DİSK Kadın Komisyonu, 1 Mayıs’a doğru kadın mücadelesinin, kadınların emeğine dönük saldırıların karşısında nasıl ilerletileceğini tartıştı İstanbul DİSK Kadın Komisyonu 1 Mayıs hazırlıkları çerçevesinde “2012 1 Mayıs’ına Giderken Kadın Emeği ve Mücadele” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Bugün (21 Nisan) Kadın Dayanışma Vakfı Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe DİSK’li kadınların yanı sıra Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu, […]
DİSK Kadın Komisyonu, 1 Mayıs’a doğru kadın mücadelesinin, kadınların emeğine dönük saldırıların karşısında nasıl ilerletileceğini tartıştı
İstanbul DİSK Kadın Komisyonu 1 Mayıs hazırlıkları çerçevesinde “2012 1 Mayıs’ına Giderken Kadın Emeği ve Mücadele” başlıklı bir panel gerçekleştirdi.
Bugün (21 Nisan) Kadın Dayanışma Vakfı Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe DİSK’li kadınların yanı sıra Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu, çeşitli oda ve meslek örgütlerinden kadınlar katıldı. DİSK Genel İş Şube Başkanı Nebile Irmak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları Dr. Nur Banu Kavaklı Birdal ve Prof.Dr. Şemsa Özar idi.
“Muhafazakarlaştırmanın kıskancında kadınlar” başlıklı konuşmasında Kavaklı, neolieral politikaların etkilerinin en çok emek üzerinde görüldüğünü ve muhafazakar politikaların da neoliberalizmin uygulanmasını kolaylaştırdığını anlattı.
Kavaklı, muhafazakar-neoliberal politikaların bugün 4+4+4 eğitim sistemiyle, kadın politikaları yerine aile politikalarının seçilmiş olmasıyla, teşvik yasasındaki özel okullara öğrenci başına teşvik sağlama maddesiyle, bakım hizmeti yükünü devletin kadına yüklemesiyle sürdürülüğünü söyledi.
Kadın, aile dışında birey olarak görülmüyor
Ailenin öne çıkarılmasıyla birlikte kadınların birer yurttaş olarak resimden çıkarıldığını ifade eden Kavaklı, “Kadın cinayetleri bu kadar artmışken, çıkarılan yasanın adında kadın değil, aile olması çok önemli bir gösterge. Bakanlığın açıklamaları da kadınlar pahasına bu uygulamaların sürdürüleceğini gösteriyor” diye konuştu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırladığı bir raporu paylaşan Kavaklı, bu raporda Türk ailelerinin yüzde 60’ının mutlı, yüzde 17’sinin çok mutlu olduğundan bahsedildiğini belirtti. Kavaklı, aynı raporda, boşanan kişilerin büyük bir çoğunluğunun yeniden aynı kişilerle evlendiğine dikkat çekildiğini ve ‘bu nedenle aileyi kurmak durumundayız’ şeklinde bir sonuç çıkarıldığını söyledi. Bu hedef doğrultusunda Bakanlığın Diyanet İşleri ile ortak çalışmaya başladığını, aile danışmanlığı kurumunu planladığını hatırlattı.
Ulusal İstihdam Stratejisi’yle saldırıya devam
Kavaklı’nın ardından Şemsa Özar “Kadın emeğine yönelik saldırılar” başlıklı bir sunum yaptı. Özar, 1980 yılından sonra yükselen kadın mücadeleleriyle önemli başarılar elde edildiğin, ancak bir o kadar da geriye dönüş yaşandığını söyleyerek konuşmasına başladı. Gülay Toksöz’ün Ulusal İstihdam Stratejisi’nin 2012 yılı taslağı incelemelerinden yararlanarak bazı veriler paylaşan Özar, bu taslaktan görünenin hükümetin esnekj çalışma biçimleriyle ezme politikalarına devam edeceği ve bunun derinleştirileceği olduğunu ifade etti.
Konfeksiyonda çalışan kadınlarla yaptığı görüşmelerde, kayıtlı işyerlerinde sigortalı olarak çalışan işçilerin dahi pirimlerinin işçiler tarafından ödendiğini gördüğünü anlatan Özar, bunun çok normal karşılanmaya başlandığını aktardı.
Özar, eski Ulusal İstihdam Stratejisi taslağındaki, kadınların, bakım hizmetlerini piyasalaştırdığı için itiraz ettiği “Ailelere nakit olarak çocuk bakım ücreti verilmesi” maddesinin bile 2012 tarihli yeni taslakta kaldırıldığına dikkat çekti. Özar yeni taslakta geçirilen “Çocuk bakım evlerinin sayıları artırılacaktır” ifadesinin, muallak olduğunu tartışarak “Ne kadar artırılacak, kim artıracak, kim bütçesini sağlayacak sorularının yanıtı yok” dedi.
Sigortalı işçinin pirimini işçiler ödüyor
150 kadının çalıştığı iş yerlerinde kreş açılması zorunluluğunun uygulamada karşılığı olmadığını Özar, örneklerle açıkladı. Radikal İki’de çıkan bir yazıda Çerkezköy’deki bir fabrikada 400’ü kadın 600 işçi çalışmasına rağmen kreş olmadığının yazıldığını söyleyen Özar “Bu aslında bir suç duyurusudur. Ancak hükümet bunu dikkate almıyor” dedi.
Özar ayrıca Ulusal İstihdam Stratejisi taslaklarının eskisinde cinsel tacize dair öneriler varken yenisinde yalnızca psikolojik tacize yer verildiğinin altını çizdi.
Şemsa Özar son olarak, ezilmeye karşı mücadelelelerin hiç birinin birbirinden daha önemli ya da daha önemsiz olmadığını vurgulayarak, farklı mücadele alanı içindekilerin birbirleriyle dirsek teması içinde, birbirlerinn destekleyerek mücadeleye etmesi gerektiğini söyledi. Özar, kadınların “Örgütlenmeliyiz” vurgusundan ilerisini tartışmaya başlamasını önerdi.
Somut adımlar atalım
Sunumların ardından panel, soru-cevap şeklinde sürdürüldü. Bu bölümde kadınlar, kreş olmayan işyerlerinde “Bu işyerinde kreş yoktur” afişi asmak gibi somut işler yapılması gerektiğini tartıştı. Şahsi deneyimlerinden kadınların eşit işlerde eşit ücret almadıklarını anlatan kadınlar hükümetin politikaları konusunda genel olarak fikir birliğine vardı. Kadınlar AKP’nin, kadınları toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümüne göre aile içinde görevlendirdiğini aynı zamanda neoliberal politikalara uyumlu olarak esnek ve güvencesiz olarak çalışmaya zorladığını söyledi.
Yaratıcı dramayla dayanışma
İkinci bölümde Eğitim Sen üyesi Gamze Çakır’ın yönlendirmeleriyle yaratıcı drama çalışması yapıldı. Oynanan oyunlar sonucunda “dayanışma, birlikte hareket etme, risk alma” kavramları çıkarıldı. Kadınlar bu çıkarımlarla tartışarak, kendilerini eleştirdi.
Sendika.Org