Halil Berktay’ın açıklamaları hayırlı bir işe vesile olabilir. 77’yi anlamak için bir Meclis komisyonu kurulabilir Gaz bombaları ve coplara direnilerek elde edilen Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kutladık. Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi’yle beraber Tarlabaşı’ndan Taksim’e çıktım. Daha önceki 1 Mayıs’lar akıllarda olduğu için herkeste her şeye rağmen bir tedirginlik vardı. Ancak zamanla tedirginlik yerini heyecana ve coşkuya […]
Halil Berktay’ın açıklamaları hayırlı bir işe vesile olabilir. 77’yi anlamak için bir Meclis komisyonu kurulabilir
Gaz bombaları ve coplara direnilerek elde edilen Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kutladık. Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi’yle beraber Tarlabaşı’ndan Taksim’e çıktım. Daha önceki 1 Mayıs’lar akıllarda olduğu için herkeste her şeye rağmen bir tedirginlik vardı. Ancak zamanla tedirginlik yerini heyecana ve coşkuya bıraktı.
Toplumun çok farklı kesimlerinden siyasi örgütler, sendikalar sadece 1 Mayıs bayramını değil yan yana haklı bir mücadele sonucunda eriştikleri Taksim’de 1 Mayıs kutlaması yapma haklarını da ikinci defa kutladılar.
Türkiye’de solun her renginin bir arada durup aynı şarkılara eşlik edebildiklerini görmek umut verici. Solun katliamlarla ve darbelerle kesilen bir gelişimi var. Bu sebeple 1 Mayıs törenleri de biraz 1970’lerden kalma bir havada geçiyor. Zamanla meydandaki renklilik ve çeşitlilik kürsüye de yansıyacaktır. Örgütlü hak mücadelesi önündeki engelleri aşıp gelişebilirse 1 Mayıs’lar daha da görkemli geçecek.
Muazzam kalabalık
Belki de kalabalıklar artık Taksim Meydanı’na sığmayacak. Zaten geçen salı günü toplanan muazzam kalabalık da buna işaret.
Taksim Meydanı’nın kutlamalara açılması ve 1 Mayıs’ın tatil ilan edilmesi AKP iktidarının cop ve gazına direnenler sayesinde oldu. 1 Mayıs’ın kendisi, kararlı bir direnişin sonuç alıcı olduğunu da göstermiş oldu.
Kitleler yıllar sonra tekrar 1 Mayıs’ı kutlamanın sevincini yaşarken eski solculardan Halil Berktay’ın bir televizyon kanalına yaptığı açıklama tartışma yarattı.
Berktay, 1 Mayıs 1977 katliamının sorumlusunun kontrgerilla değil bizzat meydandaki sol örgütler olduğunu iddia etti. Şöyle demiş:
“Ortada ne kanlı bir derin devlet komplosu ne de etrafa gizlenmiş keskin nişancılar vardı; sol, kendi rezilliğinden bir mağduriyet efsanesi çıkardı.”
Bugüne kadar bütün tanıklıklar 1 Mayıs 1977’de Intercontinental Otel’den Sular İdaresi binasının duvarıyla bir eczane ve PTT’nin üzerinden ateş açıldığı yönünde. Hatta dönemin belediye başkanı Ahmet İsvan başta olmak üzere birçok kişinin, Sular İdaresi’nin üzerinde, haki renkli bir örnek kıyafet giymiş 60 kişilik bir gruptan bahsettiği biliniyor. Halil Berktay ise bu kadar insanın gördüğünü söylediği olayların hiçbirinin gerçekleşmediğini ileri sürüyor ve 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan izdihamın DİSK ile çatışan bazı siyasi örgütler nedeniyle gerçekleştiğine inanıyor.
Konuşmasına bakılırsa bu inancını somut bir delille desteklemediği anlaşılıyor. Yine de Berktay’ı ciddiye almakta fayda var. Neticede sol içi şiddeti gayet iyi bilebilecek bir siyasi geçmişe sahip. Bir bildiği varsa daha ayrıntılı açıklamasını beklemek herhalde çok şey istemek olarak değerlendirilmez.
Halil Berktay’ın açıklamaları hayırlı bir işe vesile olabilir. 1 Mayıs 1977 ve 1 Mayıs 1996 saldırılarının sol içi bir tartışmadan mı çıktığı yoksa devlet içindeki çeteler tarafından mı örgütlendiğini anlamak için bir Meclis komisyonu kurulabilir.
Böylelikle 1977’de Taksim Meydanı’ndaki ve 1996’da Kadıköy’deki cinayetlere kimin yol açtığı tartışmaya yer vermeyecek şekilde araştırılıp belirlenebilir.
Ayrı bir komisyon kurmak zahmetli iş deniyorsa mevcut darbeleri araştırma komisyonu da bu işe bakabilir. Sayın Berktay’a da böylelikle iddialarını ispat etmesi için televizyon kanallarından daha büyük bir kürsü vermiş oluruz. O da bize herkesin yanıldığını, kendisinin haklı olduğunu anlatabilir.