Marmara Üniversitesi’nde polis ve faşist provokasyonların ardı arkası kesilmiyor. Türk Kültürü Kulübü adı altında örgütlenen, üniversite yönetiminin ve polisin desteğiyle yıllardır saldıran düzenleyen ülkücü faşistlerin “Alparslan Türkeş” anması düzenlenmesine izin veren yönetim saldırılara davetiye çıkardı. Türkiye tarihine adını kontrgerilla cinayetlerinin ve sivil faşizmin kanlı eylemlerinin mimarlarından olan Alparslan Türkeş’in adı üniversite sıralarına değil tarihin kanlı […]
Marmara Üniversitesi’nde polis ve faşist provokasyonların ardı arkası kesilmiyor. Türk Kültürü Kulübü adı altında örgütlenen, üniversite yönetiminin ve polisin desteğiyle yıllardır saldıran düzenleyen ülkücü faşistlerin “Alparslan Türkeş” anması düzenlenmesine izin veren yönetim saldırılara davetiye çıkardı. Türkiye tarihine adını kontrgerilla cinayetlerinin ve sivil faşizmin kanlı eylemlerinin mimarlarından olan Alparslan Türkeş’in adı üniversite sıralarına değil tarihin kanlı sayfalarına yakışmaktadır.
24 Nisan Salı günü Alparslan Türkeş anmasının bildirisini dağıtan faşistler, bildiri almayı kabul etmeyen bir üniversiteli arkadaşımıza saldırdı. Üniversite içerisinde toplanan üniversiteliler yönetim destekli gerçekleşen saldırıyı protesto ettiler. 25 Nisan Çarşamba günü üniversiteliler yapılacak etkinliğin iptal edilmesi ve önceki gün yaşanan saldırıyı protesto etmek için saldırının yaşandığı Eğitim Fakültesi kantininde tekrar biraraya geldiler. Saat 11:30’da etkinliğin yapılacağı yere doğru yürüyüşe geçen üniversitelilerin önü çevik kuvvet tarafından üniversite içerisinde kesildi. Üniversitelilerin bulunduğu alan polis tarafından çembere alınırken, polisin üniversitelilere yönelik gün boyu süren tehdit ve tacizi başladı. Polisi ve ÖGB’yi muhattap olarak kabul etmeyen üniversiteliler rektörlükle görüşmek için Rektörlük binasına doğru yürüyüşe geçti. Rektörlük önünde yine polis tarafından üniversitelilerin önü kesilirken, 5 temsilci öğrencinin rektörlükle görüşülmesine karar verildi. Üniversite yönetimi tüm kontrolü polise bırakırken, üniversitelilerden kaçan tavrını sürdürdü. ÖGB ve polis rektörlükte üniversitelilerin görüşebileceği kimsenin olmadığı şeklinde oyalamalarını sürdürürken, polis kordonu altında bekleyen üniversitelilere faşistler tarafından soda şişeleriyle saldırı gerçekleşti.Faşistlerin soda şişelerini üniversitelilere attıkları kütüphanenin açık alanına sadece rektörlük içerisinden geçişin olması üniversite yönetiminin sağladığı desteğin boyutlarını göz önüne sermektedir.
İkinci saldırının ardından üniversitelilerin rektörlükten temsilcilerle görüşme talebi yanıtsız kalırken, üniversitelilerin kararlı duruşuyla üniversite içerisinde etkinlik yapmak isteyen faşistlerin etkinliklerinin izni kaldırıldığı bildirildi. Üniversite yönetimi etkinlik iznini iptal ettiğini söylemesine rağmen, Teknik Eğitim Fakültesi’nde etkinliklerini yapan faşistlere müdahale edilmeyerek faşistleri kollamayı sürdürdü.
Gün boyunca polisin saldırı ve tacizlerine maruz kalan üniversiteliler, Göztepe Kampüsü’nün ana kapasına toplu çıkış için yöneldiklerinde ise polisin biber gazlı ve coplu saldırısına uğradılar. 7 üniversitelinin darp edilerek gözaltına alındığı müdahale sonrasında Kadıköy minibüs caddesini trafiğe kapatarak yürüyüşe geçen üniversitelileri ara sokaklara takip eden çevik kuvvet biber gazlı saldırılarına devam etti.
Marmara Üniversitesi’nde yaşanan bu saldırı ve yaratılan baskı ortamı münferit bir olay değildir. Türk Kültürü Kulübü adı altında örgütlenen faşist grup daha öncede bıçak, satır gibi kesici aletlerin kullanıldığı bir çok saldırı düzenlemiştir. Yine bu faşist çete içerisinden biri geçtiğimiz yıl üniversite içerisinde bir başka olayda silah dahi kullanmıştır. Üniversite güvenliğinin hiçbir zaman “bulamadığı” bunca yaralayıcı aleti üniversite içine alabilen faşistler geçtiğimiz hafta Coğrafya Bölümü’nden bir akademisyeni de darp etmişlerdir. Bu ırkçı, faşist grubun üniversite ve üniversiteli olmakla hiç bağı bulunmamaktadır. Üniversite içerisinden örgütlenen faşist çeteyle üniversite sıralarından ancak Alparslan Aslan gibi tetikçi katiller veya Tayyip Erdoğan’ın formüle ettiği kindar ve dindar nesiller yetiştirilebilir. Marmara Üniversitesi öğrencileri olarak bizler buna hiçbir zaman izin vermeyeceğiz, üniversite amfilerinde bilimin, halkların kardeşliğinin savunucu olmaya devam edeceğiz.
Üniversitelilerden kaçan Marmara Üniversitesi rektörü Zafer Gül’ün de bu saldırılarda sorumluluğu olduğunu da kamuoyuna bildiriyoruz. Faşistlerin her türlü ırkçı etkinliğine rektörlük tarafından izin verilirken, her saldırı sonrasında saldırganlar korunurken, saldırıya uğrayanlar soruşturuluyor. Alparslan Türkeş’in ölüm tarihinin 4 Nisan olmasına rağmen 21 gün sonra 25 Nisan’da üniversitelerde 1 Mayıs çalışmalarının yapıldığı haftaya denk getirilerek gerçekleştirilen provokasyona, etkinlik izni veren rektörlükte ortaktır. Geçtiğimiz ay Haydarpaşa Kampüsü’nde benzeri bir ırkçı-faşist etkinliğin yapılmasına izin vermeyen ve iki gün boyunca Göztepe Kampüsü’nde kararlı duruş sergileyen üniversiteliler bu provokasyonlara geçit vermeyecektir.
Faşistlere, polise ve okul yönetimine bugün Göztepe Kampüsü önünden bir kez daha cevap veren biz üniversitelilerin 1 Mayıs günü Taksim Meydan’ında yüzbinlerce emekçiyle buluşmasını engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.