Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar, bağımsız halk muhalefetini destekleyen sol muhalefetten gelerek hükümete katıldı. Suriye’de halk hareketi barışçıl demokratik bir hareket olarak patlak verdikten sonra, Suriye Ulusal Sosyal Partisi’nin başkanı olarak rejime yönelik eleştirilerini beyan ederek diğer bazı sol örgütler ve aydınlarla birlikte Suriye Reform ve Kurtuluş Cephesi‘ni kurmuş, Türkiye’ye düzenledikleri bir ziyarette de […]
Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar, bağımsız halk muhalefetini destekleyen sol muhalefetten gelerek hükümete katıldı. Suriye’de halk hareketi barışçıl demokratik bir hareket olarak patlak verdikten sonra, Suriye Ulusal Sosyal Partisi’nin başkanı olarak rejime yönelik eleştirilerini beyan ederek diğer bazı sol örgütler ve aydınlarla birlikte Suriye Reform ve Kurtuluş Cephesi‘ni kurmuş, Türkiye’ye düzenledikleri bir ziyarette de sol ve anti-emperyalist güçlerden destek istemişlerdi. Daha sonra seçimlerin ve müzakerelerin ardından muhalefetle iktidar arasında diyalog sağlamak için hükümete katıldı. Haydar iyimser olmakla birlikte “Suriye’nin bir volkanın üzerinde bulunduğuna” inanıyor. Silahlı muhalefetle temas halinde olunduğunu ortaya koyarak, “bakanlığa değil, bir projeye katıldığını” söylüyor. Haydar’a göre iki taraf açısından da silahla kazanmak mümkün değil. Ya diyalog ve uzlaşma olacak ya da Lübnan’daki gibi sonu gelmez bir iç savaş…
Rıdvan Murtaza: Ne oluyor Suriye’de bugünlerde?
Ali Haydar: Durum, gerçekte bir buçuk yıl önce başlayan bir krizin devamıdır. Bu da Suriye’nin yaşamının tüm kademelerini içeren derin ve kapsamlı bir krizdir. Bu krizin son şekli ya da son bölümü, hayatlara mal olan ve çok kan döken bir sürekli şiddet şeklindedir.
Bu genel bakış. Ayrıntılara girersek kriz çok yıllar önceye gider. Kimse sorunu ya da bu sorunun safhalarından birini çözemedi ve bu sadece geriye, Suriye’ye, hatalar ve zayıflıklar bıraktı.
Bu ise sokaklarda halktan destek gören, şiddet taşımayan ve haklı talepleri olan bir harekete öncülük yaptı. Ancak yabancı projelerin temsilcileri krizin gidişatına müdahale etme fırsatını bulabildiler.
Bunlar Suriye gençliğinin heyecanından ve azimliliğinden olduğu kadar onların haklı taleplerinden yararlanarak siyasi harekete bir şiddet görünümü vermek istediler. Gençlik, barışçıl, sakin kalmalı ve öteki tarafın uyguladığı şiddetten etkilenmemeliydi.
Suriye muhalefetinin yeni hükümette iki bakanı var, siz ve Kadri Cemil. Sizce bu yeterli mi?
Tabii ki değil. Aylardır talep ettiğimiz ulusal uzlaşma hükümetinin bu olmadığını söyleyip durduk. Ama içinde bulunduğumuz durumda ve muhalefetin içindeki muhalefetin böyle bir hükümete katılmaya karşı olması yüzünden bundan daha iyisi olamazdı.
Şunu da belirteyim ki konu [yeni hükümet] hakkında çok kaygılarımız var. Biz bunun Suriye’de gerçek bir siyasi sürecin kapılarını açarak Suriye halkının taleplerini karşılamak yönünde bir ileri adım olduğuna inanıyoruz.
Ama öte yandan, bu bir sayı işlemi ve iki bakan almak sorunu değildir. Ayrıntılara inecek olursak, hükümete katılmaya karar veren iç muhalefete verilen bu iki konum çok önemlidir.
Bu koşullar altında, yani, Baas’ın parlamentoyu açıkca kontrolü altında tutması durumunda, parlamento seçimlerinin söz verilen reformu yerine getirdiği söylenebilir mi?
Daha seçimlerden bile önce, biz tüm sürecin, özellikle de bunun siyasi reform sürecinin bir ana yapısı olması nedeniyle ertelenmesini talep ettik.
Aynı zamanda anayasa referandumunun da bildiğimiz kadarıyla olgunlaşmadığı için daha fazla araştırma yapılması isteğiyle ertelenmesini istedik. Ama anayasal bir boşluğa düşmemek için gene de seçimlere katıldık. Herkes biliyor ki yeni anayasa sonsuza kadar ertelenemeyecek yeni tarihler kesmiş durumda.
Gene de sadece seçim tarihi üzerinde değil, ama bunun nasıl işleme sokulacağı konusunda da başka fikirlerimizi söyledik. Hatırlanmalı ki, yüksek mahkeme önünde seçimleri sorgulayan, iptalini isteyen ve tamamen geçersizliğini talep edenler bizlerdik.
Dış muhalefet sizi bazı anlaşmazlıklar yüzünden ihanetle suçluyor. Nedir bu anlaşmazlıklar?
Bizim tüm dış muhalefetle anlaşmazlığımız iki konu üzerinedir.
Muhalefetin bir bölümü hükümetle tam bir ayrılış istiyor. Hatırlayalım ki bu slogan bazı muhaliflerce 2005’te ortaya atılmıştı. Hükümetin elinin kanlı olduğuna dayanarak hükümetle müzakerelere karşı çıkıyorlardı. Biz bu çağrıya karşı çıkıyoruz çünkü rejimle ayrılış onun halk tabanından da ayrılışı getirir.
İkinci konuysa rejimin yapısını içten değiştirmek için uluslararası değişkenleri kullanmak isteyenlerdir. Bu ise yabancı müdahalenin kabulü anlamına gelir.
Bu iki konu da, ABD’nin Irak’a girişi sırasında, 2005’te, ortaya atılmıştı. Bunlar, muhalefetin değişik taraflarına gönderilen yanlış mesaj yüzünden ortaya çıkmış olabilir ama bunlar daha sonra rejimle diyalogun sona ermesine katkıda bulundu.
Gözlemciler sizin yeni kurulan ulusal uzlaşma bakanı olarak atanmanızı hayretle karşıladılar. Bu nasıl oldu ve neden bu mevki?
Yeni hükümetin kurulma aşamasındaki konuşmaların başında Başbakan Riyad Hicap’la buluştuk. O atanmayı tartışmak istiyordu. Bizim yanıtımızsa yapıya bakılması yönündeydi. Yani, nasıl kurulacak ve kimler katılacak sorununu konuşmak istiyorduk.
Biz başta hükümetin eylem planı, bakanların görev amaçları ve bakanlık yetkileri sorunlarının başta yanıtlanması gerektiğini savunduk. Bizim şartımız bunun kuruluştan önce yapılmasıydı.
Buna dayanarak ve çeşitli tartışmalardan sonra beş kez toplandık. Bu zaman zarfında hükmetin programının ana başlığının hiçbir tarafın ötekini yenemeyeceği inancıyla ulusal uzlaşma olması fikri önerildi. Hiç kimsenin ötekini yenik düşürmek yanılsaması olmamalıydı. Krize siyasi bir çözüm bulmadan ordu ortalığı tamamen temizleyip silahlı ayaklanmayı sona erdiremez. Ayaklananlar da aynı durumdalar.
Savaş bir şeyi çözmeyecek. Ne bir ayda, ne bir yılda; asla. On yıllarca sürebilir bu savaş, aynı Lübnan iç savaşında olduğu gibi. Neden şiddet ve karşı siddete girişiyoruz ki?
Suriye krizden bir uzlaşma olmadan çıkamaz. Krize giren her ülkede olduğu gibi, ulusal diyalog masasında uzlaşmayla bu iş bitmeli.
Buraya varabilmek için neden yıllarca beklemeliyiz? Kurbanların sayısı yüz bini geçene kadar mı beklemeliyiz? Neden Suriye mahvedilinceye kadar, Suriye poundu Lübnan lirasının değerine ininceye kadar beklemeliyiz? Sonunda nasıl olsa oturup konuşacağımıza göre, neden bekliyoruz ki?
Bizim projemiz, binlerce kurban verilmeden önce çözüme ivme katmak.
Bu uzlaşmayı sağlayacak bir programınız var mı?
Çözüm aradığımız bir dizi sorun var. Ama bunlar içindeki en önemlileri kaybolanlar ve tutuklular, yerinden edilenlerin evlerine dönmesi ve yeniden yapılanma.
Lübnan, Türkiye ve Ürdün’deki mültecilerle ilgili çok kapsamlı bir dosyanın hazırlık çalışmasına başladım. Bütün durumlarda, hatta eline silah almış olanları da kapsayacak onurlu bir dönüş ortamı hazırlama çalışmalarındayım. Onlarla temas kurduğumu da bu arada söylemeliyim.
Benim kapım herkese açıktır. Kimsenin alçaltılmasını, yenilmesini ya da utanmasını istemiyorum. Silahlarını teslim etmek isteyenlerin bu tür mücadelenin gelecekte çalışmayacağına inanması gerekir. Amaçlarına ulaştıracak bambaşka bir mücadele biçiminin var olduğuna inanmalarını istiyorum.
Sizin kişisel uzlaşma projeniz rejiminkiyle bağdaşıyor mu?
Rejimle ayrılığımız olabilecek yerler var. Ama rejim deyince tek bir gövdededen bahsetmediğimizi söylemek isterim.
Her iki tarafın da aşırı uçları var. Rejimde de aşırılar var, iç ve dıç muhalefette de aşırılar var. Bizim bugünkü projemiz, rejimde de muhalefette de olsa bütün aşırılarla çatışacaktır.
Bizim projemiz, temel olarak, bütün var olan yapılanmaları kıracak, kim olursa olsunlar, bütün aşırıları izole edecek bir ulusal proje için çevreyi hazırlamaktır.
Dışarıdaki Suriye muhalefetiyle temasları siz mi başlattınız?
Benim kapılarım açıktır. Ben dolaylı temasları başlattım. Dolaylı ilişkilerle ve medya aracılığıya bakanlığımın herkesle buluşup haberleşmeye kapılarının açık olduğu mesajını gönderiyorum.
Şam’a tutuklanma ya da başka korkularla gelemediklerini söyleyenlere diyorum ki, onların güvenliğinden kişisel olarak ben sorumlu olacağım.
Onlarla Beyrut’ta da buluşmaya razıyım. Beyrut’a kerkes gelebilir. Herkes Lübnan’da güvenliğinin garanti edileceğini itiraf ediyor. Diyaloğa girelim ondan sonra ne yapacağımızı kararlaştıralım.
Peki, Suriye’da sokakta silahlı muhalefet savaşçılarna ne diyorsunuz? Onları silahlarını bırakmaya nasıl ikna edeceksiniz?
En önce kimdir bu muhalefet savaşçıları? Silah taşıyan herkesin bir projesi yok. Silah taşıyanları birbirinden ayırt etmeliyiz. Bazıları evlerini korumak, ötekiler intikam için silahlandılar. Bazıları halkın barışçıl hareketini ancak bu silahlarla koruyabileceklerine inandıkları için silahlanmaya başvurdular. Sonra bir de alet olanlar var.
Dört tip arasındaki farkı görmemiz gerekir. İlk iki grupla anlaşmaya varmak kolay. Üçüncü tipin sorunları muhalefetin taleplerini karşılayacak siyasi sürecin başlangıcında çözülecektir.
Alet olanlar ise, ki bunlar her yerde ve her zaman bulunabilirler, herkesin sorumluluğu olacaklardır.
Öğrendiğimize göre silahlı guruplarla temaslara başlamışsınız. Neler olduğunu bize söyleyebilir misiniz?
Gerçektir. Çoğu yerlerdeki silahlı gruplarla temas kurmaya başladık. Ancak somut bir şeye varmadan hiçbir şey ilan etmeyeceğiz.
Bazıları silahlarını teslim etmişlerdi ama sayıları çok azdı ve bu basında yer almadı.
Bugün ülkede geniş katılımları bulunan büyük gruplara ulaşabilecek büyük projelerle uğraşıyoruz. Eğer bu başarılı olursa, sokaktaki silahlı harekette niteliksel bir degişim olması demektir.
Karşıt görüşlüler sizinle nasıl irtibata geçebilir?
İşte benim numaram: 00963933262877. Bu numarayı hatta televizyonda, canlı yayında yayılması için de söyledim. Günde binden fazla telefon alıyorum. Telefona yanıt vermesi için bir adam tuttum.
Bu hafta bakanlığın karargahı olacak yeni bir binaya taşınıyoruz. Daha hala ne bir binamız ne de çalışanlarımız var. Bana çalışanların hepsi Suriye Ulusal Sosyal Partisinden yoldaşlar.
Bize ulaşmak isteyenler için de bir internet sitesi yaratıyoruz. Yakında faks ve telefonlarımız da olacak.
Krizden nasıl bir çıkış görüyorsunuz?
Her şeyden önce, ötekileri tanımalıyız. Her taraf birbirini tanımalı. Kendilerinin tek meşru temsilci olduğunu ve ötekilerin hain ve işbirlikçi olduğunu söyleyen hiçbir taraf kalmamalı.
Krizin Suriyeli olduğunu ve çözümün de Suriyeli olması gerektiğini itiraf etmeliyiz. Bu kriz tamamen ve derinlemesine siyasidir, bu yüzden çözüm de siyasi olmalıdır, askeri değil.
Siyasi bir çözüm için tek gereç diyalogdur ama bu ise temelde yabancı müdahaleyi, şiddeti reddetmekten ve şiddeti haklı göstermeyi reddetmekten geçer.
Suriye bir volkanın tepesinde bulunmaktadır. Kriz yüzeysel değil derindir. Bu savaşta hiçbir Suriyeli taraf kendilerinin tek başlarına muzaffer çıkacaklarına inanmamalıdır. Suriyelilerin başka Suriyelilerin üzerine zafer kazanmaları olamaz. Zafer Suriyelilerin kendilerinden gelecektir.
Hain?
Partisi Suriye Ulusal Sosyal Partisi ile bağımsız halk muhalefetinden yana tavır aldıktan sonra Beşar Esad yönetimi ile müzakere ederek, hükümete katılan Ali Haydar, kendisine hain denmesine şaşırıyor. Çünkü aynı zamanda rejime dönük eleştirilerini sürdürüyor ve çatışmalarda tek taraflı olarak muhalefetin suçlanamayacağını belirtiyor. Üstelik Ali Haydar’ın oğlu yakın zamanda öldürüldü ve failler henüz net olmamakla birlikte rejim de bu cinayetten suçlanıyor. “Nasıl olur da hem beni ihanetle suçlarlar ve aynı zamanda rejimi benim oğlumu öldürmekle suçlarlar?” diye soruyor. Oğlu İsmail’in suikastının araştırması sonuçlanmadan karara varmak istemiyor. Ancak bu operasyonun, öldürüleceklerin listesini yapan bölgedeki bir ülkenin kontrolü altında olduğuna inanıyor. Oğlu da bu listede yer alanlardan birisiydi.
[Al Akhbar’daki İngilizcesinden Mehmet Bayram tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]