Ana-babalarından koparılmış yoksul Kürt çocukları görüş günlerinde kim bilir ne hissediyorlar? Pozantı’dan binlerce vardır. Binlerce olagelmiştir. Şimdi çocukların apar topar gönderildikleri Sincan Cezaevi de bunların başta gelenlerindendir. Böyle bir çözümle yüreklerimizi soğutursak birkaç ay sonra Sincan’dan doğru anlatılacaklar karşısında da aynı şaşkınlığa kapılmış gibi yapmak zorunda kalırız. Sincan’a nakledilerek ‘kurtarılanlar’ üstüne üstlük ailelerinden de iyice […]
Ana-babalarından koparılmış yoksul Kürt çocukları görüş günlerinde kim bilir ne hissediyorlar?
Pozantı’dan binlerce vardır. Binlerce olagelmiştir. Şimdi çocukların apar topar gönderildikleri Sincan Cezaevi de bunların başta gelenlerindendir. Böyle bir çözümle yüreklerimizi soğutursak birkaç ay sonra Sincan’dan doğru anlatılacaklar karşısında da aynı şaşkınlığa kapılmış gibi yapmak zorunda kalırız.
Sincan’a nakledilerek ‘kurtarılanlar’ üstüne üstlük ailelerinden de iyice uzaklaştırılmış durumda. Bekleyecekleri görüşlerin bile sayısı azaldı. Onların yeri henüz analarının kucağıdır.
İşte tartışılmayacak, görmezden gelinemeyecek olan gerçek budur” demiştik daha bir ay önce.
Pekiyi şimdi Sincan’daki çocukların durumunu takip ediyor muyuz? Hani Pozantı’da başlarına gelenler karşısında toplumca infiale kapılıp kendimizi yiyip bitirmiştik. On yıllardır çığlık çığlığa anlatılan hikâyeleri hiç işitmemiş gibi evimize giren bir anaakım gazetenin sayfasında okuyuverince sarsılıp perişan olmuştuk.
Şimdi kim takip ediyor o çocukların serüvenini? Birgün’den Sevgim Denizaltı takip ediyor sözgelimi. Ağar’a, ailesine yakın, mümkünse lebi derya bir cezaevi arandığını biliyoruz. Bu konuyu yakından takip etme imkânımız var anaakımdan.
İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi bu konuda kamuoyunun nasırlaşmış vicdanına bir çimdik atmış: “Pozantı Cezaevi’nde mağdur edilen çocukların yerleri değiştirilirken kimse çocuklara ya da ailelerine sormadı. Defalarca başvuruda bulunduk, itirazlarımızı dile getirdik, dikkate alınmadı. Bu çocuklar, ailelerinin haberi olmadan, 600 km. öteye, Ankara’ya götürüldü. Bu nasıl kişiye özel bir muameledir, çifte standarttır ki binlerce insanın katlinden sorumlu olduğu iddia edilen birinin talepleri için tüm yetkililer seferber oluyor ama bu çocuklara, ailelerine bunlar yaşatılıyor?” Yüce Türk adaletine bir de önerisi var Tanrıverdi’nin: “Mehmet Ağar’ı Pozantı Cezaevi’ne getirsinler. Yüksek güvenliklidir, dağ başındadır. Orada çok güvende olur.”
Ceza ceza üstüne
Cinsel taciz ve fiziksel işkence iddiaları ayyuka çıktığında Sincan Cezaevi’ne nakledilen 218 çocuğun hayatında nasıl bir gelişme var dersiniz? Artık aileleriyle de görüşemiyorlar. Maddi durumları uygun olmadığı için aileler çocuklarını görmek için o yolu yapamıyor. Denizaltı’nın haberinden öğrendiğimiz üzere, nisan ayı başındaki açık görüşe yalnız 6 aile gidebilmiş. Yoksulluktan çocuklarını görmeye gidemeyen bu insanların derdi burada bitmiyor üstelik. Çocukları yaşlarına bakılmaksızın devletin işkence çarkına atıldı. Haklarında 30 yıl hapis istenenler var. Attıkları taşların bedelini yetişkin hukukuna uygun ödüyorlar. Devlet tarafından terörist olarak görüldükleri için çocuk oldukları es geçiliyor. Ama şimdi dindar ve kindar nesil yetiştirmeye ant içenlerin başında durduğu devlet öylesine kindar ki… Bununla yetinmiyor. Mersin Valiliği, ailelerinden, çocuklarının vermiş oldukları maddi zarar için tazminat talep ediyor. O çocuklar orada yatacak, bin bir ezadan geçecek. Ailelerini göremeyecekler. Paraları olmadığı için yol yapıp çocuklarını görmeye bile gidemeyen ailelere ise yüz binlerce lira ceza kesilecek. Pekiyi o çocuklar yıllar sonra cezalarını tamamlayıp çıktıklarında devlet dairelerinde parasız köle olarak çalıştırılacak mı? Hadım edilip çocuk sahibi olmaları mı engellenecek yoksa? Devlete attıkları taşın bedelini nasıl ödeyebilecekler? Bu sorularla abartılı bir devlet düşmanlığı icra ettiğimize inananlara hatırlatalım. Kimi aileler İHD’ye başvuruyor. Polis araçlarına, resmi araçlara ve özel araçlara zarar verdiği iddiasıyla kendilerinden şikâyetçi olunan ve yargılandıktan sonra beraat eden çocukların ailelerinden de tazminat isteniyormuş. Duruşmaları süren çocukların ailelerine de, dava henüz karara bağlanmamış olsa da kâğıtlar geliyormuş. 5 binden 100 bin liraya kadar çeşitli miktarda paralar isteniyormuş kendilerinden. Gecikme zammı da vakit kaybetmeden işlemeye başlıyormuş. İHD, bu konuda yapılan başvurulardan başını alamıyormuş. Aileler bu paraları ödemekten geçtim, çocuklarını ziyarete gidecek parayı bile bulamadıklarından yakınıyor.
Çaresizler. Çocukları yetişkin gibi hapis yatıyor. Ama çocuklarının verdiği zararın karşılığı ana-babalarından isteniyor.Amaç cezalandırmak olunca onlar hem çocuk hem yetişkin.Ana-babalarından koparılmış yoksul Kürt çocukları görüş günlerinde kim bilir ne hissediyorlar? Boğazlarına kadar borçlu doğmuş oldukları bu dünyaya inançları kaldı mı hâlâ?