Başbakan’ın her sözü fecaat, her sözü suç.

Başbakan’ın yakın çevresi de onun açıklamalarından esinlenip sürekli basın mensuplarına hakaret ediyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecileri hedef gösterip yetkilileri gazetecilere karşı kışkırtıyor. Bütün ülkeyi korku ve sindirme politikalarıyla yöneten Başbakan, her sözünde açık açık nefret ve şiddet üretiyor.

En son yaptığı “tasma” çıkışı ise Başbakan çıtasını daha da yükseltti. Başbakan’ın basına dönük haksız eleştirileri hakaret boyutuna vardı. Tutuklu gazetecilere “terörist, tecavüzcü, hırsız” diyen Başbakan, şimdi de gazetecileri “köpeğe” benzetiyor. Şaşırdığımızı söyleyemiyoruz. En ağırı da belki bu. Bir ülkenin Başbakan’ının bu seviyeye inmesine şaşırmıyoruz!

Hal böyleyken gazetecilere, tüm basın emekçilerine çağrımızdır:

Artık yeter!

Artık gazetecilerin, gazetecilik örgütlerinin, basın özgürlüğünü savunanların, demokrasiye inananların sesinin yükselmesinin zamanı geldi.
Artık çalıyı dolaşmayı bırakıp haklarımıza, onurumuza ve geleceğimize sahip çıkmanın zamanı geldi.
Artık ağzımızdan ve gözümüzden o bantları atmanın zamanı geldi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak bundan önce olduğu gibi bundan sonra da meslek onurumuzu, meslektaşlarımızı, meslek ilkelerimizi, ifade özgürlüğünü ve demokrasiyi savunacağımızı bir kez daha hatırlatıyor; tüm meslektaşlarımızı ÇGD çatısı altında örgütlenerek sesimizi yükseltmeye davet ediyoruz.

Gazeteci meslektaşlarımızla ilgili olarak kullandığınız hakaret içerikli “akbabalar, tasmalarınızı çıkardık, uluslararası tasma taktınız” sözlerinizden dolayı sizi kınıyoruz. Bir basın meslek örgütü olarak “en sert ve en sarsıcı” açıklamaları bile “ifade özgürlüğü” kapmasında değerlendirmemize rağmen, sizin bu üslubunuz, açıkça “nefret söylemi” içermektedir. Uludere’de 34 yurttaşın katledilmesiyle ilgili gerçeklerin kamuoyunca öğrenilmesi amacıyla mesleki görevlerini yerine getiren basın emekçilerine yönelik bu “kin ve nefret” söylemi içeren açıklamalarınız, belki sizin “kindar eğitim” tıynetinize uygun düşebilir ancak “basın ve ifade özgürlüğü” kapsamında savunulması mümkün değildir.

Bir devlet adamına yakışmayan bu hakaretlerinizin dozunu son zamanlarda giderek artırmış durumdasınız. Bu, sizin, hatalarınızdan kaynaklanan endişe ve korku dolu ruh halinizin dışavurumu olsa gerek. Görevlerini yaptıkları için cezaevine konulan ve yargılanan meslektaşlarımızı “terörist” olarak suçladığınız yetmediği gibi şimdi de “uluslararası tasma” takmakla itham edebiliyorsunuz. Başta Anadolu Ajansı olmak üzere emrinizin altındaki medya kuruluşlarında çalışan basın emekçilerine yapılan mezalimi görmezden gelip, “varsın bir kısım medya bizimle olmasın” diyerek ayrımcılık yapmaya ve hedef göstermeye devam ediyorsunuz. Bütün bu hakaretlerinizin telafisi için özür dilemeniz bile yetersiz kalacaktır.

Haklarınız ve yetkileriniz sınırsız değildir. Yürütme organının başı olarak, yurttaşların özgürlük alanlarına şahsi keyfinize göre müdahale etmeye hakkınız yoktur. Hele onlara hakaret etme hakkına hiç sahip değilsiniz. Sizin bu devlet adamlığına yakışmayan tutumunuzdan dolayı ülkemizin ve halkımızın geleceği adına endişe duyuyoruz.

İcraatlarınızı eleştiren gazetecilere, yazarlara, sanatçılara, aydınlara, akademisyenlere, sendikacılara, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine karşı, bütün bir toplumu temsil ettiğinizi iddia ettiğiniz makamınızın ağırlığına uygun düşecek saygı ve tahammülü göstermeye sizi bir kez daha davet ediyoruz.”