahalesiyle birlikte gerici ve piyasacı anlayışına yönelik tepkinin de rol oynadığı söylenebilir. O nedenle direnişi neoliberal politikalara yönelik örgütlü bir tepkiye dönüştürmek önem kazanıyor.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Tunus ve Mısır’da diktatörlüklerle birlikte neoliberal politikalara karşı bir hareket olarak başlayan isyan, daha sonra siyasal İslamı savunan güçlerin kontrolüne girdi. ABD’de de “Wall Street’i işgal et” eylemi, finans kapitale, gelir adaletsizliğine ve işsizliğe bir tepki olarak başlamışsa da siyasal bir önderliğin eksikliği sonucu sönümlenme sürecine girdi. İspanya’daki “Öfkeliler” hareketi de aynı sonuca ulaştı.
O nedenle ülkemizdeki bu direnişin daha sağlıklı bir eksene oturması için öncelikle sendikal örgütlenmeden başlayan ve takip eden süreçte seçimler yoluyla AKP iktidarının değişmesini hedefleyen siyasal bir örgütlenmeye dönüşmesine çabalamak gerekiyor. Haydi hayırlısı.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.