Bazen küçük bir kıvılcım, suyu çekilmiş kupkuru otları ateşe dönüştürür, yakar koca ormanı. Benim iki günden bu yana izlediğim kıvılcımlarım, Halkevleri’nin gençleri. Ama yakmadan, yıkmadan, vurmadan öyle anlamlı, öyle insanca bir eyleme damgalarını vurdular ki, görmezden gelirsek yazık olacak diye düşünüyorum. Bilindiği gibi İstanbul’da toplu taşıma ücretlerine yüzde 50 oranında zam yapıldı. Memur ve emekli […]
Bazen küçük bir kıvılcım, suyu çekilmiş kupkuru otları ateşe dönüştürür, yakar koca ormanı.
Benim iki günden bu yana izlediğim kıvılcımlarım, Halkevleri’nin gençleri.
Ama yakmadan, yıkmadan, vurmadan öyle anlamlı, öyle insanca bir eyleme damgalarını vurdular ki, görmezden gelirsek yazık olacak diye düşünüyorum.
Bilindiği gibi İstanbul’da toplu taşıma ücretlerine yüzde 50 oranında zam yapıldı. Memur ve emekli aylıklarında yıllık düzenlemenin ortalama yüzde 3’lerde gezindiği bir aşamada, ulaşım harcamalarına bindirilen yüzde 50’lik artış neyle, nasıl açıklanır doğrusu kestiremiyorum. Ben kestiremiyorum ama Halkevleri’nin gençleri bunu kestirmenin yolunu gayet güzel bulmuşlar. Önce Kadıköy İskelesi’nde turnikelerin önünde toplanan gençlerden birisi, eylemlerinin amacını vurgulayan kısa bir konuşma yapıyor. Zam oranının kabul edilebilir sınırların çok ötesinde olduğunu, bunu protesto etmek amacıyla para ödemeyeceklerini belirten açıklamanın ardından gençler, turnikelerin üstünden atlayarak (erkekler), altından sürünerek (kızlar) engeli geçip şehir hatları vapuruna biniyorlar. Eylem vapur kalktıktan sonra da devam ediyor. Alkışlı protestoyu yolculardan destekleyenler de var.
Altını çiziyorum: Eylemde şiddet, kaba güç, yakıp yıkma, kırıp parçalama yok.
Ben bunları ana haberlerde izlediğim süre boyunca garip düşüncelere kapıldım.
Halkevleri’nin gençleri o turnikelerden atlarken Türkiye’nin unuttuğumuz, görmezden geldiğimiz, hasıraltına itilmiş umutlarını da sanki yanlarında sürükleyerek götürüyorlardı. Onlar eğer iskelede bekleyen vapura binmeyi bir başarırlarsa, itilip kakılmaya alışmış umutların yeniden dirileceği gibi çocukça düşüncelerle baktım televizyondaki görüntülere.
Peki neydi unuttuğumuz, görmezden geldiğimiz umutlar?
Örneğin yavrularını yeni eğitim sistemine emanet etmeye hazırlanan anneler babalar: Sizin yolunuzu kesen turnikeleriniz hiç olmadı mı? Onlarla karşılaştığınızda ne yaptınız? Ters yüz geri dönüp gittiniz mi?
Bu ülkenin sendikal kuruluşlarının mersedeslerden inmeyen genel başkanları: Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 20’lere tırmanmışken, Çalışma Bakanı Çelik’in “İş var, çalışan yok” sözlerinde ki turnikeyi görmezden mi geleceksiniz? Önünde oturup ağlayacak mısınız yoksa?
Soruları, örnekleri uzatmak mümkün, hem de sayfalar dolusu.
Öyle görünüyor ki, hepimizin hayatında yolunu kesen irili ufaklı engeller var.
Halkevleri’nin gençleri topluma ders verircesine, kendi turnikelerini geçtiler.
Ya siz?
Siz ne yapacaksınız?