Yükselen gericilik karşısında toplumsal mücadelenin ve muhalefetin örgütlenmesi gerekiyor. Sol ve Alevi hareketi açısından önümüzdeki süreçte eğitimde dindarlaştırma karşısında yaygın ve sürekliliği olacak mücadele zemini yaratılmak zorundadır. Başbakanın “dindar bir nesil yetiştireceğiz” sözünün ardından 4+4+4 denilen sözde “kesintisiz eğitim” ilköğretim sisteminin kökten sarsacak tuzak yasallaştı. Dolaysıyla AKP tarafından bir öç alma yasası olarak kabul edilen […]
Yükselen gericilik karşısında toplumsal mücadelenin ve muhalefetin örgütlenmesi gerekiyor. Sol ve Alevi hareketi açısından önümüzdeki süreçte eğitimde dindarlaştırma karşısında yaygın ve sürekliliği olacak mücadele zemini yaratılmak zorundadır.
Başbakanın “dindar bir nesil yetiştireceğiz” sözünün ardından 4+4+4 denilen sözde “kesintisiz eğitim” ilköğretim sisteminin kökten sarsacak tuzak yasallaştı. Dolaysıyla AKP tarafından bir öç alma yasası olarak kabul edilen yasa, eğitimin dindarlaşmasıyla birlikte, kız ve erkek çocukların hayatını karartacaktır. Çünkü bu kanun sadece eğitim sisteminde bir değişim sağlamıyor, aynı zamanda müfredatın tümüyle dinselleştirilmesini ve okul hayatının dini referanslar üzerinden şekillendirilmesinin de önünü açmaktadır.
4+4+4 sistemini tartışmaya başlamadan önce, AKP hükümetinin eğitim sistemi değişimini ele alırken, TBMM Genel Kurulunda MHP desteğiyle eğitimde müfredatın dinsel kısmını daha da artıran ve tümüyle bir dinsel eğitim kapı açan, “Seçmeli Kuranı Kerim” ve “Seçmeli Hz. Muhammed’in Hayatı” dersleri ile gerçekleşecektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve AB ilerleme raporlarında Kopenhag Siyasi Kriterlerine uygunsuzluğu defalarca belirtilen, Zorunlu Din Dersi kararına rağmen bu derslere gerek duyulmasının bir ideolojik arka planı olmalıdır. Çünkü bugün itibariyle Türkiye’de resmi olarak 10 bin üzerinde Kuran Kursu ve binlerce kayıt dışı cemaat kuran kursları var. Zorunlu din dersi var. Devlet yılda 300 bini aşkın fetva/hutbe yayınlıyor, yüzbinlerce insan için ve öğrenciler için hac organizasyonu düzenliyor. İmam Hatip Okullarına özel bir ayrıcalık sağlanarak, düz liselerden daha fazla kaynak aktarılıyor. İlahiyat Fakültelerinin ve cemaatlere ait vakıf üniversitelerin mantar gibi açılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 2003 yılından itibaren 68 ilde “Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu”ı açarak, toplumsal hayatı ve aileleri dinsellik eksenin örgütlüyor. Molla-Mele açılımı ile siyasal İslamcı kadrolaşma artılıyor. 90 bin cami ve 134 bin imam ile toplumun dindarlaşması için seferber olmuş bir iktidar şimdi, İlköğretimde “Seçmeli Kuranı Kerim” ve “Seçmeli Hz. Muhammed’in Hayatı” dersi ile çocukların vicdanlarını devlet müfredatıyla ele geçirmeye çalışıyor.
Seküler alan yok ediliyor, okul baskisi artiyor
Toplumun ve kamusal alanın tümüyle dindarlaştırılması ve seküler yaşam alanların yok edilmesine yönelik, pervasızca saldırının yaşandığı bu gericilik sürecinin siyasal ve ideolojik temsilcisi AKP hükümeti, “demokrasi” ve “din ve vicdan özgürlüğü sorunlarını çözmek” hedefinden uzak ve samimiyetten yoksun bir ayrımcılık ve asimilasyon projesini adım adım uygulamaktadırlar.
AKP hükümeti Türk İslam Sentezinin dini harcının artırılmış ve bu eksende siyasal İslamcı hegemonyanın kurulması için devletin hem ideolojik, hem de şiddet aygıtlarını kullanmaktadır. “4+4+4 Eğitim Sistemi”, “Kuranı Kerim Dersi” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı Dersi” eğitimi demokrasiden, çağdaşlıktan, bilimsellikten, katılımcılıktan ve laiklikten tümüyle uzaklaştıran ve medrese eğitimine yaklaştıran bir girişim olmuştur. Bu projenin kindar-dindar toplum özlemi mahalle baskısının yanına şimdi okul baskısını koymaktadır. Yani 4+4+4 uygulaması bir tür gerici, ırkçı ve dindar yetiştirme eğitim sistemidir ve ürünlerini şimdiden görmeye başladık. Ankara’da okullara dağıtılan formlarda seçmeli”Kuranı Kerim Dersi” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı Dersi” için velilere ve öğrencilere soruluyor:
– “Kuranı Kerim Dersi” mi ?
-“Hz. Muhammed’in Hayatı Dersi” mi?
– Yoksa “Kuranı Kerim Dersi” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı Dersi” ikisi birden mi?
Tercihini yap seçeneği ise zorlayıcı!
A) İstiyorum
B) Kararsızım
Bunun bir seçmeli ders olmadığı uygulamada açığa çıkmıştır.
Ayrimcilik ve fişleme üretiliyor
Keyfi, ayrımcı ve baskıcı uygulamalarda “Kuranı Kerim Dersi” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı Dersi” zorla verilecek gibi görünüyor. Her iki dersi zorla aldırmak amacı güden tercih formundaki hinlik bu hedefi kendisini ele vermiştir. AİHM’in Zorunlu Din Dersi hakkında verdiği kararı uygulamaktan aciz bir iktidar, şimdi AİHM kararına karşı Ulemanın kararını uygulamaya koymaya çalışıyor. Bu ayrımcı, baskıcı ve fişleyici uygulama ile okulda dindarlaştırma ve kapitalist sömürü ve baskılar sonucu doğan haksızlıklar karşısında refleksiz ve biat eden bir toplum yaratılmak isteniyor. Seçmeli adı altında, çocuklara ZORUNLU KURAN DERSİ dayatılıyor. Çünkü öğrencilere ve velilere İSTEMİYORUM seçeneği sunulmuyor. Formlarda “istiyorum” şu an “kararsızım” ama baskıya dayanmadığım dan “istiyorum” seçeneği dayatılıyor.
Bu ayrımcılık ve fişleme içeren uygulamaya ve zorlayıcı seçenek dayatmasına karşı TBMM içi ve dışı partiler susmamalıdır. Milletvekilleri bu okul baskısına ve ayrımcılık içeren fişlemeye son verilmesi için görevlerini ve sorumluluklarının farkında olmalı ve Milli Eğitim Bakanı uyarılmalıdır. Veli ve öğrencilerin isimleri istenerek “istiyorum” ve “kararsızım” seçeneği var ama “istemiyorum” seçeneği yok. Bu bir ayrımcılık, fişleme ve bölücülük projesidir. MEB bakanlığı “Kuranı Kerim” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı” derslerini zorla okutma yöntemleri üreterek yarattığı baskı ile “seçmeli” gibi şıkkı şark usulü kurnazlıkla geçersiz kılmaya çalışıyor. Eğitimde yaşanan bu dindarlaştırma hedefinde hukukun evrensel ilkeleri tümüyle ihlal edilmektedir.
AKP’nin Eğitim politikasi söz üreten değil, söz dinleyen üretecek
Eğitimde fırsat eşitliğini ve çoğulculuğu sağlamayacaktır. Bunun sonuçlarını uygulama süreçlerinde daha net olarak göreceğiz. Önce yeni değişiklikle birlikte “222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 12 yıllık kesintisiz eğitim olmadığını belirtelim. 4+4+4 demek öğretimi ilköğretimde ikiye bölmektir. Özellikle ilköğretim ikinci 4 yılındaki kademe için açıköğretim, meslek eğitimi ve çıraklık eğitiminin önünü açacaklar. 4+4+4 sistemi ile kesintili ve kademeli hale gelecek olan yeni eğitim sistemi, çocukların eğitimi büyük riskler altına girecektir. Çocuklar bir eğitim için gerekli temel becerileri kazanmadan eğitim hayatını bitirmiş olacaktır. Eğitim kalitesinde düşüklük sorunu çözülmeden yeni bir sorunla karşılaşacağız. Örneğin Türkiye’de basit problemleri dahi çözemeyen öğrencilerin %60’ı 15 yaş altındadır. Kesintili eğitim özellikle kız çocukların üzerindeki baskıyı artıracak ve onların eğitimden koparılmasına neden olacaktır. AKP gibi siyasal İslamcı tüm yapıların ve cemaatlerin özlemi olan bu durum, kadınlara yönelik ayrımcı tutumunu çocuk yaşta sürdürmektedir. O nedenle kız çocuklarını eğitimden alıkoymak ve kızları eve, mutfağa kapatmak siyasal İslamcı bir tercih olarak, toplumsal gelişmemizi dinamitleyen ve çocukları dindarlaştırmaya çalışan bir eğitime kapı açmaktadır.
Kesintisiz eğitim yalanı eğitimi risk altına olacaktır. Öğrencilerden bir çoğunu ilk dört yıldan sonra “açık öğretime” sürükleyecektir. İlk 4 yıl sonrası kademede farklı okullara geçiş imkânı doğacağından, sınav mecburi olacak ve böylece çocuklara 8 yaşından itibaren dershanelere gitmek zorunda kalacak. Seviye belirleme sınavları da 8 yaşa inebilir.
4+4+4 İle çocuk sömürüsü artacak
4+4+4 kesintili eğitim sistemi ile 10 yaşından itibaren çıraklık eğitimi imkânı doğurduğundan, eğitimden erken kaçışı kolaylaştıracaktır. Bu ise art