Bu yazının konusu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü’nün iki aylık süreli yayını olan Eksiyirmidört dergisinin son iki haftada başına gelenler üzerinden, Bilgi Üniversitesi’nin yaşadığı dönüşüm, şirketleşme ve bu şirketleşme süreci içerisindeki ehlileştirme ve tasfiye yöntemlerine dair öğrenci gözüyle birkaç söz söylemektir. Esra Arsan’ın, Yeni Akit “haberinin” hemen ardından BİLGİ’den uzaklaştırıldığının ilanıyla paralel ve […]
Bu yazının konusu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü’nün iki aylık süreli yayını olan Eksiyirmidört dergisinin son iki haftada başına gelenler üzerinden, Bilgi Üniversitesi’nin yaşadığı dönüşüm, şirketleşme ve bu şirketleşme süreci içerisindeki ehlileştirme ve tasfiye yöntemlerine dair öğrenci gözüyle birkaç söz söylemektir.
Esra Arsan’ın, Yeni Akit “haberinin” hemen ardından BİLGİ’den uzaklaştırıldığının ilanıyla paralel ve iç içe ilerleyen bu süreç, BİLGİ’de uzun zamandır aşina olduğumuz değişimin, ehlileştirme operasyonlarının ve pervasızca alınan kararların hangi minvalde olduğuna dair önemli ip uçlarını içinde barındırıyor olabilir.
Konunun daha net anlaşılması için öncelikle Eksiyirmidört dergisine dair birkaç cümle etmekte fayda vardır.
Eksiyirmidört, Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin iki ayda bir çıkardığı bir haber dergisi. Esra Arsan’ın Bilgi Üniversitesi Medya Bölüm Koordinatörü olduğu dönemde çıkartılmaya başlanan dergi, birinci yılını geçtiğimiz mart ayında Bilgi’de PRESS filmini göstererek kutladı. Dergi ekibindeki öğrenciler tarafından alınan kararla, ilk sayısından son sayısına dek sponsorsuz ve reklamsız olarak basılan dergi, İletişim Fakültesi’nin dergiye ayırdığı bütçeden fonlanıyordu. Bu bütçe meselesine sonra tekrardan döneceğiz; fakat öncesinde konunun, yani Bilgi’nin şirketleşme ve şirketleşirken de ehlileşme/ehlileştirme sürecinin daha iyi anlaşılması açısından Eksiyirmidört bahsine devam etmek gerekiyor. Eksiymidört ekibi, derginin ilk editoryalinde kendilerini şöyle tanıtmış:
“24 yaş altı bir kitleyiz, kendimize göre mesele edindiğimiz şeyler var. Bu meseleler hakkında konuşmaktan, tartışmaktan öte ne yapabiliriz, diye düşündük; “yazmak iyi olur” dedik. Haftanın belli günlerinde bir araya geliyor ve “mesele edindiklerimizi” masaya yatırıyoruz. … kendimizi küçümsemeyelim, aslında hakikaten gazetecilik yapmak gibi bir meselemiz var.”
Editoryalin devamında Eksiyirmidört ekibi, ekip-içi kolektif çalışma ilkesinden, ‘mesele’ edindiği konularda ana-akım medyanın ürettiği -ve yeniden ürettiği- nefret söylemlerinin dışında kalacağından; LGBTT bireylerden Kürt Sorununa, kudreti yettiğince tüm meselelere dair söz söyleyeceğinden ve ‘mesele edindiği’ mevzular üzerine yazı yazmaktan ve haber yapmaktan çekinmeyeceğinden bahsediyor. Eksiyirmidört’ün şimdiye kadar çıkardığı yedi sayı göz önünde bulundurulduğunda, derginin üstlendiği tüm sorumlulukların altından rahatlıkla kalktığı söylenebilir. Yine derginin başarısı, iki ayda bir 1500 adet basılan derginin tüm kampüslerde dağıtılır dağıtılmaz tükenmesinden ve geçen bir sene içerisinde derginin aldığı ödüllerden de ölçülebilir. Ek olarak, Eksiyirmidört, tüm alternatif duruş ve keskin söylemine rağmen, BİLGİ üniversitesi yönetimi tarafından arzulanan ve sermayeye içkin bir şekilde ‘özenle’ örgütlenen sosyal ortamında dahi bir çekim merkezi haline gelmiştir.
Eksiyirmidört bağlamında konuyu açmamın nedeni, derginin, Bilgi Üniversitesi’nin yeni misyonu ve şirketleşme düsturu içerisinde pek de yeri olmadığına dair tipik ve belki de son örnek olmasıdır. Bu yüzden olsa gerek ortada henüz ne ANF röportajı ne de Yeni Akit haberi varken dergi ekibi “bir sabah uyandıklarında” derginin bütçesinin kesildiğini/bittiğini/daraltıldığını öğrenmiştir. Peki o zaman,
Soru 1-) Eksiyirmidört’ün önünü ne kesmiştir?
a) Bologna Süreci
b) Laureate Education, Inc.
c) İletişim Fakültesinin ‘biten’ bütçesi
d)’Verimlilik politikaları’
e) Hepsi
Cevap “e” seçeneğidir. “c” ve “d” seçenekleriyle doğrudan ilgili olan “a” ve “b” seçeneklerini anlatmak başka ve daha detaylı bir yazının konusudur. Konuyu çok dağıtmamak adına şimdilik “c” ve “d” seçeneklerini açmayı tercih ediyorum.
İletişim fakültesi hocalarından duruma dair, “Eksiyirmidört’ü çok önemsiyoruz, dergi kapanmayacak” vb. gibi açıklamalar gelse de, geçen süreç içerisinde somut olarak Eksiyirmidört’ü sahiplenen birkaç isim dışında kimse olmamıştır.
Halil Nalçaoğlu’yla derginin geleceği hakkında yapılan görüşmeler sırasında, öğrencilerin reklamsız ve sponsorsuz çıkarmakta direndikleri dergi için Nalçaoğlu “pazarlanacak bir mal” olarak nitelendirdiği Eksiyirmidört’e dair görüşlerini ifade etmiş, Logitech ve Apple gibi firmaların dergiye reklam verebileceğini söylemiş; aksi haldeki tüm durumların -artık bütçe olmadığı için- derginin intiharı olacağını vurgulamıştır. Eksiyirmidört’ten bir arkadaşımızın yönelttiği “Peki Apple’dan reklam alırken, Apple’da ölen işçileri yaz(a)mayacak mıyız?” sorusu üzerine Nalçaoğlu’nun yaptığı “O kadar da önemli değilsiniz, Apple’da ölen işçileri de görmeyiverin” gibi açıklamalar -talihsiz olmasının ötesinde- üniversitenin ve yönetimin perspektifini temsil etmesi bakımından önemlidir.
Yapılan görüşmeler sonrası derginin geleceğine dair tamamen muğlak bir durum oluşmuşken, Eksiyirmidört’ün bütçe bahanesiyle bitirileceğinin ilanının hemen ardından, Esra Arsan’ın okuldan uzaklaştırılması gündeme oturmuştur. Eksiyirmidört’ün bitirilmesi ve Esra Arsan’ın tasfiyesini beraber içeren bu süreç içerisinde ikinci soru zihinlerde belirir:
Soru 2-) Esra Arsan’ın önünü ne kesmiştir?
a) Halil Nalçaoğlu
b) ‘Verimlilik politikaları’
c) (Bir katalizör olarak) Yeni Akit
d) LaureateEducation, Inc.
e) Hepsi
Cevap yine malumken, hepsi iç içe geçmiş bu seçenekler içerisinde, hangi seçenek inkâr edilirse edilsin, inkâr edilen seçenek, diğer seçeneklerden soyutlanamaz. Zira, Eksiyirmidört meselesinde olduğu gibi tüm seçenekler birbirini tamamlamaktadır. Muhalif ve alternatif söylemin tasfiyesi, daha ‘verimli’ bir şirketleşme süreci ve üniversitenin ehli imajının tahsisi için olmazsa olmaz süreçlerdir. Laureate Education, Inc ile üniversitede hali hazırda işleyen bir süreç zaten vardır. Bu şirketleşme süreci içerisine Halil Nalçaoğlu gibi yürütücüler devreye girmiş, ‘verimlilik politikaları’ gündeme gelmiş, dışarıdan da Yeni Akit gibi katalizör, işgüzar kurumlar da kendilerine biçtikleri rolü beklenenden üstün performansla sergilemiştir. Nihayetinde, Esra Arsan’ın okuldan uzaklaştırıldığı ilan edilmiş, BİLGİ bünyesinde “a”, “b”, “c”, ve “d” gibi seçeneklere uymayan tüm öznelerin üzerine de bir güzel korku salınmıştır. İşten çıkarma ilanı sonrası BİLGİ’de, Esra Arsan için yapılan eylemde birkaç hoca bulunmasına rağmen, hocaların çoğunun bu denli suskun olması, bu bağlamda “anlaşılabilir.”
Bir ek: Biraz da matematik
Alternatif ve özgür basın geleneğini örnek alan, reklamsız ve sponsorsuz Eksiyirmidört’ün yıllık maliyeti üniversiteye yaklaşık 20 milyarken; Esra Arsan’sız, muhtemel Timeout ya da Vouge tarzı bir dergiyi örnek alacak olan yeni fakülte yayını gereken öğrenciler bulunup çıkartılabilir, -ve yeni yayın Eksiyirmidört repütasyonuna ulaşabilirse- reklam gelirleriyle üniversiteye epey bir para kazandırabilirdi. Yani, şirket açısından Esra Arsan’ın tasfiyesiyle vurulması planlanan kuşlara bunlar da eklenebilirdi.
Öte yandan, Esra Arsan’ın okuldan kovulduğunun ilanı ardından BİLGİ’de yaşanan süreç, öğrencilerin eylemlilikleri ve basından gelen tepkiler sonrası yönetim PR’dan ne kadar kaybettiklerinin ölçüsünü de muhakkak hesaba katmış olmalı.
Zira, eylem sırasında rektörlük genel sekreterinin yaptığı “karardan geri dönüş yok” çıkışı bugün hükümsüzdür ve bu yazının yazıldığı sıralarda, Esra Arsan için yapılan eylemlerin bir sonucu olarak, üniversite yönetimi Eksiyirmidört için bütçe sıkıntısı olmayacağını ve Esra Arsan’ın Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde işine devam edeceğini ilan etmiştir.
Dayanışmayla!
(Not: Öğrenci eylemi öncesinde, sırasında ve sonrasında Bilgi Sosyal-İş sendikası sürece destek vermiş, yönetime yollanan bir yazıyla Esra Arsan’a sahip çıkmış; ek olarak, öğrencilerin eylemine destek çağrısı yapmış, eyleme sendika yönetici ve çalışanları da katılmış ve süreçte etkin bir rol oynamıştır.)
Dipnotlar
1. Üniversite, her ne kadar Arsan’ın kovulma gerekçesinin Yeni Akit haberiyle ilgisi olmadığını ‘verimlilik’ gibi bahanelerle beraber söylese de; gerekçe ne olursa olsun pratikte Arsan’ın okuldan kovulması Yeni Akit haberinin ardından olmuştur.
2. Eksiyirmidört dergisinin ilk editoryali ve eski sayılarına ulaşmak için: http://www.eksiyirmidort.net/eski-sayilar/
3. Bkz: ‘Hepimiz BİLGİliyiz’ videoları. Bilgi’nin üniversite adaylarını ‘kapmak’ amacıyla çekilen bu tanıtım videoları BİLGİ’de arzulanan üniversite ortamın örgütlenmesi ve düzenlenmesi bağlamında önemli ip uçları içeriyor. Linkteki videoda senaryoya göre İİBF’de okuyan ve Santral kütüphanesinin masalarında şarkılar eşliğinde yürüyen özgüveni pek yüksek öğrencimiz üzerinde yürüdüğü kütüphane masasının sonunda acar bir girişimci olmuş gibi: http://www.youtube.com/watch?v=rhvsPeE1EMs
4. Yeni Akit gazetesi 03.06.2012 tarihli yayınında “… ifşa ettiğimiz Doç. Dr. Esra Arsan’ın Bilgi Üniversitesi’ndeki görevine sözleşmesi yenilenmeyerek son verildi” haberiyle ‘başarısını’ kutlamıştır.