CHP, Kürt sahnesine çıkıyor. Biraz gecikmiş olarak… Ama olsun, güç olmasın da varsın geç olsun… Kürt meselesinin çözümüne dönük Meclis bünyesinde “Toplumsal Mutabakat Komisyonu” kurulsun, ona bağlı olarak çalışacak bir de Meclis dışında “Akil İnsanlar Grubu” oluşturulsun, diye milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e bir öneri verdiler. Aynı çerçevede Kılıçdaroğlu, RTE’den […]
CHP, Kürt sahnesine çıkıyor. Biraz gecikmiş olarak… Ama olsun, güç olmasın da varsın geç olsun… Kürt meselesinin çözümüne dönük Meclis bünyesinde “Toplumsal Mutabakat Komisyonu” kurulsun, ona bağlı olarak çalışacak bir de Meclis dışında “Akil İnsanlar Grubu” oluşturulsun, diye milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e bir öneri verdiler. Aynı çerçevede Kılıçdaroğlu, RTE’den randevu istedi. Karşılıklı atışmalardan sonra 6 Haziran Çarşamba günü buluşmaya karar verildi. Şimdi merak edilen şu; CHP önerisi iktidar partisinde karşılık bulacak mı? Tasarlanan kurulların oluşturulmasına yanaşacak mı?
“Güç bende artık!” diye her şeye muktedir havası basan RTE iktidarının Kürt sorununda son 1 yıldır izlediği güvenlikçi, şiddet yöntemi malum: KCK operasyonları sürüyor, gözaltılar, tutuklamalar dur durak bilmedi. 1 Haziran tarihli yazımda grafikleri verdim; Adalet Bakanlığı, “terör” tanımına soktuğu içeridekilerin sayısının 9 bine yaklaştığını bildiriyor. Bunların 6 bin dolayındakilerin KCK sanıkları olduğu tahmin ediliyor. Geri kalanlarının çoğu Ergenekon, Balyoz vb. dava sanıkları. Aynı istatistiklerden “içeridekilerin” yüzde 60’ının “tutuklu” olarak alıkonulduklarını anlıyoruz. Bunlar arasında Büşra Ersanlı, Deniz Zarakolu gibi bilim insanları, birçok gazeteci, yazar, belediye başkanı, seçilmiş parti yöneticileri, öğrenciler de var. AKP’nin Kürt siyasetine dönük siyasi kırımı bitmek bilmiyor.
Özetle, AKP iktidarı, KCK operasyonları ile “ova siyaseti”ne de alan bırakmıyor. Bunlar konuşulmadan bu “politik kıyım” yaklaşımına son verilmeden CHP-AKP zirvesinden elle tutulur ne çıkabilir ki?
CHP de, BDP de, bunu yapabilecekken, bugüne kadar hiç yapmadılar. Hem CHP yönetimine hem BDP yönetimine bunu neden denemediklerini sorduğumda, müthiş bir iletişimsizlik olduğunu öğrendim. Ama neden? Soruma bugüne kadar hiçbir doyurucu yanıt bulamadım. Oysa bugüne kadar yapılmayanı yapmak mümkün ve gerekli. Bu sorumluluktan kaçmamalılar. En azından nerede birleşip nerede ayrıldıklarını iki partinin de seçmenleri bilmek durumunda. Bu saatten sonra hiç olmasa CHP ile BDP arasında, bugüne kadar gerçekleşmeyen buluşma gerçekleşmeli, CHP çıktığı sahneyi çözüm üretmeden terk etmemelidir.
CHP, Kürt sorununda sahne almakla önemli bir adım atmıştır. Bu cesaretini, diğer konularda da sahne alarak sürdürmeli, gündeme sürüklenen değil, gündem belirleyen parti olmalıdır.