Krizin her geçen gün derinleştiği Suriye’de Kürt güçleri, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde yönetimleri bir bir ele geçirmeye başladı 18 Temmuz’da Şam’daki Ulusal Güvenlik Konseyi binasına düzenlenen saldırıda Savunma Bakanı Davud Raciha, yardımcısı Asıf Şevket, Kriz Masası Başkanı General Hasan Türkmani ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Hişam Bahtiyar’ın ölümünün ardından Suriye’de kriz derinleşiyor. Suriye’deki çatışma sürecinde […]
Krizin her geçen gün derinleştiği Suriye’de Kürt güçleri, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde yönetimleri bir bir ele geçirmeye başladı
18 Temmuz’da Şam’daki Ulusal Güvenlik Konseyi binasına düzenlenen saldırıda Savunma Bakanı Davud Raciha, yardımcısı Asıf Şevket, Kriz Masası Başkanı General Hasan Türkmani ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Hişam Bahtiyar’ın ölümünün ardından Suriye’de kriz derinleşiyor. Suriye’deki çatışma sürecinde birlikte hareket etme kararı alan Kürt güçleri, Suriye Kürdistanı’ndaki kentlerin kontrolünü ele geçirerek kendi yönetimlerini kurmaya başladı.
19 Temmuz’da Halep’e bağlı Kobani’de (Ayn el-Arab) yönetime el koyan Kürt güçleri, Araban Nahiyesi hariç bütün yerleşim birimlerinde güvenliklerini 2011 yılında kurulan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile sağlayacaklarını açıkladı. Yönetime el koyma sırasında hiçbir çatışma çıkmadığı da öğrenildi.
Kürt güçleri, Kobani’nin ardından 20 Temmuz’da da merkez nüfusu 80 bine ulaşan Afrin kentinin ve Cenderis ilçesinin YPG ve halk tarafından işgal edildiğini, devlet dairelerinde kontrolün devralınması sırasında herhangi bir çatışmanın çıkmadığını açıkladı. Kürt kaynakların açıklamalarında, çeşitli “ültimatomlarla” çatışmasız bir biçimde kurumların ele geçirildiği belirtildi. Reyhanlı ve Kilis arasındaki kritik bölgede kalan Afrin kenti, PKK gerillalarının Antakya hattına geçiş güzergâhı olduğu gibi, Özgür Suriye Ordusu’nun da Türkiye’den Suriye’ye geçiş hatlarından birisi.
Gelişmeler bununla da sınırlı kalmadı. Nusaybin sınırına yakın Kamışlı’ya bağlı Amüde ilçesinde de yönetime el koyma girişiminin başladığı ve hükümet binasının ele geçirildiği, ancak emniyet müdürlüğü ile nüfus idaresinin hala alınamadığı belirtildi. Sırada Cizre sınırına yakın Derik kasabasının olduğu haberleri geldi. Kamışlı kenti ile bütün iletişimin koptuğu, dün geceden itibaren hükümet güçleri ile çatışmaların yaşandığı Kürt kaynaklarının bildirdiği haberler arasında.
Kürtler Esad’ın gündeminde olmadı
Esad rejiminin yeni anayasasında Kürt halkına yönelik herhangi bir söz sarf edilmemesi, rejimin zor zamanlarında Kürt politikasında demokratikleşmenin gerçekleştirilememesi, PYD’nin hem Esad yönetiminden hem de SUK’tan uzak durmasına yol açtı. Kürt hareketi içerisindeki ana aktör olan ve Kürt kentlerinde yönetime el koyan PYD, Kürt halkının haklarının kim tarafından ve nasıl garanti altına alınacağı meselesi ile ilgilendiğini, bunun yolunun esas olarak Kürt halkının kendi öz yönetim ve savunma organlarının yaratılması olarak belirlediğini açıklamıştı. Esad rejiminin zaaflarından ve sıkışmışlığından yararlanan PYD, Afrin, Kobani gibi yerleşimlerde fiilen etki ve kontrole sahipti. Böylece de Esad rejimi ile arasında bir denge oluşturmuştu.
Suriye’deki Kürt muhalefetini KUK ile kendi kontrolü altına almak isteyen Barzani, daha önce PYD’yi eleştirmekte ve Kürt halkının çoğunluğunu KUK’un temsil ettiğini söylemekteydi. Barzani, Suriye’deki sürecin kendi hamiliğinde gitmesi için PYD’nin de içinde bulunduğu yeni oluşumu elinin altında tutmak istemekteydi.
Kürt örgütleri birleşmişti
PKK çizgisindeki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) de içinde olduğu bölgenin en kitlesel ve etkili gücü Halk Meclisi ile 16 Kürt örgütünden oluşan Kürt Ulusal Konseyi (KUK), 9-10 Temmuz tarihlerinde Erbil’de yapılan görüşmelerin ardından güçlerini ortaklaştırma kararı almışlardı.
Bu örgütler Erbil’de Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin arabuluculuğuyla bir anlaşma imzaladılar. Yedi maddelik “Erbil anlaşması” ile “Yüksek Kürt Konseyi” oluşturulmasına tüm komitelerin 5+5 katılım esasına dayalı olmasına, yine aynı katılım esasına dayalı 3 uzman komitenin Ulusal ve Dış İlişkiler Komitesi, Kamu Hizmetleri Komitesi, Güvenlik Komitesi ve bu komitelerin tüm il, ilçe ve köylerdeki şubelerinin kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu gelişme Suriye Kürtleri açısından önemli bir dönüm noktası olmuştu. KUK, Barzani’nin ve Türkiye’nin zorlamasıyla uzun süre emperyalistlerin ve gerici Arap rejimlerinin güdümündeki Suriye Ulusal Konseyi (SUK) içinde yer almak ve Kürt halkının çıkarlarını bu konsey içinde temsil etmek gibi bir çizgi izlemişti. Ancak gerek Türkiye’nin baskıları, gerek SUK’un gerici tutumundan dolayı, Kürtlerin SUK’la ilişkisi hep gelgitli oldu. Mısır’ın başkenti Kahire’de Suriyeli bütün muhaliflerin birleştirilmesi amacıyla 4 Temmuz’da düzenlenen konferansta, Kürtlerin halk olarak tanınması ve haklarının garanti altına alınmasını içeren önerge reddedilince KUK, SUK’la bir yere varamayacağını net olarak anlamış oldu.
Yanıt arayan sorular
Kürtlerin bulundukları kentlerin yönetimlerini ele geçirme atağının, Suriye Milli Güvenlik Konseyi’nin Şam merkezinde bombalanmasından bir gün sonrasına gelmiş olması, Kürt güçlerinin de Esad sonrası döneme hazırlandığının bir göstergesi. PYD’nin kurduğu yönetimler, Türkiye için de “Kürt sorununun iç sorun olmaktan çıkması” anlamına geliyor.
PKK’ya bol miktarda militan kazandıran Suriye Kürdistanı ve Kürt kentlerinin PYD-YPG (PKK)’nin eline geçmeye başlaması ile AKP iktidarı, kendisi açısından ölümcül olan bu gelişmeler karşısında nasıl bir tutum alacak. Suriye’ye girip Kürtlerle mi savaşacak? Yoksa bu işi Özgür Suriye Ordusu’na mı havale edecek?
Esad rejiminin devrilmesinin biraz daha uzadığı ve bu dengenin sürdüğü koşullarda Kürtlerin kendi konumlarını daha da güçlendirdiği bir sonuç ortaya çıkmaz mı?
Barzani’nin PYD ile KUK arasında yaptığı şey sadece bir arabuluculuk hizmeti midir?
“Erbil Anlaşması”ndan sonra açıklanan ortak bildiride, anlaşmanın imzalanmasından sonra 2 hafta içinde söz konusu komitelerin kurulması gerektiği vurgulanıyordu. Bu kadar kısa zamanda yirmiye yakın örgütün birlik organizasyonunu tamamladıklarını söylemek güç. Öyleyse bu atak esas olarak PYD-YPG güçlerinden mi geldi?
Kürt yerleşim birimlerinde önemli bir askeri güç bulundurmayan Esad rejimi, Kürtlerin kendi kentlerini yönetme ataklarına nasıl karşılık verecek? Suriye rejimi ölüm kalım savaşı verdiği bugünlerde bir de Kürt cephesi açmaya cüret edebilecek mi?
Sendika.Org