Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenlerinin davetlisi olarak Mersin’e gelen Avukatlar Fevzi Özlüer ve Mehmet Horuş, Bakanlar Kurulu’nun ‘acele kamulaştırma’ kararı aldığı ve TOKİ’nin kentsel dönüşümü planladığı Çay, Çilek, Özgürlük mahallesi sakinleriyle bir araya geldi. Avukat Fevzi Özlüer, Bakanlar Kurulu ve TOKİ’nin, Çay, Çilek ve Özgürlük mahalleleri için aldığı ‘gecekondu önleme bölgesi ve acele kamulaştırma’ kararlarının […]
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenlerinin davetlisi olarak Mersin’e gelen Avukatlar Fevzi Özlüer ve Mehmet Horuş, Bakanlar Kurulu’nun ‘acele kamulaştırma’ kararı aldığı ve TOKİ’nin kentsel dönüşümü planladığı Çay, Çilek, Özgürlük mahallesi sakinleriyle bir araya geldi. Avukat Fevzi Özlüer, Bakanlar Kurulu ve TOKİ’nin, Çay, Çilek ve Özgürlük mahalleleri için aldığı ‘gecekondu önleme bölgesi ve acele kamulaştırma’ kararlarının hukuksuz olduğunu belirtti. Horuş ise, Bakanlar Kurulu’nun aldığı ve TOKİ’ye devrettiği ‘acele kamulaştırma’ kararının, 1939 tarihli ‘savaş hukuku yasasına’ dayandığına işaret etti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Mersin bileşenleri tarafından, TOKİ’nin kentsel dönüşüm projesi için adı geçen, bölgeden göçle oluşan ve yoğunluklu olarak Kürt yurttaşların yaşadığı Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerinde halkı bilgilendirme toplantıları düzenlendi. Toplantılara konuşmacı olarak katılan Avukatlar Fevzi Özlüer ve Mehmet Horuş, TOKİ’nin konut mantığı ve zora dayanan politikaları hakkında yurttaşları aydınlattı. Toplantılara, BDP İl Eşbaşkanı Aynur Aşan, Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, başkan yardımcıları ve meclis üyeleri, HDK Mersin Dönem Sözcüsü Müslüm Tank, Türkiye Barış Meclisi Mersin Sözcüsü Ayşe Aydoğan ve muhtarlar katıldı. Mahalle sakinlerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantılarda, HDK’nin daveti üzerine Ankara’dan Mersin’e gelen Avukatlar Fevzi Özlüer ve Mehmet Horuş, TOKİ’nin diğer kentlerde yürüttüğü kentsel dönüşüm projelerinin mantığı ve acele kamulaştırma süreçleri konusunda bilgiler verdi, çeşitli uygulamalardan örnekler anlattı.
Özlüer: Gecekondu dönüşüm bölgesi hukuksuz
Türkiye’de 2005 yılından itibaren kentsel dönüşüm uygulamalarının yoğunlaştığını ifade eden Avukat Fevzi Özlüer, “Yaşadığınız mahalleler, TOKİ tarafından gecekondu dönüşüm bölgesi olarak ilan edildi. Bu karara dayalı olarak da acele kamulaştırma kararı verildi ve süreç hızlandı. Bu kararın hukuksuz olduğunu söylemek gerekir. TOKİ’nin böyle bir karar alma yetkisi, KHK doğrultusunda da, kendi mevzuatında da yok. Öncelikle bu kararın iptal edilmesi gerekiyor. TOKİ’nin aldığı karar dava edilirse acele kamulaştırma kararının da sebep unsuru ortadan kalkacak. O yüzden de elimizin sağlam olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Evlerin rayiç bedelini değil sadece moloz bedeli ödeyecekler
Sürecin, İstanbul ve Ankara’da benzer şekilde geliştiğini kaydeden Özlüer, şöyle konuştu: “İnsanları ikna edebilmek için öncelikli olarak yerinde, yeniden konut edindirme politikasını ön plana sürdüler. Protokoller hazırladılar, bilgi edinme büroları kurdular. Fakat uygulamalarda gördük ki kentsel dönüşüm kapsamına giren mahallelerde, insanların evleri yıkıldıktan sonra, evlerinin bedelleri bugünkü kentsel rayiç üzerinden hesaplanıp verilmiyor. Örneğin mahallelerinizde bir evin değerinin 40-50 bin lira arasında olduğunu varsayarsak, bedel olarak size ödenecek para bu değil. Gecekondu önleme bölgesi kararından sonra evlerinizin mülkiyet değeri değil, moloz değeri, yani yıkım bedeli üzerinden hesaplanacak rayiç size ödenerek elinizdeki mülkiyet alınacak. Yani mülkiyetin kamuya geçmesi ile ilgili tarafınıza ödenecek bedel, diğer örneklerde olduğu gibi, ortalama 180 ila 270 metrekare arasında değişen arsalar olduğunu varsayarsak, arsa değerlerini de değil, evlerinizin yıkımı sonucunda elde edilecek moloz değerini alacaksınız. Diğer yerlerde ödenen rakamları hatırlatacak olursak bu da 8 ila 12 bin lira arasında bir rakamdan fazla olmayacak.”
Özlüer, yerinde konut edinmek isteyenlere ise 70 ila 100 bin TL arasında fiyata daireler satılacağını ve halkın 30 yıllığına borçlandırılacağını da belirterek, “TOKİ ile protokol imzalayacaksınız Evinizin üzerine ipotek koyacaklar, eğer üst üste 3 taksit ödemezseniz ipoteği icraya koyup, elinizdeki evi de alacaklar ve ‘tamam kardeşim borcunu ödemedin, evini aldım, nereye gidiyorsan git’ diyecekler. Kentsel dönüşüm süreçleri karşısında örgütlenmemiş bölgelerde halkın başına gelen budur. Hukuki süreçle ilgili elinizin güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu gücü ortaya çıkarabilmek açısından da örgütlü davranmak oldukça önemli bir unsur. Bu süreçte kaygı duyması gerekenler de siz değil, TOKİ ve diğer idari yetkilileridir” diye konuştu.
Horuş: Kamulaştırma değil gasp
Kentsel dönüşüm süreçleri ve kamulaştırma kararları hakkında sunum yapan Avukat Mehmet Horuş ise, ‘Çay, Çilek ve Özgürlük mahalleri için verilen ‘acele kamulaştırma kararının kamulaştırma değil, açıkça ‘gasp’ olduğunu vurguladı. Bakanlar Kurulu’nun 29 Aralık 2011 tarihinde 3 mahalle hakkında aldığı kararda, Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesi’ne göre karar aldığına dikkati çekti. Kamulaştırma ve kentsel dönüşümle ilgili birçok davayı takip eden Danıştay’ın ‘yürütmeyi durdurma kararı’ almasında emeği geçen Avukat Mehmet Horuş şöyle devam etti: “Nedir bu kanunun 27. Maddesi? Bakın işin arkasında ne var? 1939 yılında çıkarılmış bir yasa var. Yasanın adı ‘Milli Müdafaa Mükellefiyetleri Hakkında Kanun’. Bu kanun 1939 yılında, 2. Dünya Savaşı koşullarında Türkiye’nin de savaşa girme ihtimali düşünülerek, o zaman Genelkurmay Başkanı’na savaş halinde dahi tanınmamış bir yetkiyi düzenliyor. Eğer Türkiye 2. Dünya Savaşı’na girerse Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu’na talepte bulunuyor ve Bakanlar Kurulu değerlendiriyor. Savaş sırasında normal kamulaştırma ile zaman kaybetmemek için tanınmış olağanüstü bir yetki. Asker yığınağı, hastane, köprü yapılacak. Askerin yiyecek ihtiyacı veya atların samanları için bazı tarlalara nasıl el konulacağı bu yasa ile düzenleniyor. İşte ‘acele el koyma’ dedikleri budur.” Avukatların sunumlarının ardından toplantılar, mahalle sakinlerinin sorudukları sorulara verilen yanıtlarla sona erdi.
ANF