İnşaat, AKP’yi tanımlayan bir sektör. On yıllık iktidarları, hatta belediyecilik yıllarını da katarsanız, 15 yıllık icraatları inşaatlarla dolu. TOKİ eski Başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, geride kalan 10 yılda 500 bini kamu, 4,5 milyonu özel sektör eliyle olmak üzere, 5 milyon konut yapıldığını söylüyor. Doğrudur da. Geriye baktığınızda yeni açılmış büyük, akılda […]
İnşaat, AKP’yi tanımlayan bir sektör. On yıllık iktidarları, hatta belediyecilik yıllarını da katarsanız, 15 yıllık icraatları inşaatlarla dolu. TOKİ eski Başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, geride kalan 10 yılda 500 bini kamu, 4,5 milyonu özel sektör eliyle olmak üzere, 5 milyon konut yapıldığını söylüyor. Doğrudur da. Geriye baktığınızda yeni açılmış büyük, akılda yer edecek doğru dürüst bir sanayi tesisinden söz edemezsiniz ama, çoğu İstanbul gibi kent rantı emsalsiz bir metropolde olmak üzere, onlarca gökdelenden, AVM’den, villa sitesinden, TOKİ mamulü birbirinin kopyası binlerce beton yığınından, otel inşaatından söz edebilirsiniz rahatlıkla. Salt konut-ofis, residans, otel filan değil…Bakın kamu yatırımlarına; kamu sanayi yatırımı, kamu enerji yatırımı yoktur ama kamu eliyle duble yollar, hava meydanları, kamu binaları, kamu eliyle kentsel altyapı inşaatları, viyadükler, tüneller,alt geçit-üst geçitlerden yüzlerce örnek vardır.
İnşaat, AKP’nin dayandığı sermaye kesimini de ifade ediyor. İrili ufaklı muhafazakar müteahhitlerin, onların taşeronlarının partisidir AKP desek, yanlış söylemiş olmayız. Özellikle büyüme, işgücü gibi göstergelerde sadece “inşaat”a bakarsanız, bu tezi doğrulayan dolgun sayılar çıkmaz. Ama inşaata, lokomotif sektör olarak bakarsanız, son 10-15 yılın inşaat odaklı büyüme olduğunu fark edebilirsiniz. İnşaat, beraberinde sektöre girdi üreten çimento, tuğla, seramik, plastik, cam, ağaç, demir-çelik, metal, ısıtma, aydınlatma, boya, kimyasallar ve daha birçok sanayi sektörünün çarklarını çeviren sektör demektir. Ulaştırma, depolama, bankacılık, sigortacılık, emlakçılık için de rüzgardır inşaat. Tamamlanan konutların donanımı, ev tekstili,dayanıklı tüketim eşyaları, beyaz eşyası, elektroniği, kapısının önüne otomobili ile ilgili harcamayı da yaptıran ağırlıkla inşaattır…
Bundan sonraki inşaat lokomotifinin yakıtı ise “kentsel dönüşüm“. Türkiye’nin deprem ülkesi olma gerçeğinin altı çizilerek, zoraki bir inşaat faaliyetinin düğmesine basıldı. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”, inşaat odaklı birikim modelini sürdürmenin yeni yolu ve onu taşıyabildiği yere kadar taşıyacak. Yani, inşaat faaliyeti, depremi bahane ederek talebin oluşmasına bağlı kalmaksızın, şimdi de “ekonomi dışı zor” ile sürdürülecek. Riskli yapılar saptanacak, yıkılacak ve yaptırılacak. Bunun için bina sahipleri para harcamaya zorlanacak, kamu kaynaklarını daha çok kullanma, “afet riski” gibi bir gerekçeyle meşruiyet kazanacak. Aileler, parası varsa, yeni inşaat için harcamaya mecbur tutulacak, olmayanlar borçlandırılacak. Tahminen 15 yıl boyunca 7 milyon konut üretilecek. Ortalama 500 milyar dolarlık bir iş potansiyeli demek bu. Donatılar, altyapılarla 700 milyar dolarlık “kentsel dönüşüm” gibi fiyakalı bir ismin yarattığı birikim alanından söz ediyoruz.
‘Dönüşüm’, çoğu orta-alt sınıftan riskli konut sahiplerini harcamaya zorlarken yeni rant alanları ve paylaşım imkanları da yaratacak ve bu faaliyet yine iç pazar esaslı, yine dış kaynak bağımlısı olacağı için bir ayağı çukurda. Üçte birinden fazlası kiracı olan halka yeni bir şey getirmediği için sosyal değil. Eviniz riskli, diye haklı haksız para harcatacağı için, sorunlu. Ödeme gücü olmayanın elinden başını soktuğu ev alınıp eline arsa payı parası tutuşturulup mülksüzleştirilecek. Buna karşılık, parası olanlara, özellikle İstanbul’da yeni rantlar edinme imkanları yaratılmış olacak. Yasa, Bakanlığı inanılmaz yetkilerle donatıyor, otoriter sisteme yeni güç katıyor. ‘Dönüşüm’ün muhtemel mağdurlarına ise hiç söz hakkı tanınmıyor, bütün savunma mekanizmaları işletilmez durumda.
Çok yönlü bir savunma ve mücadele hattını yeniden tasarlamak gerekiyor.