Hekimler ve sağlık çalışanları, hekime yönelik şiddete karşı bugün İstanbul’da tüm hastanelerde 1 saatlik eylem yaptı. İstanbul’da Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde TTB, SES ve Dev Sağlık-İş bir eylem gerçekleştrerek hekime yönelik şiddeti protesto etti ve Sağlık Bakanı’nın istifasını istedi. Eylemde ayrıca Dev Sağlık-İş, taşeron sistemine karşı 22 Nisan’da Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde olcağını duyurdu […]
Hekimler ve sağlık çalışanları, hekime yönelik şiddete karşı bugün İstanbul’da tüm hastanelerde 1 saatlik eylem yaptı. İstanbul’da Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde TTB, SES ve Dev Sağlık-İş bir eylem gerçekleştrerek hekime yönelik şiddeti protesto etti ve Sağlık Bakanı’nın istifasını istedi. Eylemde ayrıca Dev Sağlık-İş, taşeron sistemine karşı 22 Nisan’da Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde olcağını duyurdu
Antep’te Dr. Ersin Aslan’ın öldürülmesi üzerine sağlık emekçileri dün tüm Türkiye’de iş bırakma eylemi yapmıştı. Hekimler ve sağlık çalışanları bugün de İstanbul’daki tüm hastanelerde 1 saatlik eylem yaptı. İstanbul’da Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki eyleme SES, TTB ve Dev Sağlık-İş üyeleri katıldı.
Eylem, 18 Nisan günü bıçaklanarak öldürülen Dr Ersin Aslan’ın ve Aslan gibi hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanları için gerçekleştirilen bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı.
İlk konuşmayı yapan İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören, hekimlerin nitelikli sağlık hizmeti vermek istediğini ancak yapılan düzenlemelerle bunun engellendiğini söyledi. Gören, AKP tarafından ‘sağlıkta dönüşüm’ adı altında uygulanan programın hastayla hekimi karşı karşıya getirdiğini sözlerine ekledi. Merkezi randevu sisteminin sıkıntılarına değinen Gören, bu sistemle hekime muayene için 5 dakika zaman kaldığını ve bu yüzden muayenenin nitelikli bir şekilde geçmediğini belirtti. Dünkü eylemler sürerken Sağlık Bakanı’nın TTB Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu ile görüşme talebinde bulunduğunu ve Bilaloğlu’nun da hekime yönelik şiddete karşı TTB’nin hazırladığı talepleri sunduğunu aktardı. Gören son olarak, Sağlık Bakanı’nın istifa etmesini ve bir doktor olarak hekime yönelik şiddete karşı mücadele etmesini söyledi.
TTB’nin hekime yönelik şiddete karşı talepleri için tıklayınız
Gören’in ardından İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, AKP’nin hastaneleri ticarethane gibi gördüğünü, aynı zihniyetin hekimi, hemşireyi, sağlık çalışanını da ‘maliyet unsuru’ olarak gördüğünü söyledi. Hekimle hasta arasındaki ilişkinin şiddetle sürdürülemeyeceğini belirten Çerkezoğlu da Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Çerkezoğlu’nun ardından söz alan Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Sağlık Bakanı’nın timsah gözyaşları döktüğünü ve hekime yönelik şiddeti münferit bir olay gibi göstermeye çalıştığını söyledi. Çerkezoğlu, hekime yönelik şiddetin ve sağlık çalışanlarının iş kazaları sonucu ölümünün münferit olmadığını belirterek şunları söyledi: “İğneden Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığı bulaşan Arzu hemşirenin, kuş gribi salgınında Türkiye’de ölen ilk kişinin taşeron sağlık işçisi olmasının, resmi tatil olan 1 Mayıs 2010’da hastane camını silen taşeron sağlık işçisinin düşüp ölmesi münferit değildir.”
Çerkezoğlu hekime yönelik şiddet ve sağlık alanındaki sorunların çözümü için AKP eliyle geçirilen Kamu Hastane Birlikleri Yasası’nın iptal edilmesi, sağlık çalışanlarına tek ve eşit statü sağlanması, herkese güvenceli kadrolu iş sağlanması, taşeron ihalelerinin iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
Çerkezoğlu’nun konuşmasının ardından Dev Sağlık 22 Nisan’da Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde olacağını duyurdu ve bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı, 2011’in Temmuz’unda direnerek işine dönen Güllü Hanoğlu okudu. “Taşeron işçisi değil sağlık işçisiyiz” diyen Hanoğlu, Türkiye’nin birçok üniversite hastanesinde, devlet hastanesinde ve sosyal hizmet kurumlarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve mahkeme kararlarıyla taşeron sağlık işçilerinin hastanelerin ve üniversitelerin asıl işçileri olduğunun kesinleştiğini ancak bu hakkın Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve üniversite yönetimleri tarafından görmezden gelindiğini söyledi. Hanoğlu, Sağlık Bakanlığı ve üniversite yönetimlerinin hukuken yapılması mümkün olmayan ihalelerle, Bakanlık ve mahkeme kararlarını çiğnediğini söyledi. Hukuk yok sayılarak işçilerin taşeron sisteminde çalıştırılarak suç işlendiğini kaydeden Hanoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da sessiz kalarak bu suça ortak olduğünu söyledi.
Hanoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve yargı kararlarını uygulatmak ve taşeron sisteminden kurtulmak için 8 kentte kurulan “Güvenceli iş insanca yaşam çadırları” ile başlattıkları mücadeleyi 22 Nisan’da Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’na taşıyacaklarını söyledi.
Hanoğlu’nun açıklamasının ardından eylem son buldu.
Sendika.Org