AKP hükümetinin 10 yıldır manipülasyonlarla, takiyelerle çalışanların kazanılmış haklarını nasıl gasp ettiğine, hazırlanan her yasanın ya da paketin işçilerden güvence, sendikalaşma, hak kaybı olarak pek çok şeyi götürdüğüne tanıklık ettik. Yandaş medyanın da, çalışanların aklını alırcasına her gaspı nasıl “müjde” diye piyasaya sürdüğünü gördük. Şimdi bir paket daha bekliyoruz ve bir süredir, daha paket açıklanmadan“muştuları” ortalığa saçılmaya başladı. […]
AKP hükümetinin 10 yıldır manipülasyonlarla, takiyelerle çalışanların kazanılmış haklarını nasıl gasp ettiğine, hazırlanan her yasanın ya da paketin işçilerden güvence, sendikalaşma, hak kaybı olarak pek çok şeyi götürdüğüne tanıklık ettik. Yandaş medyanın da, çalışanların aklını alırcasına her gaspı nasıl “müjde” diye piyasaya sürdüğünü gördük. Şimdi bir paket daha bekliyoruz ve bir süredir, daha paket açıklanmadan“muştuları” ortalığa saçılmaya başladı.
Riskli işkolu var, riskli iş kolu var!
Kozlu madeninde 8 işçinin katlinden ve ardından gelen diğer ölümler -benim sayabildiğim kadarıyla bu ölümler sadece ocak ayında Zonguldak kömür havzasında 11 oldu- sonrasında Bakan Faruk Çelik, madenlerde çalışmanın riskli bir iş olduğunu ve taşeronun madenlerden kaldırılabileceğini söylemiş! Taşeron çalışmanın madenlerde ve riskli işkollarında ölüm anlamına geldiğini Bakan, giden onca candan sonra anlamış oldu! Ne diyelim, belki de Çelik’in madenciliğin riskli bir işkolu olduğundan haberi yoktu! Aynı zamanda, İş Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatındaki işkolu tehlike sınıflandırmalarından da haberi yoktu! Hani bir yerlerde gözüne ilişmiş olsaydı madencilik işkolunun 1. dereceden ağır ve tehlikeli işkolu olduğunu, güvencesiz, sendikasız ve ucuza işçi çalıştırmanın ölümlere davetiye çıkarmak olduğunu anlayabilirdi. Demek ki, bazıları sadece pratikle öğrenebiliyor, olabilir!
Yine aynı şekilde, o taşeronlar tersanelerde, inşaatlarda yıllardır işçi öldürmeye devam ediyor. Ancak Bakan Çelik taşeronun buralarda devam edeceğini belirtiyor. Anlaşılan işçiler buralarda ölmeye devam edecek. Ölümse her yerde ölüm. Bakan, madenlerde katliamların ardından ortaya çıkan tepkileri azaltmak için mi bunu söyledi? Yoksa samimi değil mi! Yoksa inşaatlar ve tersanelerdeki ölümler de işin fıtratından mı?
Taşeron işçileri artık kıdem alacak!
AKP’nin Bakanı hiçbir fırsatı kaçırmıyor, taşeronla ilgili yapmış olduğu çeşitli açıklamalarda özellikle işçilik ve kıdem tazminatının bir bütün olarak ele alınması gerekliliği yönünde beyanlarda bulunuyor. Ardından taşeron işçileri kastederek “kıdem tazminatı milyonlarca işçi tarafından aslında hak edilmesine rağmen, alınamıyor” diyor. Şimdi bizim sormamız gerekmiyor mu sayın Bakana neden bu işçiler kıdem tazminatlarını hak edip de alamıyor, siz alamadıklarını biliyorsunuz da neden taşeron firmaların yakasına yapışmıyorsunuz? Şimdi “taşeron çalışmanın pek çok sorunu var” deyip konuyu kıdem tazminatı sorununa getirip sorunlarını da fonla çözeceğinizi belirtiyorsunuz. Neden yıllardır taşeron firmalarda kıdem tazminatsız çalışan işçileri “elbet bir gün alırsınız” hayali ile kandırıp arkanıza almaya çalışıyorsunuz? Yalan dolanla bu insanları, kıdem tazminatı haklarının ellerinden alınmasına karşı duran işçilerle karşı karşıya getirmeye ve taraftar toplamaya çalışıyorsunuz?
Taşeron işçilere 8 saat çalışma geliyormuş!
Yine Bakan Çelik’in taşeron üzerine yapmış olduğu diğer bazı açıklamalarda ise “İşçiler 8 saat çalışması gerekirken 12-14 saat çalıştırılıyor. Yeni dönemde 8 saatin üzerindeki çalışmalar için ek mesai verilmesi zorunlu olacak” demiş. Galiba bu ülkede iş kanunu taşeronlar için ayrı diğerleri için ayrı işliyor! 4857 sayılı İş Kanunu’nda haftalık çalışma saati 45 saattir. Yani, haftanın 6 günü çalışan bir işçi içinde bu süre günlük 7,5 saattir ve üzeri çalışmalar fazla mesai olarak hesaplanır. Fazla mesai ödemesi normal saat ücretine yüzde yüzde 50 eklenmesi ile ödenir. Bir de fazla mesainin de sınırı var. Günlük çalışma saati fazla mesai ile birlikte 11 saati geçemez. Yıllık fazla mesai saati toplam 270 saatten fazla olamaz. Bakan bunları bilmez mi? Yoksa taşeronlar bugüne kadar bundan muaf mıydı? Taşeronlarla aranızda gizli bir iş kanunu mu vardı? Ya da neden bunu yeni bir hakmış gibi sunuyorsunuz. Müjde bunun neresinde!
Peki ya sendikalaşma hakkı!
Diğer taraftan, Çelik’e hatırlatmak lazım, sendikalaşma hakkı da bu işçilerin anayasal ve yasal hakkıdır. Devrimci Sağlık İş Sendikası’nda örgütlenen 10 bini aşkın sağlık işçisinin sendikalaşma hakkının elinden alınması da bir hak gaspıdır. Bunu sizin başında olduğunuz bakanlığınız yapıyor. İşçilerin üyeliklerini yok sayıyorsunuz, taşeron işçilerini sendikasız, toplu iş sözleşmesiz çalışmaya zorluyorsunuz. Bunu istedikleri için meydanlarda dövdürüyor ve gözaltına aldırıyorsunuz. Öte taraftan, taşeron işçilerin haklarının geliştirileceğinden söz edip, inciler döküyorsunuz.
Bakan ve yandaş medya bunu yapıyor, çünkü AKP ve yandaş medya çalışanların değil, sermayenin hizmetinde. İşverenler onlardan sendikasız, esnek, güvencesiz, bir çalışma ortamı yaratmasını istiyor. Onlarda bu talepleri yerinde getirmek için canla başla çalışıyorlar.
Hem de çoğu çalışanın “aklını alırcasına”. Hakkınızı vermek lazım bu işi iyi yapıyorsunuz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.