Akit’in yalan, iftira ve suçlulaştırma dolu haberlerine bugün bir yenisi eklendi. ODTÜ direnişinden bu yana üniversitelileri ve öğretim üyelerini sistematik olarak hedef gösteren gazete, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki öğretim üyeleri ile ilgili suçlama ve iftira dolu haberlere imza attı Gerici-şovenist medyanın ODTÜ direnişinden sonra üniversitelilere ve öğretim üyelerine yönelik saldırıları kapsamında Akit gazetesi, birçok üniversiteliyi […]
Akit’in yalan, iftira ve suçlulaştırma dolu haberlerine bugün bir yenisi eklendi. ODTÜ direnişinden bu yana üniversitelileri ve öğretim üyelerini sistematik olarak hedef gösteren gazete, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki öğretim üyeleri ile ilgili suçlama ve iftira dolu haberlere imza attı
Gerici-şovenist medyanın ODTÜ direnişinden sonra üniversitelilere ve öğretim üyelerine yönelik saldırıları kapsamında Akit gazetesi, birçok üniversiteliyi “terör örgütü üyesi” olmakla suçlamış, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki (İLEF) afişleri ve bildirileri “marjinal sol ve bölücü terör örgütü faaliyeti” olarak haberleştirmişti. Akit’in iftira ve yalana dayalı haberleri ilerleyen günlerde de sürmüş, Ankara Üniversitesi İLEF Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Gökhan Atılgan ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Barış Ünlü’yü “Marksizm propagandası yaparak terör örgütlerine destek vermek” ile suçlamıştı.
Ya suçlulaştırma ya iftira
Akit’in İLEF’teki öğrenci ve öğretim üyelerine yönelik saldırıları bugün de sürdü. “İLEF baştan kokmuş” başlığıyla verilen haberde fakültede torpil, adam kayırma, göz yumma ve müsamaha olduğu, PKK üyeliği iddiasıyla tutuklanıp tahliye olan bir üniversitelinin hiçbir derse girmeden ve devamsızlıktan kalmadan 90-100 puanlarla dersi geçtiğini öne sürdü. Fakültede “terör örgütleri adına faaliyet yürüttüğü” iddia edilen öğrencilerin, “kendilerinden olmayanları” mimlediğini, ceza kestiğini, öğretim üyeleri aracılığıyla baskı uyguladığını yazdı.
Akit’in haberinde “marjinal gruplara gerek korkusundan gerekse eğiliminden göz yummak veya destek vermek durumunda kalan” öğretim üyeleri suçlulaştırılmaya çalışıldı. Fakültenin eski dekanı Prof.Dr. Eser Köker’in, KCK adı altında yürütülen operasyonlar kapsamında tutuklanan Prof.Dr. Büşra Ersanlı’ya destek vermek üzere BDP Siyaset Akademisi’nde ders verebileceklerini açıklamasını hedef gösteren gazete, “Köker, BDP’yi bir ‘birliktelik platformu’ olarak niteleyerek teşekkürlerini sunmuş. Dekan ayrıca feminist gruplara yakınlığıyla da biliniyor” sözleriyle suç yaratma çabalarının sınırlarını zorladı.
İLEF Öğretim Üyesi ve Sendika.Org yazarlarından olan Doç.Dr. Funda Başaran Özdemir de Akit’in hedef göstermelerinden nasibini aldı. Gazete, Başaran’ı “PKK’ya yakınlığı ile bilinen bir kadın haber ajansına lojistik destek sağlamak” iddiasıyla suçladı.
BDP Siyaset Akademisi’ne katılmak, CHP’nin RTÜK adayı olmak
Fakülte öğretim üyelerinden Prof.Dr. Mine Gencel Bek “BDP Siyaset Akademisi’ne katılmak” ile ; fakülte eski dekanı, şimdi ise Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde dekanlık yapan Prof.Dr. Ahmet Tolungüç ise “sol örgütlerin ve PKK üyesi ve sempatizanı öğrencilerin oyuncağı olmak” ile suçlandı.
Hedef gösterilen bir diğer akademisyen de fakültenin eski öğretim üyelerinden Prof.Dr. Mustafa Korkmaz Alemdar. Akit, Alemdar’ın 2010 yılında CHP’nin adayı olarak RTÜK üyeliğine seçildiğini belirttiği haberinde Alemdar’ın sol öğrencilere yakınlık gösterdiğini öne sürdü.
Yüksek lisansta kayırma yalanı
Akit’in üniversitelileri ve öğretim üyelerini hedef gösteren haberleri karşısında başlatılan imza kampanyasından duyduğu rahatsızlığı da dile getiren gazete, kampanyada yer alan, İLEF yüksek lisans öğrencisi Ezgi Karataş. Karataş’ın Gazi Üniversitesi’ndeki yüksek lisans başvurusunda “kazandırıldığı” iddiasını taşıyan haberde Karataş’ın İLEF’teki ilk başvurusunda başarısız, ikinci başvurusunda ise başarılı olması “kayırmanın delili” olarak sunuldu.
Akit, Karataş ile ilgili iddiaları şu ifadelerle sürdürdü:
Karataş’ın başarısızlığı ve tutarsızlığına, daha önce yüksek lisanstan atılmış olmasına rağmen ve bu kadar çok kurum gezmiş olmasına rağmen ve akademisyen olmak isteyen o kadar pırıl pırıl gençler varken neden yüksek lisansa alındığına bir anlam verilemiyor. Yüksek lisans öğrencisi alımında mülakat yapıldığı ve adam kayırmanın bu aşamada devreye girdiği belirtiliyor. Karataş’a bu şekilde yol açılmasıyla diğer adayların hakkının yendiği değerlendiriliyor.
Karataş’ın TKP üyeliğini, soL Radyo ve soL gazetesinde çalışmasını da suç başlıkları haline getiren Akit, gazeteyi ve radyoyu “Kürtçü bir yapıda olmak” ile suçlamaya çalıştı.
Sendika.Org