2010’dan bu yana Taksim 1 Mayıs’ları en geniş sol yelpazeyi bir araya getiren, emek eksenli, AKP karşıtı görkemli mitingler oldu Doğru zamanda doğru yerde olmak ya da olmamak… Bugün 1 Mayıs alanı ekseninde yeniden gündeme getirilen tartışmadaki bütün mesele bu işte… Eyleminizin ve söyleminizin somut bir karşılığı olacaksa; doğru zamanda, doğru yerde olacaksınız. Söz konusu […]
2010’dan bu yana Taksim 1 Mayıs’ları en geniş sol yelpazeyi bir araya getiren, emek eksenli, AKP karşıtı görkemli mitingler oldu
Doğru zamanda doğru yerde olmak ya da olmamak… Bugün 1 Mayıs alanı ekseninde yeniden gündeme getirilen tartışmadaki bütün mesele bu işte… Eyleminizin ve söyleminizin somut bir karşılığı olacaksa; doğru zamanda, doğru yerde olacaksınız.
Söz konusu olan Türkiye işçi sınıfı mücadelesi ve işçi sınıfının çıkarlarını kendi çıkarları sayan sosyalistlerin mücadelesi ise; işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışması ekseninde siyasal iktidara meydan okuyacaksanız 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaksınız. DİSK, ilerici emek örgütleri ve sosyalistler bu nedenle 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak.
Söz konusu olan işçi sınıfının sesini kısma; onu kentin, siyasetin ve toplumsal yaşamın kenarına itme; tarihinden ve tarihsel iddiasından koparma; faşizmin katliamcı ve yasakçı geleneğine sahip çıkma; AKP’nin yenilgisinin rövanşını alma mücadelesi ise 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına karşı çıkacaksınız.
1 Mayıs’ın yenilen pehlivanı çıktı meydane
AKP ve 1 Mayıs malulü eski Vali yeni Bakan Muammer Güler de yenilen pehlivan güreşe doymaz misali bunu yapmaya çalışıyor. Mesele değil, bir daha yeneriz.
Her seferinde farklı teknik nedenler öne sürerek Taksim’de 1 Mayıs kutlanamayacağını söylediler, kutladık. Yüz binlerle ve coşkuyla kutladık. Bunu Türkiye’nin dört yanında getirilen polis gücünü barikat barikat çatışarak alt eden emekçilerin, devrimcilerin iradesiyle yaptık.
1 Mayıs tatil olmaz dediler, oldurduk. Tayyip Erdoğan’a, bakanlarına, iktidar sözcülerine amiyane tabirle “tükürdüklerini yalatarak” oldurduk.
Hükümet güdümlü sendikaları ve ayrılıkçı eğilimleri kullanarak 1 Mayıs’ları içeriksizleştirmeye ve zayıflatmaya çalıştılar, izin vermedik. Taksim, 1 Mayıs ve Türkiye işçi sınıfı mücadelelerinin mirası sendika bürokrasisinin boyunu aşıyor; safını emekten ve sosyalizmden yana belirleyen kitlelerin sağduyusu Taksim’i işaret ediyordu. Hep birlikte ders çıkardık.
Peki nedir Taksim’i bu kadar önemli kılan?
Taksim, hem İstanbul’un kalbi ve Türkiye’nin en simgesel meydanı olması nedeniyle hem de Türkiye işçi sınıfı ve sosyalist hareketinin 1976’dan bu yana verdiği dişe diş mücadeleler sonucunda artık bizim öznel niyetlerimizden bağımsız olarak var olan nesnel, tarihsel, siyasal bir anlama sahip.
1 Mayıs’ta Taksim’de olmak…
İşçi sınıfının sesini, devrim ve sosyalizm sloganlarını en büyük işçi kentinin kalbinde, Türkiye’nin en simgesel meydanında yükseltmek demek.
Bir başka deyişle işçi sınıfının iktidar mücadelesini yürütme iddiasını, bu iddiaya denk düşen bir meydanda dillendirmek demek.
Taksim’i bir kez daha emekçilere yasaklamaya, talan etmeye, tarihsel ve simgesel dokusunu yok etmeye kalkan AKP iktidarına, faşizme ve yağmaya meydan okumak demek.
Türkiye işçi sınıfının ve sosyalistlerinin 70’lerden bu yana faşizme karşı omuz omuza direndiği, AKP iktidarının bileğini büktüğü yerde, bu kazanıma, bu mücadele tarihine, bu mücadelede yitirdiklerimizin onurlu mirasına sahip çıkmak demek.
İşçi sınıfının ve sendikal hareketin en direngen kesimlerinin, Kürt ve Alevi ezilenlerinin, sosyalist hareketin omuz omuza verdiği, emek ve sol eksenli bu en geniş birliğin adresinde bir araya gelmek demek.
İşçi sınıfının yarattığı ancak ondan esirgenen, yağmalanan bir kente sahip çıkmak, “üreten biziz, yöneten de biz olacağız” demek.
AKP’ye emeğin saflarından meydan okuyanlar, Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin onurlu tarihine sahip çıkanlar, işçi sınıfının çıkarından bağımsız çıkarları olmayanlar, ezilenlerin emek eksenli birliğini savunanlar 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak.
1 Mayıs’ta Taksim’de olmamak
Yukarıda sayılanları dert etmeyenler için 1 Mayıs’ta Taksim’de olmak ya da olmamak arasında elbette pek bir fark bulunmuyor. Devlet ya da devlet güdümlü sendikalar elbette 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmaması için çaba sarf edecek.
Çünkü geleneksel sendikal hareketin bütün kusurlarına, meydandan yükselen coşku ve içeriğin gölgesinde kalan kürsülere karşın, Taksim 1 Mayıs’ları iktidarın tahammülünü zorlayan bir politik etki yarattı. 2010’dan bu yana Taksim 1 Mayıs’ları Kürt hareketinden sosyal demokrasinin sol tabanına en geniş sol yelpazeyi bir araya getiren, emek eksenli, AKP karşıtı görkemli mitingler oldu.
AKP haklı olarak bundan rahatsızlık duyacak, sosyalistler de haklı olarak daha iyisini yapmaya çalışacak. Hal böyleyken 1 Mayıs’ı “içerik” eleştirisiyle Kadıköy’de kutlayacağını açıklayan ve 1 Mayıs çalışmasını Taksim karşıtı bir propaganda eşliğinde yürüten TKP, ne yapmış olacak? Taksim’de olmamak ne demek?
1 Mayıs’ta Taksim’de olmamak…
Emek hareketinin ve sosyalist hareketinin ortak gündemleri karşısında sorumluluk almamak demek.
Mücadele tarihine sahip çıkmamak demek.
AKP faşizmine ve yağmasına meydan okuyacak yerde taviz vermek demek.
İşçi sınıfının ve solun emek eksenli birliği için çabalayacak yerde, iktidar saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde bu birlik zeminini yıpratmak demek.
Artık bir alan tartışmasını aşan Taksim mücadelesine sırt çevirmek demek.
İşçi sınıfının dayanışma gününde dar grup alışkanlıkları ile hareket edip, yalnızlaşmak ve ayrılıkları büyütmek demek.
TKP yöneticileri Taksim karşıtı propagandalarının merkezine “geçen yıl 1 Mayıs’ta ne söylendi, hatırlayan yok” gibi bir söylemi oturtmuşlar. Hatırınızdan çıkan şey sakın “birlik, mücadele, dayanışma” olmasın! Bu sene de hatırlarda kalacak ve sınıf mücadelesine damgasını vuracak sözün “Taşeron Cumhuriyetini yıkacağız” olacağı şimdiden belli değil mi?
Kadıköy’e gidecek olanların bunları bir kez daha düşünmeleri dileği ile…
AKP iktidarına ve sermayeye karşı birlik, mücadele, dayanışma için 1 Mayıs’ta Taksim’e!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.