2012’nin son günlerinde duyduk ki, 31 Aralık itibari ile 1400 dereceyi bulan fırınlarda kumdan cam yapan, 400’ü aşkın işçinin çalıştığı ve 1969 yılından buyana faaliyet gösteren Topkapı Anadolu Şişecam A.Ş fabrikası kapatılacak. 400’ü aşkın işçi sokağa konulacak. Eşleri çocukları ile birlikte sayıları binleri aşan işçi aç ve açıkta bırakılacak. Kristal-İş sendikasının yapmış olduğu açıklamalardan aslında […]
2012’nin son günlerinde duyduk ki, 31 Aralık itibari ile 1400 dereceyi bulan fırınlarda kumdan cam yapan, 400’ü aşkın işçinin çalıştığı ve 1969 yılından buyana faaliyet gösteren Topkapı Anadolu Şişecam A.Ş fabrikası kapatılacak. 400’ü aşkın işçi sokağa konulacak. Eşleri çocukları ile birlikte sayıları binleri aşan işçi aç ve açıkta bırakılacak.
Kristal-İş sendikasının yapmış olduğu açıklamalardan aslında bunun bir kapatma değil, işyerinin taşınması operasyonu olduğunu, makinelerini, diğer teçhizatları hatta teknik kadroyu taşımayı planlayan işverenin sadece işçileri almak istemediğini öğrendik. İşveren, yıllarca sadece cam işinde ustalaşmış, cam işinden başka iş bilmeyen, işlerinin ehli işçileri Eskişehir’e taşımak istemiyor. Aslında anlıyoruz ki, bu taşınma operasyonu aslında, işverenin fabrika açıldığı günden beri sendikalı çalışan işçilerden kurtulma operasyonu.
Bunu da yeni bir şirket açarak yapıyor. Şişeçam Topluluğu, Anadolu Cam Sanayi A.Ş Topkapı fabrikasını kapatıp, kendi bünyesinde Anadolu Cam Eşkişehir Sanayi A.Ş’yi kurarak yasal yükümlülüklerinden kurtulmayı planlıyor. Böylece eski işverenin yeni işverene karşı bir yükümlülüğü kalmıyor. Alacakları da işçiye ödendi mi her şey kitabına uygun hale gelecek. Hesap kapanmış olacak! İşveren planlarını bir bir uygulamaya başladı. Fabrika kapandı. İşçilerin alacakları hesaplarına geçti. Ancak işçiler, işverenin dayatmalarına karşı, Eskişehir’deki yeni fabrikada veya Şişecam Topluluğu bünyesindeki diğer fabrikalarda kazanılmış haklarıyla çalışmak için direniyor.
İşveren eski işçilerden ve onların toplu iş sözleşmesiyle kazandığı haklardan kurtulmak istiyor, bunun en iyi göstergesi de, işverenin fabrika kapısına astığı “asgari ücretle gelmek isteyen adını yazsın” duyurusudur. Ancak asgari ücretle bile herkesi götürmüyor. Bir avuç işçiyi asgari ücretle götürecek ama asıl yeni ve genç işçiler alacak. Böylece Şişecam yönetimi bir taşla iki kuş vurmuş olacak, hem kıdemli ve deneyimli işçilerden kurulacak, hem de devletin kendisine verdiği teşviklerden faydalanacak. Yeni fabrikada işçiliği iyice ucuza getirecek.
Yıllardır Şişecam’ı büyüten, kârına kâr ekleyen, uluslararası bir şirkete dönüştüren, yıllarını fabrikaya vermiş, cam işinden başka işte çalışmamış yaş ortalaması 35’in üstünde olan ortalama 15 – 20 yıl kıdemi olan işçilerin ailelerinin akıbeti işvereni hiç ilgilendirmiyor. Vicdanlarını sızlatmıyor. Şişecam yönetimi, Eskişehir’e gittiğinde faydalanacağı teşviklerin ve asgari ücretle çalıştıracağı işçilerden edeceği kârın peşine düşmüş durumda. Kendinden emin, biliyor ki, binlerce işçi asgari ücretle çalışmaya hazır bekliyor.
Fabrikada fırınlar söndü. Makineler durdu. 43 yıllık fabrika hayalete döndü. Şimdi sadece kapısında gece gündüz bekleyen işçiler ve aileleri var. Bir de haklı mücadelelerine destek veren dostlarının sesi çınlıyor. Kimse yarın onları neyin beklediğini bilmiyor. Şimdi geriye bacaları tütmeyen fabrikalarında, kulak kesilmişler Şişecam yönetimine taleplerini kabul edileceği günü bekliyorlar…
Eğer siz de Şiseçam’da işçi olsaydınız; yıllardır mücadele ederek kazandıklarınızın elinizden bir çırpıda alınmasına izin vermemek için, dayatılan maksimum asgari ücretle çalışmamak, çocuklarınızın geleceğinin yok edilmesine izin vermemek adına, fabrikada nöbet tutar, kışın ayazında, pek çok insanın sıcak mekanlarda içkilerini yudumlayarak yeni yılı karşıladığı zamanda, soğuktan titreyen çocuklarınızın gözlerine baka baka yeni yılı karşılardınız. Yeni yılda çocuklarınız aç kalmasın diye.
Bir işyeri, batar kapanır, zarar eder küçülür, işçilerin alacakları korunduktan sonra diyecek pek söz kalmaz bizlere. Ama her yıl bilançolarında kâr gösteren, borsada işlem gören, fabrikalarına fabrika ekleyen, uluslararası bir şirkete dönüşen Şişecam işvereni “fabrikayı kapatıyorum” dediğinde, başta işçiler olmak üzere hepimizin hakkıdır “asıl derdin ne” diye sormak ve arkasında bir bit yeniği aramak…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.