İşçi Filmleri ile yolculuğumuzun yedinci yılındayız. Bu yolculukta Karagöz ve Şarlo İstanbul, Ankara, İzmir, Bolu, Eskişehir, Antalya, Samsun, Bursa, Kocaeli, Adana, Mersin, Antakya, Zonguldak, Batman, Diyarbakır, Muğla, Niğde, Artvin (Hopa) , İtalya (Torino) vr Kıbrıs’ta defalarca konakladı. Bu yıl İstanbul, Ankara, İzmir ile aynı anda Diyarbakır’da festivalimiz açılıyor. Her yıl festival programımızda Kürt halkının hayatını, […]
İşçi Filmleri ile yolculuğumuzun yedinci yılındayız.
Bu yolculukta Karagöz ve Şarlo İstanbul, Ankara, İzmir, Bolu, Eskişehir, Antalya, Samsun, Bursa, Kocaeli, Adana, Mersin, Antakya, Zonguldak, Batman, Diyarbakır, Muğla, Niğde, Artvin (Hopa) , İtalya (Torino) vr Kıbrıs’ta defalarca konakladı.
Bu yıl İstanbul, Ankara, İzmir ile aynı anda Diyarbakır’da festivalimiz açılıyor.
Her yıl festival programımızda Kürt halkının hayatını, Kürt işçilerin sorunlarını beyaz perdeye taşıyan filmleri seçmeye özen gösteriyorduk. Önceki yıllarda Diyarbakır’da, Batman’da işçi filmleri festivali yapıldı. Ancak bu yıl açılışın diğer 3 ille birlikte Diyarbakır’da yapılması, ülkenin “dört bir yanında” aynı anda başlaması bizi ayrı bir heyecanlandırdı.
Bu yıl ile birlikte Türkiye’den ve dünyadan ve 373 adet işçi filmini 100’den fazla salonda, mahallelerde, köylerde, fabrikalarda, üniversitelerde göstermiş olacağız.
7 yıllık festival yolculuğumuzla kolektif gönüllü emeğin, dayanışmanın en güzel örneğini verdiğimize inanıyoruz. Sponsor olmadan, yarışma olmadan, bilet parası olmadan da festivallerin gerçekleştirilebileceğini 7 yıldır kanıtlıyoruz.
Bu yıl temamız: “Özgürlük Emek İster”
Türkiye’de egemenlerin gündeminde, emek ve tüm Türkiye halkları için sadece baskı ve yoksulluk olduğu bugünlerde, festival temamızı “Özgürlük Emek İster” olarak seçtik. Karagöz ile Şarlo, sevgili Aydan Çelik’in güzel çizgileri ile “Hepimiz Şüpheyiliz ama Özgürlük Emek İster” dediler.
“Özgürlük Emek İster” ama diğer taraftan biliyoruz ki “Emek de Özgürlük İster”!
Bu festivalin umudu “emek”te görenlerin festivali olduğunu bir daha hatırlatmak isteriz.
Festivalin açılış filmi: “Yağmuru Bile”
Bolivya’daki su hakkı mücadelesini anlatan “Yağmuru Bile” filmi bu yıl festivalimizin açılış filmi olarak seçildi. “Yağmuru Bile” Kristof Kolomb’un Amerika Kıtasına ulaştığı 1492 yılından itibaren sömürgecilik yüzünden sahip oldukları tüm zenginlikleri kaybeden Latin Amerika yerlilerinin, şimdi çok daha temel bir şeyi, temiz suya ulaşma haklarını kaybetmek üzere oluşlarını anlatır. Yeni sömürgeciliğin nasıl da canlı olduğunun ve kendisini Dünya Bankası’nın özelleştirme programlarının ve uluslararası ticaret hukukunun ardına nasıl gizlediğini anlatır. Halkların 500 yıldır devam eden sömürgeciliğe karşı mücadelesini anlatır.
Yağmuru Bile’nin senaristi ve işçi sinemasının en önemli temsilcilerinden Ken Loach filmlerinin de senaristi Paul Laverty festivalimizin konuğu. Kendisi açılış gecemize ve söyleşilere katılacak.
Yağmuru Bile filminin yönetmeni Iciar Bollain festivalimize gönderdiği video mesajında şunları söylüyor: “Filmimizin bu yıl ‘Özgürlük Emek İster’ temasıyla örgütlenen festivale katıldığını öğrendiğimizde çok etkilendik. (…) Film festivalleri bize görüşlerimizi dünyaya açma, diyalog kurma, tartışma ve yeni olasılıkları hayal etme imkanı sunar. Yani ciddi baskı altında olan aktivistler açısından herhangi bir filmin yapabileceğinden çok daha büyük bir etki yaratabilirler.”
Bu yıl Festival’de 57 film gösterilecek
Bu yıl festivale Türkiye’den pek çok film başvurdu. Bu bizi çok heyecanlandırdı. Bu başvurular gösteriyor ki artık Türkiye’de işçi filmi üretimi her yıl artıyor. Film yapanlar biliyor ki yaptıkları filmleri göstermek için AVM’lerdeki sinema zincirlerine mahkum değiller. Ürettikleri filmler hem Türkiye’de ve hem de İşçi Filmleri Festivali’nin bağlantılı olduğu dünyadaki diğer işçi filmleri festivallerinde izleyicilere ulaşabiliyor. Bu sürecin bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz.
İspanya, Bolivya, İngiltere, Fransa, Japonya, Arjantin, Malezya, Filistin, Güney Kore, Çin, Hindistan, Almanya, Avustralya, Nikaragua, ABD ve Kıbrıs’tan 7’si kurmaca uzun metraj, 13’ü belgesel 20 uluslararası film; Türkiye’den ise 6’sı uzun metraj, 10’u kısa kurmaca, 21’i belgesel olmak üzere 37 film seçtik.
Bu yılın filmleri arasında Türkiye’de ilk defa gösterilecek olan Yengeç Gemisi (Kanikosen) var. Yengeç Gemisi Takici Koyabaşi’nin etkileyici romanının 1953’de yapılmış ilk sinema uyarlaması ve öyküsü “kapitalizmin sömürü tarihinden bir yaprak” olduğu kadar kapitalist sömürüye karşı verilen mücadelelerden de bir yaprak…
Toplam 57 filmin, izleyenlere mücadeleyi, özgürlüğün emek istediğini hatırlatacağına inanıyoruz.
İyi Seyirler…
Önder Özdemir -Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Koordinatörü