İnsanların ve hayvanların en ilkel öğrenme metodu olan “şartlı refleks” yüzünden Ankara Polisi artık Kolektifçileri gördükleri yerde gözaltına alma refleksi kazanmış bulunuyor. Ankara Polisi(özel olarak Güvenlik Şube) uzun süredir, maaşlarını haketmek için Kolektif üyelerini gözaltına alıyorlar. Çeşitli gerekçelerle gerçekleştirilen keyfi gözaltıların sonunda açılan davaların sonunun beraatle bitmesi veya dava dahi açılmaması ise bu tür yakalamaların […]
İnsanların ve hayvanların en ilkel öğrenme metodu olan “şartlı refleks” yüzünden Ankara Polisi artık Kolektifçileri gördükleri yerde gözaltına alma refleksi kazanmış bulunuyor.
Ankara Polisi(özel olarak Güvenlik Şube) uzun süredir, maaşlarını haketmek için Kolektif üyelerini gözaltına alıyorlar. Çeşitli gerekçelerle gerçekleştirilen keyfi gözaltıların sonunda açılan davaların sonunun beraatle bitmesi veya dava dahi açılmaması ise bu tür yakalamaların genelde “önleme yakalaması” olduğu anlamına geliyor :
” Önleme yakalaması ; polis vazife ve salahiyet kanununda düzenleme alanı bulan, bir suçun işlenmiş olması şartına dayanmayan, daha çok kamu düzeninin korunması için başvurulan bir korunma tedbiridir . Kamu emniyeti ve kamu düzeninin korunması için gerekli olan hallerde, suç işlenmiş olmasa bile, jandarma veya polis , muhafaza altına alma gibi, özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte tedbirler alabilir.” (CMK Md.90/1)
Ankara Polisi genelde bir siyasetçi/bakan/patron ve son günlerde Melih Gökçek halkın bulunduğu alanlarda boy gösterdiğinde çevrede güvenlik önlemleri alarak “sakıncalı” bulduğu insanları uzak tutma vazifesini üstleniyor, tepkili olan topluluğu çevik kuvvet ekipleri aracılığı ile tepki duyulan arasında set olarak ve araya “makul” bir mesafe koyarak protesto edilmesini engelliyor. Ancak genelde bu önlemler başarılı olamayıp, üniversitelilerin farklı yöntemlerle etkili eylemler yapması sonucunda gözaltı işlemi gerçekleşiyor.
Özetle:
Bakan/Siyasetçi/Patron gelir -> Kolektifçiler gelir -> Protesto -> Gözaltı
Ancak 5 Haziran 2012 tarihinde Öğrenci Kolektifleri üyesi bir kadının gerekçe gösterilmeden gözaltına alınması bu döngüye uymuyor. Herhangi bir protesto niyeti olmayan, Melih Gökçek’in o caddede olduğundan dahi habersiz bir arkadaşımız apar topar gözaltına alınıyor ardından serbest bırakılıyor. Gösteri Kanunu’na Muhalefet iddiası ile işlem yapılmaya çalışılsa da ortada bir gösteri de olmadığından yakalama işlemi yaklaşık 45 dakika sürüyor. Süreç şöyle işliyor :
Melih Gökçek gelir -> Kolektifçi gelir -> Gözaltı
Peki Ankara Polisi’nin ortada fol yok “yumurta” yokken gözaltı yapmasının sebebi ne olabilir?
İşte burada pozitif bilimler yardımımıza yetişiyor:
Şartlı refleksi keşfeden İvan Pavlov’dur :
Pavlov laboratuvarda mide üzerine bir çalışma yaparken bir şeyi farketmiştir. Köpek daha et verilmeden önce ayak seslerini duyduğunda salya akıtmaya başlamıştır. Bu olaydan sonra Pavlov çalışmalarını bu yöne doğru geliştirmiştir.
Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı klasik koşullanma deneyleri ünlüdür. Köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır. Fakat köpek tepki vermez. Sonradan et verilir. Köpeğin salyaları akar. Sonra et ile birlikte zil çalınır. Daha sonra et verilmediği halde zil çalındığında köpeğin ağzının suyunun aktığı görülür. Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur.
Tepkisel koşullanmanın dört temel kavramı vardır.
1.Koşulsuz uyarıcı: Köpek için et’tir.
2.Koşulsuz tepki: Köpek için eti görünce ağzının sulanmasıdır.
3.Koşullu uyarıcı: Köpek için zil sesi.
4.Koşullu tepki: Koşullu uyarıcıya verilen tepkidir. Köpek için salyadır.
Olayımız üzerinde ;
1.Koşulsuz Uyarıcı : Polis İçin Protesto’dur
2.Koşulsuz Tepki : Polis İçin Protesto görünce gözlatı işlemi yapmasıdır.
3.Koşullu Uyarıcı : Polis için Kolektifçilerin görülmesidir.
4.Koşullu Tepki : Kolektifçilere verilen tepkidir. Polis için gözaltıdır.
İnsanların ve hayvanların en ilkel öğrenme metodu olan “şartlı refleks” yüzünden Ankara Polisi artık Kolektifçileri gördükleri yerde gözaltına alma refleksi kazanmış bulunuyor. Hepimize hayırlı uğurlu olsun!