Uludere katliamına yol açan istihbaratın kaynağının ABD predatorlarına mı Türkiye’nin Heron’larına mı ait olduğu tartışması Başbakanın açıklaması ile uluslararası siyaset stratejisi konusuna dönüştü. Bu vesile ile konuşanlar ve kalem oynatanlar katliamın üstünü örtmeye başladı Wall Street Journal’ın (WSJ) Uludere katliamına yol açan istihbaratın ABD kaynaklı olduğu yönündeki haberinin ardından başlayan tartışma Başbakan’ın Bulgaristan’dan yaptığı açıklama […]
Uludere katliamına yol açan istihbaratın kaynağının ABD predatorlarına mı Türkiye’nin Heron’larına mı ait olduğu tartışması Başbakanın açıklaması ile uluslararası siyaset stratejisi konusuna dönüştü. Bu vesile ile konuşanlar ve kalem oynatanlar katliamın üstünü örtmeye başladı
Wall Street Journal’ın (WSJ) Uludere katliamına yol açan istihbaratın ABD kaynaklı olduğu yönündeki haberinin ardından başlayan tartışma Başbakan’ın Bulgaristan’dan yaptığı açıklama ile uluslararası siyaset stratejisinin bir unsuruna dönüştü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün (18 Mayıs) sabahı Muğla’da yaptığı bir konuşmada Uludere istihbaratına ilişkin gelişmeleri ve Genelkurmay’ın açıklamasını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Genelkurmay açıklama yapıyor. Genelkurmay mı bu ülkeyi yönetiyor? Bu ülkenin Milli Savunma Bakanı yok mu, bu ülkenin Başbakanı yok mu? Bu hükümetin sözcüsü yok mu? Genelkurmaya topu atmışlar ‘sen açıklama yap’. O açıklama yapıyor, arkadan Amerika’dan yalanlama geliyor. Nasıl bir devlet bu, nasıl bir yönetim bu, bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum”
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı üzerine Bulgaristan’da bulunan Erdoğan genelkurmay açıklamasını teyit edip CHP’ye çatan bir açıklama yaptı. Erdoğan, WSJ’ın haberini, ABD seçimlerine ve mevcut ABD yönetimini zora düşürme çabasına bağladı. Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklaması şöyleydi: “Şu anda Amerika’daki seçimlerde mevcut iktidarı zora düşürme gayretinde olan yayın politikasını, gazete kendisine gaye edinmişse onu bilemem. Ben bu haberi, mevcut hükümeti zora düşürme gayreti olarak görüyorum. Zira silahlı kuvvetlerimizin de açıkladığı gibi kendi insansız hava araçlarımızla hareket ederek bu adım atılmıştır. Şu anda gerek idari gerekse adli yargıda süreç devam etmektedir. Konuyla ilgili başka söyleyeceğimiz herhangi bir şey söz konusu değildir.
Genelkurmay Başkanımız kendi alanına giren konunun cevabını vermiştir. Ben Türkiye’yi ana muhalefet partisi CHP’nin idare etmediğini çok iyi biliyorum. İnsansız hava araçları direkt olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emrinde hareket ederler.”
Erdoğan’ın açıklaması WSJ’ın Uludere haberini bir iç sorun olarak tartışmak yerine dış siyaset gündemi haline getirdi. Uludere katliamında istihbarat akışı ve sonrasında hava operasyonu kararını veren sorumluların araştırılması yerine ABD seçimlerine endeksli bir strateji taktik tartışmasına dönüştürülmesi olayın katliam boyutunu gölgede bıraktı.
Türkiye’deki çeşitli köşe yazarları da bu vesile ile kaleme aldıkları yazılarında katliamı aklama çabasına girişti. Fikret Bila ve Taha Akyol bugün yazdıkları yazılarında TSK’nın geçmiş baskınlarda PKK’lileri kaçakçı zannederek vurmadığı için baskı altında kaldığını savundular, Uludere’yi ABD’nin benzer katliamlarını anımsatarak mazur göstermek ve katledilen köylüleri “kaçakçı” diye anarak suçlulaştırma yoluna gittiler.
Bila: “Hata ama bu hatayı sadece biz yapmıyoruz”
Milliyet’ten Fikret Bila bugün yayımlanan Predator 3 saat 4 dakika sonra geldi yazısında katliamın nasıl yapıldığına dair önemli teknik bilgileri paylaştı. Genelkurmay’ın Meclis’te kurulan Uludere komisyonuna sunduğu rapora dayanarak bilgi veren Bila, istihbarat bilgisinin TSK’ya ait Heron’lar tarafından sağlandığını ispatlamaya çalıştı.
Bu yazıda asıl öne çıkansa Bila’nın bu bilgileri verirken bir yandan da katliamı aklayacak argümanlar sunması. Yazısında Uludere’nin bir “hata” olduğunu tekrarlayan Bila, bu hataya yol açan psikolojik gerekçeler olduğunu belirterek geçmişte Aktütün, Hantepe ve Gediktepe karakollarına baskınlarda PKK’lilerin fark edildiği halde kaçakçı zannederek vurulmadığı için yaşandığını bunun da TSK üzerine baskı oluşturduğunu iddia etti.
Bila yazısında “hata” olarak nitelediği katliamlar konusunda savaş teknolojilerini aklamayı da ihmal etmedi. Yaşamını yitiren vatandaşlar için tazminat ödenmesini olayın bir hata olduğunun kabullenilmesine kanıt olarak sunan Fikret Bila, “Bu tür hatalar sadece TSK’nın yaptığı tür hatalar değil. ABD ordusu da benzeri birçok hata yaptı. Nitekim ABD’liler hata ile Pakistan askerlerinden oluşan konvoyu vurdular. Irak’ta, Afganistan’da benzeri hatalar yaptılar. Libya’da Kaddafi muhalifi bir konvoy, Kaddafi yanlısı grup sanılarak vuruldu” hatırlatması yaparak uluslararası katliamları Türkiye’dekini haklılaştırmak için sıraladı.
Akyol, ‘kaçakçılar’, ‘teröristler’ ve ABD’nin de hatalar var
Uludere istihbaratı tartışmalarına Hürriyet’ten Taha Akyol da Teröristi çoban, kaçakçıyı terörist zannetmek yazısıyla katıldı. Akyol, Uludere köylülerinden kaçakçı diye bahsederek katledilenleri suçlulaştırarak başladığı yazısında daha önceki baskınlarda TSK’ya kaçakçı zannettiği PKK’lileri vurmadığı için yüklenildiğini hatırlatarak hava operasyonu kararını akladı. Askeri teknolojilere rağmen ‘hata’ yapılabildiğini söyleyerek ABD’nin Taliban zannedere Pakistanlı askerleri vurduğunu hatırlattı. Akyol tıpkı Bila gibi yazısında TSK’nın geçmişte maruz kaldığı basınç nedeniyle “hata” yaptığını savunarak katliamı aklarken bir yandan da TSK’nın yaptığını, dünyadaki benzer “operasyon hatalarını” hatırlatarak mazur gösterme yoluna gitti.
Uludere katliamının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hava operasyonu kararını veren ve katliamda sorumluluğu bulunan isimlerin aydınlatılmaması, TBMM’de kurulan Uludere Komisyonu’nun araştırmasını tamamlayamaması katliamın Erdoğan’ın “”Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz” açıklamalarının boşa çıktığını gösteriyor. İstihbarat kaynağının kim olduğunun odağında yerleşmesi ile katliamın aklanması ve kanıksatılmasını sağlayacak yazıların kaleme alınması da tesadüf değil.
Sendika.Org