Bir inşaat işçisinin hikayesinden yola çıkarak Van depremini anlatan ‘Köprü’ isimli kısa filmin yazarı ve yönetmeni Soner Sert, film hakkında sorularımızı yanıtladı Filmi izlemek için tıklayın Soner Sert, Van depremini babaların, göçmen işçilerin gözünden anlatan bir kısa film çekti. Köprü ismindeki kısa filmde Van Erciş’ten İstanbul’a inşaat işçisi olarak gelen bir işçinin hikayesi anlatılıyor. 10 […]
Bir inşaat işçisinin hikayesinden yola çıkarak Van depremini anlatan ‘Köprü’ isimli kısa filmin yazarı ve yönetmeni Soner Sert, film hakkında sorularımızı yanıtladı
Filmi izlemek için tıklayın
Soner Sert, Van depremini babaların, göçmen işçilerin gözünden anlatan bir kısa film çekti. Köprü ismindeki kısa filmde Van Erciş’ten İstanbul’a inşaat işçisi olarak gelen bir işçinin hikayesi anlatılıyor. 10 dakika süren filmde, Kürt işçilerin göç şartlarındaki yaşamları ve memleketlerine ailelerine olan özlemleri konu ediliyor.
Filmin yazarı ve yönetmeni Soner Sert’le “Köprü” ve kısmen göçmen işçiler hakkında görüştük. Sert, filmi babası için çektiğini vurguluyor. Babasının da şantiyelerde çalışan bir işçi olduğunu söyleyen Sert, babası gibi bu işi yapan tüm işçilerin iki saniyeliğine de olsa kendilerine yabancılaşmalarını sağlayıp, filmini yorumlayabilmesini hedeflediğini anlatıyor. Çektikten sonra arkadaşının tavsiyesi üzerine filmini bir yarışmaya gönderen Sert, “İnsan varlığının içinin yavaş yavaş boşalmaya başladığını, jüri üyelerine bir takım deneysel çalışmalarla kanıtlamak yerine babam ve arkadaşlarına izletmek yapacağım işlerin özünü oluşturuyor” diyor.
Sert’ten kendisini tanıtmasını istediğimizde dahi anlatmaya “babasından” başlıyor: “Babam 1976 yılında Batman’dan İzmir’e çalışmak için gelmiş ve kısa süre sonra inşaatlarda amelelik yapmaya başlamış. Dolayısıyla ben de İzmir’de doğdum.” Sert Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Sinema-Televizyon okuyor. Birçok sinema filminde çalıştı, öykü yazdı, kısa film çekti. Oyuncular Sendikası’nın kuruluş çalışmalarında yer aldı ve tanıtım filminin çekilmesine katkıda bulundu.
Oturduğumuz evleri yapanlar nerelerde yaşıyor?
Soner Sert, Van depremi üzerine yeterince konuşulmadığını düşünüyor. Eğer öyle olsaydı, bu filmin de ortaya çıkamayacağını söyleyen Sert, Kürt bir ailenin çocuğu olarak bu durumu en yakından hissedenlerden biri olduğunu anlatıyor. Sert, Vanlıların hala çadırlarda kaldığını vergilerin duble yollar için harcandığına dikkat çekiyor ve bu çelişkinin kendisini yakaladığını ve filmin ‘depreme karşı güçlendirme inşaatı üzerine’ güçlü bir ironi yakalamasına sebep olduğunu ifade ediyor. Sert, “Bizim evlerimizi yapan, köprülerimizi güçlendiren, köprülerimizi güçlendiren, kısaca deprem anında hayatta kalmamızı sağlayan işçilerin, yaşanacak olası depremde aileleriyle birlikte kaldıkları evlerinin yıkılacağını düşünmemiz gerekmez mi?” diye soruyor.
Neden yalnızca erkek oyuncular?
Filmde yalnızca erkek oyuncular oynuyor. Onlara oyuncu Janset’in radyodan gelen sesi eşlik ediyor. Soner Sert’e filmde yalnızca erkek oyuncu tercih edilmiş olmasının sebebini soruyoruz. İşçi erkeklerin aile üzerindeki erkini koruma endişesinin daha önceki çalışmalarında da yer bulduğunu söyleyen Sert, “İşçi sınıfının istekleri, endişeleri, umutları benim yaratmaya çalıştığım sinema dilinin özünü oluşturuyor diyor ve ekliyor. “Ayrıca gecesi gündüzü 15-20 tane erkeğin arasında geçen bir erkek işçinin, radyoyu açtığında özellikle bir kadın sesi duymak istemesi de eşine duyduğu özlemi tanımlar bence…”
Filmin devamında ne oluyor
Filmde kurmaca olan hiçbir şey yok. Bu nedenle, Sert’e “Filmin devamında ne oluyor sizce, yani gerçekte?” diye soruyoruz. Filmin yönetmeni şöyle yanıtlıyor: “Depremden sonra yakınları Van’da yaşayan bir çok arkadaşımla görüştüm, konuştum. Bunların içinde ekonomik durumu çok iyi olan da vardı, çok kötü olan da… Eğer sen bir fabrikatörsen ya da bir holding patronuysan, Van’da meydana gelen bir depremden sonra bütün akrabalarını yaşadığın yere aldırabilirsin. Ama ya işçiysen? Ve işine devam etmek zorundaysan? Çünkü sen gidersen, kovulursun. Senin aileni yanına aldırmak gibi bir lüksün zaten yok, ayrıca yanlarına gitmek gibi bir durumun da yok. Çünkü bu işin, taşeronu var, sendikasızlığı var, işsizliği var, SSK’sı var… İşten kovulma durumunda, depremde yaralanan çocuğunu bile SSK’sı olmadığı için hastaneye götüremeyecek mesela…”
Sert, filmin Kürtçe kısımlarında hem Türkçe hem İngilizce altyazı bulunurken, Türkçe konuşulan sahnelerde yalnızca İngilizce altyazı kullanılmasının nedenini sorduğumuzda bizi, “Babam için yaptığım bir filmin, bu kadar yayılabileceğini düşünmemiştim açıkçası. Sonraki çalışmalarımda telafi edeceğim bu hatamı. Şimdilik affedilmeyi dilemekten başka çarem yok” diye yanıtlıyor.
Sendika.Org